Alkol Bağımlılığı
Alkol Bağımlılığı Tedavisi
Alkol ile ilişkili problemlere her sosyal sınıfta rastlanmaktadır. ABD’de alkol ile ilişkili bozukluğu olanlarda tekrarlayıcı olarak alkol kullanımı nedeniyle sosyoekonomik düzeylerinde düşme olduğu saptanmıştır. Lisede alkol ile ilişkili problemler okul güçlükleri öyküsü ile ilişkilidir. Liseden terk veya ciddi devamsızlıkları ve suç kayıtları olanlarda alkol kötüye kullanım riski yüksektir. Bu epidemiyolojik veriler alkol ile ilişkili bozukluklarla antisosyal kişilik bozukluğunun yüksek oranda birlikte görülmesi ile tutarlıdır.
EŞTANI (KOMORBİDİTE):
Alkole bağlı bozukluklar ile en sık beraber görülen psikiyatrik tanılar; diğer maddelere bağlı bozukluklar, antisosyal kişilik bozukluğu, duygudurum bozukluğu ve anksiyete bozukluğudur. Veriler tartışmalı olsa da alkole bağlı bozuklukları olan kişilerin genel nüfustan daha yüksek Öz kıyım oranına sahip olduğunu öne sürülmektedir.
Gebelikte alınan alkolün bebek üzerindeki etkileri
Alkol anne kanından plasenta yoluyla direkt bebeğin kanına geçer ve anne kanındaki miktarla eşitlenir. Gebeliğin erken dönemlerinde alınan alkol direkt olarak embriyo üzerine olan etkisiyle düşüğe, organ gelişimi döneminde hücreler üzerindeki etkileriyle çeşitli organlarda gelişim kusurlarına, gebeliğin ikinci trimesterinden itibaren hücre çoğalmasının hızlı olduğu dönemde hücrelerdeki toksik (zehirli) etkisiyle santral sinir sistemi hasarlarına neden olabilmektedir. Gebeliğin her döneminde alkolün etkisine bağlı olarak bebeğin ölme riski artar. Günlük alınan alkol miktarı arttıkça bebekte istenmeyen durumların oluşma riski doğrusal bir ilişki içinde artar. Ancak günlük alınabilecek miktar için güvenli bir altsınır henüz belirlenmiş değildir ve gelecekte de belirlenmesi ihtimal dahilinde gözükmemektedir. Gebelikte alınan alkol bebekte düşük doğum tartısından başlayan ve zeka geriliği gibi ciddi sekellere kadar uzanabilen bir spektrum üzerinde etkiler gösterebilir. Alkolün bebek üzerinde yarattığı en ileri normaldışı durum Fetal Alkol Sendromu olarak tanımlanır. Dünyada 1000 canlı doğumdan ikisinde fetal alkol sendromu olduğu tahmin edilmektedir.
ALKOL KULLANIM BOZUKLUĞU
Alkol kullanımı insanlığın tarihi kadar eski olmasına rağmen alkol bağımlılığının bir hastalık olarak algılanması son zamanlarda gerçekleşmiştir. Bağımlılık sendromu tanımı ilk kez alkol bağımlılığı için yapılmıştır. Alkol kullanımı sırasında ortaya çıkan ve kişinin önceden değer verdiği davranışlarına öncelik kazanan birçok fizyolojik, davranışsal ve bilişsel değişikliklerle belirli bir durumdur. Bağımlılık sendromunun ana tanımlayıcı özelliği alkol almak için istek olmasıdır. Bu istek sık sık alkol alma isteğinden önüne geçilmez bir alkol alma isteğine kadar değişen ölçülerde olabilir. Dünya sağlık örgütü tanı ölçütlerine göre (ICD10) aşağıdakilerden üç ya da daha fazlası son bir yıl içinde kişide bulunuyorsa o zaman o kişi alkol bağımlısıdır denir.
