9-13 EYLÜL 2002, ODTÜ KKM, ANKARA
KONGRE BAŞLIĞI | : PSİKOTERAPİ TEKNİĞİ OLARAK NEUROBIOFEEDBACK | PANELİSTLER | : Prof. Dr. Nevzat TARHANUzm.Psk. Çiğdem DEMİRSOY
Uzm.Psk. Aynur SAYIM
Psk.Orhan GÜMÜŞEL | KONU BAŞLIĞI | :BEYİN ELEKROFİZYOLOJİSİNİN RUHSAL BOZUKLUKLARDAKİ YERİ VE ÖNEMİ | YAZAR | : Prof. Dr. Nevzat TARHAN | KURUM | : Memory Centers of America Türkiye Birimi | ANAHTAR KELİMELER | : Psikofizyoloji , Kantitatif EEG, Neurobiofeedback (Nöroterapi) |
AMAÇ:
Multidisipliner yaklaşımla Beyin-Davranış arasındaki nedensellik ilişkisini görsel ve objektif verilerle açıklayabilmek ve bilgisayar teknolojisi ile hızlı,güvenli ve başarılı psikiyatrik tedavi sağlamak.
YÖNTEM ve BULGULAR:
Çağdaş psikoloji davranış ve beyin arasındaki ilişkiyi çözmeye çalışıyor.Kimyasal psikoloji,Moleküler biyoloji ve Psikiyatrik elektrofizyoloji ciddi akademik tartışma konularıdır.
Diğer taraftan önemli bir gerçek de vardır ki davranış ve beyin arasındaki ilişki sıradan etki tepki ilişkisi ile anlaşılamaz.Sanatsal düşünce,sembolik düşünce etki tepki diyalektiği ile açıklanamaz.
Çağdaş psikolojinin aşağıdaki temel varsayımı ruhsal bozukların açıklanmasını kolaylaştıracaktır:
I. Beynin temel işlevi bilgi işlem yapmaktır.
II.Öğrenilen şeyler beyinde depolanmakta ve sürekli kullanılmaktadır.
III.Davranış-Beyin ilişkisi reseptörler,sinapslar,nöron havuzlarından oluşan entegre nöral network demektir.
IV.Akıl hastalıkları entegre nöral networkun bozulmasıdır.
V. Psikoterapi yanlış proses edilmiş anıların bilinçli bir şekilde proses edilmesini sağlamaktır.
Akılsız bir beyin,beyinsiz bir akıl düşünülmemelidir.
Amerika Klinik Nörofizyoloji Cemiyeti ve Amerika Nöroloji Akademisi
(Nuwer,1997) Sayısal EEG’yi geleneksel EEG’ye göre kaydedilebilir ve gözden geçirilebilirlik açısından avantajlı bulmuştur.Depresyon,şizofreni,öğrenme bozuklukları,dikkat eksikliği,madde bağımlılığı,alkolizmve adli psikiyatri de endikasyon alanı içerisine alınmıştır.
Sayısal EEG nedir?
Beynin spontan elektriksel faaliyetinin kaydı olan elektroensefalografi (EEG) Nöropsikiyatride tanıya yardımcı ve hastalığın seyri hakkında bilgi verici olarak kullanılmaktadır.
Daha önce epilepsi araştırmaları ile sınırlı olan çalışmalar son yıllarda gelişme gösterdi. Kantitatif EEG yöntemleri geliştirildi. Beynin ürettiği sinyallerin analog kayıttan sayısal çevirici kart aracılığı ile sayısal veriye dönüştürülmesi mümkün oldu.
Bilgisayar kontrollü bioelektrik veri kayıtları filtre edilir. Yapılan sayısal filtrasyonla biosinyallerin yüksek frekanslı ve alçak frekanslı elemanları ayrılır. Kaydedilen aktivite depolanır,analiz edilir.
Spektral analiz denilen yöntemle elektriksel sinyalin özellikleri bozulmadan Alfa, Beta, Teta ve Delta “power”lara ayrılır.
Bioelektrik sinyallerinin lokalizasyonu geliştirilmiş bir programla belirlenir. Böylece lokalizasyon değeri olan bir işlevsel görüntüleme elde edilmiş olur (Dynamic Brain Mapping).
