40 YAŞA DİKKAT!
Hürriyet
Kalp krizlerine karşı en etkili yöntem düzenli check-up yaptırmak. Peki doğru sonuç için nasıl bir check-up yaptırmalı?
Kalp ve damar hastalıkları, tüm dünyada en çok ölümlerin yaşandığı hastalıkların başında geliyor. Genç yaşta gelen kalp krizleri ise çoğunlukla öldürücü oluyor. Türk Kardiyoloji Derneği'nin yayımladığı rapora göre, dünyada 17 milyon, Türkiye'de her yıl 190 bin kişi kalp-damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor.
Bugünden itibaren 22. Kalp Haftası kapsamında Türkiye genelinde hastalığa karşı genel bilinçlendirme etkinlikleri yapılacak. Uzmanlar, kalp rahatsızlıkları konusunda yapılacak en iyi çalışmanın düzenli kardiyolojik check-up olduğunu vurguluyor.
International Hospital Kardiyoloji Uzmanı Dr. Işık Erdoğan, “Hiçbir yakınması bile olmasa herkes 20’li yaşlarda kolesterol, kan şekeri ve kan basıncı değerlerini ölçtürmeli. Eğer değerler normal çıkarsa 30 yaşına kadar 5 yılda bir, 30-40 yaş aralığında 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise risk durumuna göre 1-3 yıllık periyotlarla yaptırmalı” diyor.
İLK AŞAMA DOKTOR MUAYENESİ
Kalp check-up’ı doktor muayenesi ile başlıyor. Doktorlar, "Kalp hastalığı belirtilerine yönelik yakınmalar var mı? Sigara ile alkol tüketimi, obezite, diyabet, hipertansiyon veya ailede kalp hastalığı öyküsünün varlığı gibi risk faktörleri mevcut mu?" gibi sorularla hastanın detaylı öyküsünü alıyor. Hastadan istenen ‘kolesterol’ ile ‘trigliserid’ gibi maddelerin kandaki değerlerinin belirlenmesine yönelik yapılan tahlil sonuçları ve detaylı muayenede şüpheli bulgular elde edilmişse veya hasta risk faktörüne sahipse, daha ileri tetkiklere başvuruluyor. Bu ileri tetkikler ise şöyle:
ELEKTROKARDİYOGRAFİ (EKG)
Elektrokardiyografi muayeneden sonra ilk başvurulan tetkik. Kalbin elektiriksel aktivitesinin kaydedilmesi ile ritm bozuklukları, kalp krizi ( geçirilmiş ya da yeni gelişen kriz), göğüs ağrısı sırasında alınırsa kriz düzeyine varmayan, ancak kalp kasında beslenme bozukluğu yaratan damar daralmaları, yüksek tansiyona bağlı değişiklikler ve bazı kalp kası hastalıkları başta olmak üzere kalp hastalığının farklı şekilleri hakkında bilgi veriyor.
Göğüs bölgesine, el ve ayak bileklerine yerleştirilen elektrotlar bir cihaza bağlanıyor. Cihaz kalpten gelen elektriksel dalgaları kağıda aktarıyor ve sonuç rapor ediliyor. Ancak EKG’nin normal çıkması kalbin tümüyle sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor, çünkü bu test kalpteki her fonksiyonu göstermiyor.
EKG'ye kalbin ritim ve iletim bozukluklarının tespit edilmesinde ve göğüs ağrılı durumlarda kalp krizi veya kirize yakın durumların saptanmasında başvuruluyor.
EFOR TESTİ
Efor testi, koşu bandı üzerinde ya da bisiklet ile, kalp yükünü giderek artıracak şekilde, belli bir süre ve hızla egzersiz yapılırken EKG ve kan basıncının sürekli takip edilmesi ve belli aralıklarla kayıt alınması esasına dayanan bir yöntem.
Efor testinde amaç, kalbe giderek artan yük getirmek ve kalp hızını hastanın yaşına göre hesaplanan belli bir asgari değere ulaştırmak. Bunun için de efor testinin başlangıcında koşu bandı yavaş ve az eğimle hareket ediyor.
Hasta yürürken en yaygın olarak kullanılan protokolde her üç dakikada bir, hız ve eğimde artış uygulanıyor. Test boyunca hastadan alınan EKG kayıtları ekranda takip ediliyor. Aynı zamanda egzersizle kalp ritmindeki veya tansiyon değerindeki değişiklikler, göğüs ağrısı ve nefes darlığı gibi şikayetlerin olup olmadığı da kaydediliyor.
Efor testi en çok koroner yetersizlik (kalbi besleyen atardamarlarda darlık veya tıkanıklık olması) tanısının konulması için uygulanıyor. Koroner yetersizlik de belirti vermeden gelişebildiği için hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaş üzerindeki kişilere check-up yapmak amacıyla kullanılıyor.
Efora, koroner yetersizlik tanısı konan hastaların takibinde, kalp krizi sonrasında tedavinin yeterli olup olmadığının belirlenmesi ve hastaya girişim yapılması konusunda karar verme süreçlerinde, kalp kapak hastalıklarında operasyon zamanının değerlendirilmesinde ve çarpıntı ile bayılma gibi şikayetlerin kardiyak sebeplerinin araştırılmasında da başvuruluyor.
Paylaş