- Alkol içmek için güçlü bir istek olması
- Alkol alma davranışını denetlemede güçlük ( alınan alkol miktarını ayarlıyamama, kullanım süresini ayarlıyamama, başarısız bırakma girişimleri)
- Alkol kullanımı azaltıldığında yada bırakıldığında tipik yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması
- Alkol ile gerekli iyilik halini elde etmek için (rahatlık, sarhoşluk, keyif ) gittikçe artan miktarlarda alkole gereksinim duyma (tolerans gelişimi)
- Alkolü elde etmek, kullanmak ve etkilerini gizlemek için harcanan zaman ve çabanın diğer ilgi ve uğraşlara yer vermeyecek şekilde giderek artması
- Aşırı alkol kullanımı nedeni ile ruhsal, sosyal, fiziksel zararlar ortaya çıkmasına rağmen alkol kullanımını sürdürme
Alkol bağımlıları uzun süreli alkol kullanımının hem tıbbı hem de sosyal sonuçlarını yaşamanın yanısıra içme davranışını kontrol etme de yetersizlik ve alkolün fiziksel ve psikolojik bağımlılığını da yaşarlar. İçme davranışı üzerindeki kontrol kaybı alkol kötüye kullanımı ya da zararlı kullanımı ile alkol bağımlılığı arasındaki sınırı oluşturmaktadır. Genellikle alkol kullanımı 20-35 yaş arasında olmaktadır. Alkol bağımlılığının gelişimi için genelleme olmamakla birlikte 5-10 yıllık bir düzenli alkol alımı gerekmektedir. Alkol kullanımı ile ilgili bozukluklar tüm sosyoekonomik sınıflarda görülmektedir( Kaplan1994, Schuckid 1995).
Alkolle İlişkili Bozukluklar
Alkol kötüye kullanımı veya bağımlılığına sıklıkla alkolizm dense de DSM-IV-TR kesin bir tanım yapmaktan uzak olduğu için bu terimi kullanmamaktadır. Tablo-1 de alkol kullanımının çeşitli tanımları ve kategorileri verilmiştir. Tablo -1 Alkol kullanım yollarının tanımı ve sınıflandırılması
Kategori | Tanım |
Orta düzeyde içme | Erkekte günde 2 veya daha az içkiKadında günde 1 veya daha az içki5 yaşın üzerinde 1 veya daha az |
Riskli içme | erkekde haftada 14ten fazla veya bir oturuşta 4ten fazlaKadında haftada 7den fazla veya bir oturuşta 3ten fazla |
Tehlikeli içme | Alkol içmeye bağlı kötü sonuçlar konusunda risk taşıma |
Zararlı içme | Alkolün fiziksel veya psikolojik zarar vermesi |
Alkol kötüye kullanımı
Aşağıda sayılan olaylardan yılda 1 veya daha az:
- tekrar kullanma sonucu esas yapman gereken rol zorunluluklarını yerine getirememe,
- tehlikeli durumlarda yinelenen kullanma,
- alkole bağlı yasal sorunların yinelenmesi,
- Alkol etkisi altında araba kullanma gibi, alkol nedeniyle oluşan veya alevlenme gösteren sosyal ve kişilerarası sorunlara rağmen içmeye devam etme;
- alkolün çoğu kez tasarlandığından daha yüksek miktarlarda ya da daha uzun bir dönem süresince alınması;
- kullanımını bırakmak ya da denetim altına almak için sürekli bir istek ya da boşa çıkan çabalar vardır;
Alkol bağımlılığı
Aşağıda sayılan olaylardan yılda 3 veya daha az:
- tolerans istenen etkiyi sağlamak için miktarın artması;
- aynı miktarda alkol kullanılmasına karşın etkinin daha az olması;
- yoksunluk; alkol elde etmek, kullanmak ve etkilerinden kurtulmak için önemli ölçüde zaman ayırmak;