Daha sonraki aşamada geliştirilmiş yaş grubu ile karşılaştırılır. (Norm Comparation). Norm çalışmasına göre beyin bioelektrik sinyallerinin gücü belirlenir.
Delta ve teta frekans bandındaki sinyaller norm tablosuna göre ortalamanın üzerinde ise ilgili beyin alanlarının yavaş sinyaller ürettiği anlaşılır.Klinik anlam olarak o bölgelerin metabolizmasının yavaşladığı nedensellik ilişkisi kurulabilir. Alpha bandında ortalama üstü yükselirse kısmi yavaşlamayı gösterir. Beta bandında norm karşılasması sonucunda yükselme varsa hızlı sinyallerin fazla üretildiği anlaşılır. Klinik anlam olarak hücreler arası enerji transferinin hızlanması anlaşılır.Bu durum metabolizmanın hızlanması anlamına gelir. Ruhsal gerilim veya kullanılan psikotrop ilaçların etkisini de gösterebilir.
Klinik izlemede tedavinin belli aşamalarında altıncı,on ikinci ve yirmi dördüncü haftalarda yapılacak yeni kayıtlarda eski profildeki bioelektrik değerler yeni profilde sağlıklı grup veri tabanına yaklaşmış ise tanı ve tedaviyi güçlendirici olarak algılanır.
Bütün laboratuvar incelemelerinde olduğu gibi yanlış negatif yanlış pozitif sonuçlar her zaman söz konusudur.
Sinyaller içine karışan, kaydedilen, aktivite ile ilgisi olmayan sinyaller (artifakt) uygun programla küçültüldüğü için kantitatif analiz beynin biyoelektrik işlevi hakkında gerçekçi bilgiler verebilmektedir. Her süpürümün (epoch) ortalama alma işleminden geçmesi uygun yazılımla gerçekleşir.
Uygulamada sayısal EEG’nin yeri nedir?
Ruhsal bozukluklarda “Trait marker” ve “State marker” olarak kullanılabilir.
Lokalizasyon değeri olan bir EEG’dir.
Neurobiofeedback (Nöroterapi) sistemi ise dezorganize alana uygulama yapılmak için yararlıdır.
Uzun süren stresin hemisferik asimetri yaptığı,yavaş frekans bandında artışa yol açtığı alanlar beyin işlevsel haritası ile belirlenir.İlgili beyin alanlarına elektrotlar bağlanır ve terapi süreci başlatılır.
SONUÇ :
Sonuç olarak;Elektrofizyolojik metodolijinin günlük psikiyatrik uygulamalarda “State marker” olarak önemi gittikçe daha çok anlaşılmaktadır.Acı veren süreçlerin beyinde yoğun analize tabi tutulması ve bu süreçleri kontrol edebilme becerisinin kazanılması,psikoterapinin görselleşmesi,beyin işlevsel görüntülenmesi ile olumlu pekiştirmenin yerleşmesi gerçekleşir
KAYNAKLAR:
Arıkan MK : Psikiyatrik Elektrofizyoloji , Depresyon,Lilly, 1998,İSTANBUL
Lauer CS:Wiegand M:Krieg JC:All-night EEG sleep and cranial computed tomography in depression.A study of unipolar and bipolar patients.Eur Arch Psychiatry Clin.Neurosci,242:2-3,59-68,1992
Mandrino JC,Pezard L,Martinories.etal:Decrease of Complexity in EEG as a Symptom of Depression neuroreport.5:4,528-30,1994
Kwon JS: Youn T,Jung HY: Right Hemiphere Abnormalities in Major Depression:Quantitative Electroencephelographic findings before and after teratment.J. Affect Disord.40-3,169-73,1996
Allen JS:Lecona WG,Depeu RA:.et al: Regional EEG Asymmetries in Bipolar Seasonal Affective Disorder Before and After Exposure to Bright Light.Biol.Psychiatry,33:8-9,942-6,1993
KONU BAŞLIĞI | : ÇOCUK RUH SAĞLIĞI UYGULAMALARINDA NEUROBIOFEEDBACK | YAZAR | : Uzm. Psk. Aynur SAYIM | KURUM | : Memory Centers of America Türkiye Birimi | ANAHTAR KELİMELER | : Neuro-Biofeedback, Bireysel Psikoterapi, ADHD |
AMAÇ:
Çocuk Ruh Sağlığı çalışmalarında Neuro-Biofeedback ile çocuklara bilişsel ve davranışsal fizyolojisini kontrol etme yeteneğini kazandırmak.
