AZI DA ÇOĞU DA ZARAR

A.A

Vitaminin yalnızca azı değil fazlası da zarar. Fazla alınan B3 vitamini karaciğer  hasarına, C vitamini böbrek taşı oluşumuna yol  açıyor.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı  Öğretim üyesi Doç. Dr. Gül Öz, kontrolsüz  vitamin kullanımının ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği uyarısında  bulundu.

Günümüzde yetişkinlerin çoğunun, gıdalardaki vitamin ve minerallerin  vücut tarafından yeterli emilemediği veya kullanılamadığı düşüncesiyle hap ve  şurup şeklinde vitamin desteği aldığını anlatan Öz, ancak bu destek ürünlerinin  yüksek dozlarda alınmasının faydasız ve tehlikeli olabildiğini bildirdi. Öz,  “Bir hastalık veya eksiklik söz konusu değilse mega dozlarda vitamin alımına  gerek yoktur ve mutlaka hekim kontrolünde olmalıdır” dedi.

B3 vitamininin bira mayası, kuru fasulye, bezelye, tahıl kepeği, avokado,  hurma, incir, yer fıstığında bolca bulunan ve ısı ile ışığa dayanıklı olup  karaciğerde az miktarda depolanabildiğini anlatan Öz, bu vitaminin vücudun sinir  sistemi ve hormonal düzeni gibi önemli fonksiyonlarını yerine getirmesinde önemli  işlev yüklendiğini söyledi. Öz, B3 vitaminin eksikliğinde Pellegra hastalığının  (unutma ve bunama gibi tehlikeli sonuçları olan) oluştuğunu belirten Öz, ancak bu  vitaminin fazla alımının da deride yanma, kızarma, kaşıntı, karaciğer hasarına  yol açtığını kaydetti. Öz, “Bu vitaminin fazlası, gut, diyabetes mellitus, mide  ülseri, karaciğer hastalığı gibi mevcut sorunları ağırlaştırabilir” diye  konuştu.
        
C VİTAMİNİNİN DE FAZLASI ZARAR
        
HÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Öz,  yumurta sarısı, karaciğer, böbrek, maya ve bazı sebzelerle tahılların içinde  bulunan B-5 vitamininin ise öğütülme sırasında yarı yarıya kayba uğradığını ve  eksikliğinde “yanan ayak sendromu” gelişebildiğini, fazlalığında da bulantı ve  ishal görülebildiğini ifade etti.

B6 vitamininin, dayanıksız, alkali ortamda, güneş ışığı etkisiyle,  işlenme esnasında, uygun olmayan saklama koşullarında ve pişirme sırasında  kolaylıkla yok olduğunu kaydeden Gül Öz, avokado, soya fasulyesi, patates,  sebzeler, kuruyemiş, et, yumurta, karaciğerde doğal olarak bulunan bu vitaminin  eksikliğinde mikrositik hipokromik anemi; fazlalığında ise kalıcı sinir hasarı  görüldüğünü bildirdi.

Folacin ve Folik Asid'in de ışık, ısı, bekleme ve pişirilme esnasında  tahrip olduğunu ifade eden Öz, “Yeşil sebzeler, havuç, avokado, yumurta ve  portakal doğal kaynaklarıdır. Eksikliğinde megaloblastik anemi, gebelikte nöral  tüp defektleri görülür.

Öz, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren C vitamininin de fazla  alınmasının bazı sorunlar yaratabildiğini dile getirerek, “C vitaminin  eksikliğinde Skorbüt Hastalığı oluşur. Fazla alınmasında ishal, karın ağrısı,  idrarda yanma, böbrek taşı oluşumu görülebilir” dedi.
        
A VİTAMİNİ FAZLASI AKCİĞER KANSERİ YAPABİLİR
        
Doç. Dr. Öz, balık yağı, tereyağı, yumurta, süt, peynir, kırmızı et ve  karaciğer ile karoten olarak havuç, yapraklı sebze, domates, taze kayısı, muz ve  sarı patateste bulunan A vitaminin görme, hücre gelişimi ve sağlığı, immun  sistemin sağlıklı işlemesi, kemiklerin güçlenmesinde rol oynadığını söyledi.