- alkol nedeniyle önemli aktivitelerin azalması veya tümüyle bırakılma
- Amaçlandığından daha uzun süre ve daha fazla miktarda içme;
- alkolün neden olmuş ya da alevlendirilmiş olabileceği, sürekli olarak var olan ya da yineleyici biçimde ortaya çıkan fizik ya da psikolojik bir sorunun olduğu bilinmesine karşın madde kullanımının sürdürülmesi
EPİDEMİYOLOJİ
ABD’deki tüm erişkinlerin yaklaşık %30-45’i sıklıkla alkole bağlı amnestik bozukluk entoksike durumda araç kullanma ya da aşırı alkol tüketimine bağlı işe ya da okula gidememe gibi alkole bağlı geçici bir sorunla hayatlarında en az bir kez karşılaşmıştır. Yaklaşık kadınların %10’u ve erkeklerin %20’si yaşam boyu alkol kötüye kullanım ölçütlerini doldurmuştur; ve kadınların % 3-5’i ve erkeklerin %10’u yaşam boyu alkol bağımlılığı gibi daha ciddi bir durumun tanı ölçütlerini karşılamışlardır. Yılda yaklaşık 200.000 ölüm doğrudan alkol kullanımı ile ilişkilidir. En sık karşılaşılan alkole bağlı ölüm nedenleri ise Öz kıyım, kanser, kalp hastalığı ve karaciğer hastalığıdır. Her ne kadar ölümle sonuçlanan kazalarda kişiler daima alkolle ilişkili bozukluk tanısı almasada ölümle sonuçlanan kazaların yaklaşık yaısında sarhoş sürücüler sorumludur. Eğer sadece gece geç saatte oluşan kazalar ele alınırsa bu oran %75‘lere ulaşmaktadır.. Cinayetlerin %50 si ve Öz kıyımların ise %25’i alkol kullanımı veya alkolle ilişkili bozukluklarla ilişkili bulunmuştur. Alkol kullanımı kişinin beklenen yaşam süresini 10 yıl kısaltmakta olup maddeye bağlı ölümlerde ilk sırayı alkol almaktadır. Irk ve etnik köken Diğer gruplarla karşılaştırılınca en yüksek alkol kullanım hızı %56 ile beyaz ırktadır. Tıkanırcasına içme hızı beyazlara ve İspanyollara kıyasla siyahlarda daha düşüktür. Ağır içicilerde istatistiksel olarak ırk veya etnik farklılıklar saptanamamıştır. ( beyazlarda %5.7, İspanyollarda %6.3 ve siyahlarda %4.6) Cinsiyet Erkeklerin %60’ı ve kadınların % 45’inde bir önceki ayda alkol kullanımı mevcuttur. Erkeklerde kadınlara kıyasla tıkanıcsasına içme (sırasıyla %23.8 ve %8.5) ve ağır içici olma ( sırasıyla %9.4 ve %2) oranı daha yüksektir.
Bölge ve kentsellik
1995’de halen alkol kullanma hızı Kuzey Merkezi bölgede %59, Kuzey doğuda %54, batıda %53 ve güneyde %47’dir. Tıkanırcasına içme ise Kuzey Merkezi bölgede %20, batıda %16 ve güneyde ve kuzeyy doğuda ise %14 ‘dir. Ağır alkol kullanımı kuzey Merkezi bölgede %7, Kuzey doğuda %4.9, batıda %5.6 ve güneyde %4.8’dir. Geçen ay alkol kullanım hızı büyük metropollerde %56, küçük metropollerde %52 ve metropol olmayan bölgelerde %46’dır. Nüfus yoğunluğuna göre tıkanırcsına içme ve ağır içici hzıında küçük değişiklikler vardır.
Eğitim
Yasa dışı madde kullanımının tersine eğitim durumu arttıkça alkol kullanım oranı artmaktadır. Üniversite düzeyinde eğitim alanların %70’i lise ve altı eğitim alanların ise %40’ı halen alkol kullanmaktadır. Tıkanırcasına içme hızları eğitime göre değşiklik göstermemektedir. Ancak yüksek okul bitirenlerde ağır içicilik %4 iken liseyi bitiremeyenlerde %7’dir.