YÖNTEM ve BULGULAR:
Biofeedback’le kişinin bilinçli olarak anlamadığı, fark etmediği normal ve normal dışı fizyolojik tepkiler bir araç yardımı ile bilinçli duruma getirilir.Bu teknikle, kişi için belirli bedensel cevapları (kalp hızı, kas gerginliği, cilt sıcaklığı, beynin stres düzeyi gibi) fizyolojik tepkileri anlaşılır hale gelir.Neuro-Biofeedback ile de EEG’yi kullanarak beyin dalgası örüntülerinin kontrolü geliştirilir.Bu şekilde kişi aynı duygu ve düşünceleri ile bedeninde ne gibi bir değişiklik olduğunu fark eder , bedenini ve zihnini denetlemeye çalışır.
Günümüzde stresle baş etmeyi öğreten birçok çalışma yürütülmektedir.Bu çalışmalardan biofeedback ile, kişiye belirli bedensel cevapları ( kalp hızı, kas gerginliği gibi ) nasıl kontrol edeceği öğretilmektedir.Neuro-Biofeedback ile de EEG ‘yi kullanarak beyin dalgası örüntülerinin kontrolü geliştirilmektedir.
Yapılan çalışmalar, Neuro-Biofeedback'le beyin dalgalarında değişim olduğunu doğrulamaktadır . Bu durum dikkat ve öğrenmede çok önemlidir .
Neuro-Biofeedback ile ADD/ADHD’li çocuklara, gevşemiş fakat odaklamış, dikkatle en uyumlu beyin dalgalarını üretmeleri öğretilmektedir .Bazı kontrollü biofeedback çalışmalarında, ADHD’li çocuklarda çarpıcı bulgular gözlenmiştir:
IQ skorlarında artış. Beyni daha fonksiyonel duruma gelen çocuk , doğal entellektüel yeteneklerini sergileyebilir, ölçülen IQ skorları biofeedback sonrasında anlamlı artış gösterebilir .Bunun sebebi, çocuğun sahip olduğu potansiyele ulaşmasını kolaylaştırmasıdır.
Impulsivite , distraktibilite ve hiperaktivitenin azalması.
Uyku problemleri ve pediatrik migrenlerin tedavisinde başarı sağlanması.
- ADHD’e eşlik eden depresyon ve anksiyetenin azalması .
Biofeedback’in, uyku problemleri, öğrenme güçlükleri, depresyon, epilepside de yararlılığı ispatlanmıştır .
Neuro-Biofeedback depresyonda kullanıldığında, afekt davranışın düzeldiği, efor yorgunluğunun azaldığı gözlenmiştir.
İlk seansta yapılan IQ, dikkat- konsantrasyon-kişilik testleri ve QEEG ile değerlendirme yapılarak beyindeki hangi bölgenin moniterize edileceği belirlenmekte ve tedavi programı oluşturulmaktadır. Tedavi süresince ve bitiminde bu değerlendirmelerin tekrarlanması, bize tedavinin yararlılığı konusunda bilgi vermektedir .
Neuro-Biofeedback’in önemli avantajlarından biri ayna görevi görmesidir . Çocuğa başarılı olduğunu bilme imkanı vermektedir . Diğer bir avantajı da Neuro-Biofeedback ekipmanının süreci eğlenceli hale getirmesidir.Çocuklar beyin dalgalarını kullanarak bilgisayar oyunları oynamaktadırlar.Ne kadar çok istenilen beyin dalgası üretebilirlerse oyunda da o kadar başarılı olmaktadırlar.Bu durum, öncelikle çocuğun motivasyonunu gerektirir.Bu da bir ekip çalışması ve iyi bir tedavi programı ile mümkündür.