Bu vitaminin eksikliğinde, “Enfeksiyon riskinde artış, gece körlüğü,  xeroftalmi, keratinizasyon oluştuğunu” anlatan Öz, fazlalığında ise “Bulanık  görme, karaciğer bozuklukları, kemik gücünde azalma, doğum defektleri, akciğer  kanseri riskinde artma, hiperkarotenemi” görülebildiğini bildirdi.

Öz, D2–D3 vitaminlerinin hücre farklılaşmasında rol oynadığını,  yumurta sarısı, süt ve tereyağı, hayvan karaciğeri tüketimiyle edinilebildiğini  dile getirerek, “Yeterli güneş ışığı alıyorlarsa, başka bir hastalıkları yoksa D  vitamini eksikliği oluşmaz. Çocuklarda raşitizm, erişkinlerde ise osteomalazi ve  osteoporoza neden olur. Fazlalığı hiperkalsemi, yumuşak doku kalsifikasyonu,  böbrek taşına yol açar, damar sertliği yapar” diye konuştu.

E vitaminin antioksidan olduğunu, hücre içeriğini sağladığını ve kalp  hastalığı riskini azalttığını kaydeden Öz, tereyağı, margarin, sıvı yağlar,  tavuk, yumurta, kırmızı et, fasulye, tahıl ve sebze-meyvede bulunan E vitamininin  eksikliği ve fazlalığının nadir görüldüğünü söyledi.

HÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Gül  Öz, K vitaminin de kanın pıhtılaşması ve kemik formasyonunda rol oynadığını,  fazla E vitamini alınmasının K'nın emilimini bozduğunu dikkati çekti. Öz,  “Yoğurt ve kefir bağırsaktaki bakterilerin K vitamini üretimini arttırır. Barsak  florasını bozan antibiyotikler ise üretimini engeller. Karaciğer, peynir,  tereyağı, marul, lahana, yeşil çay doğal kaynaklarıdır. Eksikliği nadir görülür,  kanamaya eğilim artar” dedi.

EKSİKLİĞİ SORUN OLAN VİTAMİNLER
        
Öte yandan, Doç. Dr. Öz, alkol, kafein, yiyecek katkıları, antibiyotik  kullanımında etkisiz hale gelen B1 vitaminin, kuru bira mayası, hububat,  kuruyemiş ve baklagillerde bulunduğu ve eksikliğinde “Beriberi Hastalığı”  görüldüğüne işaret etti.

Karaciğer, dil, bira mayası, süt, yumurta, peynir, ıspanak, brokoli gibi  yeşil yapraklı sebzeler, balık, mantar ve avokadoda bulunan B2 vitamininin  eksikliğinin “ariboflavinosis”a neden olduğunu dile getiren Öz, beyindeki  kimyasal olaylarda rol oynayan “Choline” maddesinin eksikliğinin ise genelde  protein azlığına eşlik ettiğini belirtti.

Öz, folat fonksiyonları (DNA ve kırmızı kan hücre sentezi) için önemli  olan B12 vitamininin karaciğerde depolandığını, kalp, böbrek, pankreas, beyin,  testis ve kemik iliğinde de bulunduğunu anlatarak, sadece hayvansal besinlerden  alınabilen bu vitaminin eksikliğinde pernisiyöz anemi (megaloblastik anemi ve  beraberinde sinir hasarı) oluştuğunu ifade etti. Öz, diğer vitaminlere nazaran  B12'nin fazla alımının zararlı etkisinin bulunmadığını ifade etti.

Vitaminlerin doğru kullanımının önemine değinen Öz, yaşlanmayla birlikte  kemik kırılganlığı, kas kitlesinde azalma, hastalık ve yaralanmaya karşı direnç  bozukluğu gibi değişikliklerin A (beta karoten), C, D ve E vitamini gibi beslenme  desteklerinin uygun kullanımıyla kontrol edilebileceğini dile getirdi.

Öz, antioksidan olan A, C ve E vitaminlerinin, strese karşı savunmanın  parçası olduğunu hatırlatarak, antioksidanların, hastalıktan korunmada önemli yer  tuttuğunu ve bunların diyet desteklerinin çoğunun bileşiminde bulunduğunu  sözlerine ekledi.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:07 Ekim 2009

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.