Sosyoekonomik Sınıf
Alkol ile ilişkili problemlere her sosyal sınıfta rastlanmaktadır. Yinede ABD’de alkol ile ilişkili bozukluğu olanların %5’den azı stereotipik olarak sosyoekonomik düzeyini düşüren alkoliklerdir. İleri akademik dereceleri olanlar ve üst sosyoekonomik sınıfa ait kişilerde bu bozukluklar özellikle daha fazladır. Lisede alkol ile ilişkili problemler okul güçlükleri öyküsü ile ilişkilidir. Liseden terk veya ciddi devamsızlıkları ve suç kayıtları olanlarda alkol kötüye kullanım riski yüksektir. Bu epidemiyolojik veriler alkol ile ilişkili bozukluklarla antisosyal kişilik bozukluğunun yüksek oranda birlikte görülmesi ile tutarlıdır.
ETYOLOJİ
Alkole bağlı bozukluklar, diğer psikiyatrik durumlara benzer biçimde muhtemelen heterojen bir grup hastalık süreçlerini içerirler. Bireysel olgularda; psikososyal, genetik ya da davranışçı faktörler diğerlerinden daha önemli olabilir. Biyolojik faktörler gibi herhangi bir faktörler kümesinde ise nörotransmitter reseptör geni gibi bir eleman nörotransmitter geri alım pompası gibi bir elemandan daha önemli bir rol oynayabilir. Araştırma amaçları dışında tek bir nedensel faktörü tanımlamak gerekli değildir; alkole bağlı bozuklukları tedavisinde kuramlara bakılmaksızın etkili olan her yöntem kullanılması gerekmektedir.
Çocukluk Öyküsü
Ebeveynlerinden biri ya da ikisinin etkilenmiş olması nedeniyle araştırıcılar daha sonraki dönemde alkole bağlı bozukluk tanısı alan kişiler ile yüksek oranda alkole bağlı bozukluk riski taşıyan çocukların çocukluk öykülerinde birçok önemli öğe tanımlamışlardır. Deneysel çalışmalarda alkole bağlı bozukluk riski yüksek olan çocukların nörobilişsel testlerde önemli defisitleri olduğu, uyarılmış potansiyel testlerinde p300 dalgasında azalma olduğu ve EEG kayıtlarında anormalliklerin bulunduğu tanımlanmıştır. Bu çalışmalar kalıtsal olarak aktarılabilen bir beyin fonksiyonunun alkole bağlı bozuklukluğa yol açabileceğini göstermektedir. Çocuklukta dikkat eksikliği ve hiperaktivite, davranım bozukluğu ya da her ikisinin birlikte olması erişkinde alkole bağlı bozuklukluğun riskini arttırmaktadır. Ayrıca antisosyal kişilik bozukluğu gibi kişilik bozuklukları da kişiyi alkole bağlı bozukluklara yatkın kılmaktadır.
Psikodinamik Kuramlar
Alkole bağlı bozukluklara ilişkin psikoanalitik kuramlar cezalandırıcı süper ego ve psikososyal gelişimin oral dönemindeki fiksasyon kuramlarına odaklanmıştır. Psikoanalitik kurama göre, cezalandırıcı sert superegosu olan kişiler bilinç dışı streslerini azaltabilmek için alkole başvurmaktadır. Oral döneme odaklanmış bireylerde anksiyete ağız yoluyla alınan alkolle azaltılabilir. Bazı psikodinamik yazarlar alkole bağlı bozukluğu olan kişilerin genel kişilik özelliklerini utangaç, izole, sabırsız, huzursuz, anksiyöz, aşırı duyarlı ve cinsel açıdan bastırılmış olarak tanımlarlar. Yaygın psikoanalitik aforismaya göre superego alkolde çözünebilir. Daha az kuramsal bir düzeyde ise alkol bazıları tarafından gerilimi, anksiyeteyi ve fiziksel ağrıyı azaltmak için kullanılır. Bazı kişilerde alkol tüketimi güçlülük duygusuna ve artmış benlik değerine yol açmaktadır.