Çocuklar için oyun içeren öğelerle uygulama yapılmaktadır .Çocuk uçak, palyaço, uçan adam ve uçan kadın seçeneklerinden birini seçme hakkına sahiptir. Örneğin palyaçoyu, düşünce gücünü kullanarak çizginin üzerinde tutmaya çalışmaktadır . Bu durum ödül- ceza temeli üzerine oturmaktadır . Çocuk çizginin üzerinde durabildiğinde puan almakta (ödül), altına düştüğünde puanı düşmektedir (ceza) .Kullanılan ödül mekanizması, çocuğun motivasyonunu artırıcı bir unsur olmaktadır.Aynı zamanda çocuk, Neuro-Biofeedback uygulaması sırasında dikkatini bilgisayara yoğunlaştırmaktadır .Bu sırada dikkatini odaklamayı ve aynı zamanda sürdürmeyi öğrenmektedir.Çocuk kendisini kontrol edebildiğinin bilincine varmaya başladıkça dürtü kontrolünü de sağlamış olmaktadır.Çalışma sonunda, çalışmayı değerlendiren bir grafik çıkarılmakta, çocuğa bir geribildirim verilmektedir.
Neuro-Biofeedback, objektif ve ölçülebilir verilerle çalışma imkanı vermekte , aynı zamanda tedavinin yararlılığı hakkında da bilgi vermektedir.Kişinin somut verilerle bu bilgiye ulaşması, motivasyonunu ve tedaviye inancını artırmaktadır.
SONUÇ:
Neurobiofeedback (Nöroterapi) ile çocuklarda, bilişsel ve davranışsal fizyolojisini kontrol etme yeteneği kazandırılarak, ADD/ ADHD, öğrenme güçlükleri, depresyon, uyku problemleri, migren gibi birçok rahatsızlığın tedavisinde yararlı etkiler elde edilmektedir.
KAYNAKLAR
1. Tarhan N. : Adrenalin, Stresi Mutluluğa Dönüştürmek ,TİMAŞ Yayınları ,2002, İSTANBUL.
2. Cartozzo, H.A., Jacobs, D., & Gevirtz, R.N. ( 1995 ). EEG biofeedback and the remediation of ADHD symptomatology : A controlled treatment outcome study.Presentation at AAPB Conference, 1995.
3. A Controlled Study of the Effects of EEG Biofeedback on Cognition and Behavior of Children With Attention Deficit Disorders and Learning Disabilities
Linden, M., Habib,T., Radojevic , V. (1995 ). Biofeedback and Self-Regulation.
KONU BAŞLIĞI | : NEURO-BIOFEEDBACK METODUNUN STRES YÖNETİMİNDE KULLANIMI | YAZAR | : Uzm. Psk. Çiğdem DEMİRSOY | KURUM | : Memory Centers of America Türkiye Birimi | ANAHTAR KELİMELER | : Stres, QEEG, Neuro-Biofeedback |
AMAÇ:
Neuro-Biofeedback sistemleri genelde biyolojik ortamdaki değişiklikleri tespit etmek ve bu değişikliklerle ilgili olarak hastayı görsel ve duyusal sinyaller aracılığı ile haberdar etmek şeklinde işler. Hasta bu doğru ve dakik bilgiyi kullanarak sinyalleri istenen yönde değiştirmek için deneme yanılma stratejilerine girişir. Neuro-Biofeedback’in kılavuzluğunda hasta nispeten kısa bir sürede sinyallerin kaynaklandığı biyolojik tepki sistemlerini nasıl kontrol edeceğini öğrenir.
Geçtiğimiz yirmi yıl içinde Neuro-Biofeedback’in en sık kullanıldığı alanlar relaksasyon ve stres yönetimi olmuştur.
Anksiyete durumları bir uçta panik ataklar ve fobiler gibi reaksiyonlardan diğer uçta performans anksiyetesi ve sahne korkusu gibi problemleri içerir. Anksiyete beynin zayıflamış self regülasyonunun bir göstergesidir ve bu durum QEEG’de genellikle açık bir şekilde görülür. Anksiyete beyin dalgaları eğitimine ileri derecede cevap verir. Beynin kendisini daha iyi regüle etmesini sağlamakla hayatın normal ve anormal şartlarında daha iyi fonksiyon görmesini sağlayabiliriz. Beyin karşılaştığı durumlarda kendini regüle etmeyi öğrendiğinde (fizyolojik uyarılmışlığın regülasyonu) artık anksiyete girdabına kapılmaz.