Sosyokültürel Teoriler
Bazı sosyal ortamlar aşırı alkol tüketimine neden olabilmektedir. Kolej yatakhaneleri ve askeri üsler buna örnektir. Bu ortamlarda alkolün sık ve aşırı miktarda kullanımı tamamen normal ve sosyal olarakda beklenen bir olaydır. Kolej ve üniversiteler son zamanlarda aşırı miktarda alkol tüketiminin sağlık açısından zararlarını öğretmektedir. Bazı kültürel ve etnik gruplarda alkol tüketimi daha sıkı engellenmektedir.
Davranışçı ve Öğrenme Faktörleri
Sadece kültürel faktörler içme alışkanlığını etkileyebildiği gibi özellikle ebeveynin içme alışkanlıkları gibi aile içindeki alışkanlıklar da bu konuda etkilidir. Bazı kanıtlar çocuğun içme davranışını etkileyen ailenin içme alışkanlıklarının alkole bağlı bozuklukların gelişmesinde eskiden düşünüldüğünden daha az ilişkili olduğunu göstermektedir. Davranışçı bakış açısına göre alkolün olumlu pekiştirici etkisi kişinin kendisini iyi hissetmesine ve öforizan etkiye yol açmaktadır. Ayrıca korku ve anksiyeteyi azaltarak daha fazla alkol kullanımına yol açmaktadır.
Genetik Kuramlar
Alkolizmde en iyi destelenen biyoloji kuram genetikdir. Genetik görüşü destekleyen bulgu alkoliklerin yakın akrabalarında yoğun alkol problemi bulunma şansının 3 ya da 4 kat yüksek olmasıdır. Alkolik akraba sayısının arttıkça alkole bağlı problemlerdin hızı artmaktadır. Akrabalık derecesinin yakınlığı ile hastalıkların şiddeti arasındaki bağlantı da halen araştırılmaktadır. Aile araştırmaları genetik ve çevrenin önemini ayırd etmede az mesafe kaydederken ikiz çalışmaları bu konuda bir adım daha ileridedir. Doğuma yakın dönemde çocuklar biyolojik ailesinden uzaklaştırılsalar ve biyolojik ailedeki sorunu bilmeden yetiştirilseler de şiddetli düzeyde alkole bağlı problemler için benzerlik veya konkordans oranı alkolik ebeveynleri olanlarda daha yüksektir. Alkolik aileler tarafından evlat edinilenlerde şiddetli düzeyde alkole bağlı problemler için risk artmamaktadır.
Alkol Bağımlısı Nasıl Anlaşılır? (Alkol bağımlısını tanıma)
Çok sık sarhoş olan, yaşanan sorunlar nedeni ile doktora giden, ağır biyolojik belirtiler nedeni ile hastaneye başvuran alkol bağımlıları tüm alkol bağımlılarının küçük bir bölümünü oluşturur. Hekimin içme sorununu erken tanıması önemlidir. Hekim fiziksel muayene ve laboratuar testleri olarak şu bulguları ve belirtileri elde ederse bir alkol sorunu olduğunu düşünebilir ve bu yönde öykü derinleştirilebilir.
- Arkus senilis
- Kırmızı burun
- Palmar eritem
- Parmaklarda sigara yanıkları
- KC de ağrısız büyüme
- Ciddi üst abdominal bölge ağrıları (pankreatite bağlı olarak)
- Kol ve bacaklarda zayıflama, kuvvet ve duyu azalması
- Laboraratuar bulguları olarak GGT( gamma glutamyl transpeptidase ) da yükselme, MCV ( mean corpusculer volume ) de düşme, trigliserid, ürik asid ve üre de yükselme (Gelder 1996)
Alkolün Etkileri
Alkol bedenin bütün hücrelerini, fakat en çok beyin hücrelerini etkiler. Bu nedenle etkileri önce davranışlarda belli olur. Öte yandan ilk yıkıldığı yer olan karaciğer hücrelerinde de bazı değişikliklere yol açarak kan lipid seviyesinin artmasına neden olmaktadır. Pankreas üzerine olumsuz etkileri ile şeker metabolizmasında bozukluğa da neden olmaktadır. Sindirim sistemi hücrelerine olan olumsuz etkileri ile vitamin ve besin değeri olan maddelerin emilimine engel olmaktadır. Beyin hücrelerini etkileyerek bellek bozukluğu, uyku bozukluğu, dürtü kontrolünde zafiyet gibi birçok soruna neden olmaktadır. Oluşan bu bozuklukların büyük bir kısmı alkol kesildikten sonra düzelme olasılığı olan bozukluklardır.
Alkol Yoksunluğu
Sık ve yoğun miktarda alkol alımı aniden kesildiğinde yoksunluk belirtiler ortaya çıkmaktadır. Terleme, nabızda artış, titreme, terleme, huzursuzluk, yerinde duramama, uykusuzluk, sinirlilik, tahammülsüzlük, geçici halüsinasyonlar, bulantı ve kusma alkol yoksunluğunun belirtileridir. Kimi zaman özellikle eşlik eden dahili ve nörolojik hastalıklar olduğunda konvülziyonlar da gözlemlenebilir.
Alkol Entoksikasyonu
Alkol alındığı miktar ile ilgili farkı etkiler ortaya çıkarır. Aşağıdaki tabloda alınan miktar ve gelişen klinik tablo ile ilgili bilgiler mevcut
20-30 mg/dL | yavaşlamış motor performas ve azalmış düşünme yeteneği |
30-80 mg/dL | motor ve bilişsel sorunlarda artma |
80-200 mg/dL | koordinasyon ve yargı hatalarında artma |
200-300 mg/dL | nistagmus, belirgi konuşma bozukluğu ve alkolik bilinç kararması (blackout) |
>300 mg/dL | hayati bulgularda bozulmalar ve ölüm riski |
Alkol Bağımlılığı Tedavisi
Alkol kullanım bozukluğu olan kişilerde tedavi profesyonel bir yardım ile sağlanır. Bu yardımın ise şu yönleri vardır:
- İlk bölüm bir süredir alınan alkolü kesme tedavisidir. Bu dönemde alkolün kesilmesi sonucu olağan yolsunluk belirtilerinin ortadan kalmasına yardımcı olan ilaç kullanımı ve diğer tıbbi müdahaleleri içerir.
- Rehabilitasyon dönemi: Bu dönemde kişi artık alkol yoksunluğundan kurtulmuştur. Yaşamdaki normal işlevlere dönebilme ve alkolsüz yaşama uyum sağlama bakımından hastaya bilgi ve beceriler kazandırılmaya çalışılır. Bunun için terapötik girişimlerden yararlanılır.
- Relapsı önleme: Tedavi modellerinde göre değişmekle birlikte AA( Adsız Alkolikler) nın 12 basamak temeli üzerinde kurulu önleme programlarıdır.Bu programlar Bu aşamada aynı zamanda ilaç tedavilerin yeri vardır (Chick1994). Kullanılan ilaçlar ya alkol arama isteğini azaltmaya ya da alkol arama davranışını söndürmeye yöneliktir.