YÖNTEM ve BULGULAR:
Neuro-Biofeedback eğitimi genel olarak üç aşama içerir:
Biyolojik tepkinin uyumsuz olduğunun farkına varmak
Neuro-Biofeedback sinyallerinin kılavuzluğunda biyolojik tepkiyi kontrol etmeyi öğrenmek
Kontrolü günlük yaşam sitüasyonlarına transfer etmeyi öğrenmek
Anksiyete için Neuro-Biofeedback eğitimi sırasında kişinin o andaki EEG’sinden gelen bilgiler kişiye gösterilmekte ve kişiden bunun belli yönlerini kontrol altına alması istenmektedir. Bu eğitim, kendi iç düzenleyici süreçlerini geliştirebilmesi için beyni sürekli meydan okumalarla karşı karşıya getirir. Eğitimin zorluk seviyesi kişinin durumuna, şartlara göre ayarlandığı için yıldırıcı değildir. Öğrenme süreci büyük ölçüde bilinçaltı düzeyde olur. Çünkü, nihayetinde beynin kendi aktivitelerini düzenlemekte kullandığı mekanizmalara ait genel bir farkındalığımız yoktur. Bununla birlikte eğitim ilerledikçe, hasta var olan anksiyete durumlarını QEEG’nin yansıttığını gözlemledikçe gerçekleşen değişiklikler hakkında bazı bilinçli farkındalıklar gelişmektedir.
Beynin temel biyoelektriksel aktivitesi Alfa, Beta, Delta ve Teta dalgalarıdır. Beyin bunların hiç birini yüzde yüz saf olarak yayınlamaz, oranları değişir. Normal yaşayış sırasında bunlar karışık olarak çıkar. Yayınların karışımında Alfa dalgası çoksa uyanık bir huzur durumu yaşanır. Bu dalgalar feedback aleti ile monitorize edilerek kişiye alfa durumu görsel ve işitsel sinyaller olarak bildirildiğinde kişi yaşadığı anksiyete durumlarını da EEG’nin yansıttığını gözlemleyebilmekte ve bu durumları kontrol altına alarak daha fazla alfa üretebilmeyi öğrenebilmektedir.
Davranış terapisinde sistematik duyarsızlaştırma tekniğinde Alfa durumunun hoş, rahatlatıcı, huzur verici özellikleri anksiyete ile karşıt eşleştirmede de kullanılabilmektedir. Kişiye Neuro-Biofeedback aleti ile daha fazla alfa üretmeyi öğretip, ardından zihninde stresli bulduğu durumları canlandırması istenir ve alfa miktarı düştükçe canlandırmayı bırakıp feedback sinyali aracılığıyla hastanın alfa durumuna tekrar dönmesi sağlanarak yöntem uygulanır.
SONUÇ :
Biofeedback eğitimi ile hastalar biyolojilerini uygun bir biçimde iş görür hale getirecek stratejileri öğrenmekte, ayrıca verilen eğitim sayesinde daha relaks ve gerektiğinde uygun yüksek performans haline geçebilmesi için kişiye bilinçli uygulayabileceği beceriler kazandırılmış olmaktadır. Teknik öğrenmeye dayalı olduğundan eğitimin tamamlanmasının ardından takip seansları gereksinimi de pek olmamaktadır. Hepsinden önemlisi bu tarz bir öğrenme sonucunda kişilerin yaşamlarındaki olayları kontrol etme yetilerine inançları ve güven duyguları artmaktadır.
KAYNAKLAR:
“Principles and Practice of Stress Management”
Woolfolk, Robert L. ; Lehrer, Paul M. (Ed.) (1984) ; The Guilford Press
2.“Behavior Modification, Principles and Clinical Applications (2nd. Edition)” Agras W.S. (Ed.) (1978) ; Little, Brown and Company
3. Arıkan MK : Psikiyatrik Elektrofizyoloji , Depresyon,Lilly, 1998,İSTANBUL
KONU BAŞLIĞI | : KURAMSAL VE GÖRGÜL AÇIDAN NEUROBIOFEEDBACK | YAZAR | : PsikologOrhan GÜMÜŞEL | KURUM | : Memory Centers of America Türkiye Birimi | ANAHTAR KELİMELER | : Neuro-Biofeedback , Bireysel Psikoterapi, Geribildirim |
|