Alkol bağımlılığında tedavi iki şekilde yapılır: hastaneye yatmadan ayaktan yürütülen tedavi programları veya tedavinin ilk aşaması hstanede yatarak, sonra ayaktan yürütülen tedavi programları şeklinde. Alkol bağımlılığında birçok hastanın hastaneye yatmadan, ayaktan yürütülen tedavi programlarında başarılı olduğu gözlenmiştir. Ayaktan tedaviler, kişiyi ev ve sosyal yaşamından uzaklaşmadan, işini ve sosyal görevlerini aksatmadan yürüttükleri için önemlidir. Fakat çoğu zaman bizim hastaları yatırarak tedavi etmek durumunda kaldığımız da bir gerçektir. Eğer:
- Hastanın ayaktan tedavi ve izlem tedavisine yanıt öyküsü iyi değil ve ayaktan tedavi birçok kez başarısızlıkla sonuçlanmış ise
- Hastanın öyküsünde deliryum tremens veya hastanede yatırılarak tedavi görmeyi gerektirecek diğer yaşamı tehdit eden yoksunluk durumları var ise
- Hastanın öyküsünde ayaktan tedavi süresince içmeyi devam ettiği takdirde yaşamını tehdit edebilecek eşlik eden genel tıbbi bir durumu var ise
- Eşlik eden diğer ruhsal hastalıklar var ve bu hastalığa bağlı aktif belirtiler gösteriyor ise
- Hasta, daha az kısıtlayıcı bir ortamda bırakıldığında kendine veya başkalarına zarar verme riski taşıyor ise
- Aynı anda başka bir madde kötüye kullanımı da varsa
- Yeterli sosyal desteği yok, hasta tek başına ikamet ediyorsa
Hasta hastaneye yatırılarak tedaviye başlanmalıdır.
Alkol Entoksikasyonunda Tedavi
Alkol entoksikasyonunda hastanın kan basıncı, solunumu, ateşi çok yakından takip edilebilmesi için gerekli önlemler alınır. Tıbbi durumu ayıntılı bir şekilde gözden geçirilir. Alkol seviyesi bakılır ve entoksikasyonun ne derecede olduğu tespit edilir. Alkol entoksikasyonunda çok sık görülen kan şeker düzeyinin düşmesi varsa tespit edilir ve gerekli müdahalesi yapılır. Hastalara mutlaka tiamin takviyesi yapılmalıdır. Eğer hastaların saldırganlığı, etrafa zarar verme ve aşırı öfke hali söz konusu ise nöroleptik ilaç takviyesi yapılır. Tıbbi durumunun ciddiyeti, beraberinde başka bir madde kullanım öyküsünün varlığı veya şiddetli entoksikasyon durumu söz konusu olduğunda zaman zaman yoğun bakım takibi bile gerektirebilir.
Alkol Yoksunluğunda Tedavi
Alkol yoksunluğunun tedavisi ortalama 1-2 hafta kadar sürer. Hastanın fiziksel bulguları iyi değerlendirilip gerekli önlemler alınır. Yoksunluk döneminde çoğu zaman vücudun sıvı eksikliği olur, buna yönelik uygun sıvı takviyesi yapılır. Özellikle tiamin ve folik asit içeren polivitamin takviyesi yapılır. Proteinden zengin ve bol mineralli besinlerle yeterli derecede beslenmesi ve hastanın dinlenmesi sağlanır. Hastanın yoksunluk belirtilerinin şiddetine göre benzodiazepin türevi merkezi sinir sistemini baskılayan ilaçlar başlanır ve yoksunluk belirtilerin gerilemesi göz önünde bulundurularak yavaş yavaş azaltılarak kesilir.
Alkol yoksunluğunda kullanılan ilaçlar:
- Benzodiazepinler
- Antiepileptikler
- Nöroleptikler
- Adrenerjik agonist ve antagonistler
Nüksü önlemeye yönelik tedavide kullanılan ilaçlar:
- Acamprosate
- Naltreksone
- Bromocriptine
- Serotonin geri alım inhibitörü grubu antidepresan ilaçlar
- Buspiron
- Disülfiram
Nüksü önlemeye yönelik kullanılan Non-farmakolojik yaklaşımlar
- Alan G. Marlatt ve Judith Gordon’un geliştirdiği nüks önleme terapisi
- Davranışçı terapiler
- Adsız Alkolikler
- Evlilik ve Aile terapileri
- EMDR
- Neurobeofeedback
- İnsular tTMU
İlaç tedavilerinin yanı sıra yapılan terapiler (bireysel, grup, aileye müdahale, davranışçı yöntemler vs ) , ilaç tedavileri ve destek grubunun (AA) yardımlarının hepsinin amacı kişinin alkolsüz bir yaşama uyum yapabilmesini sağlamaya yöneliktir.