Bahşedilmiş Emanet İçin Bir Çağrı
MİZAN: DÜNYA İLE BİR SÖZLEŞME: Bahşedilmiş Emanet İçin Bir Çağrı
Mizan: Dünya ile bir Sözleşme, İslâmî ilkelerle çağdaş çevreciliği iç içe geçiren önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Bu ufuk açıcı belge, geleneksel İslâmî çevre ilkelerini günümüzün ekolojik taleplerini karşılayacak şekilde yorumlayarak yeniden canlandırıyor. Mevcut çevre krizlerine karşı harekete geçmek için İslâmî öğretilerin zengin mirasından yararlanan belge, doğanın korunmasına yönelik yenilenmiş bir taahhüdü simgeliyor.
Mizan: Dünya ile bir Sözleşme'nin kalbinde, tüm mevki ve makamları aşan bir sorumluluk duygusuyla bu gezegenin her sakini için derin bir harekete geçme çağrısı yatıyor. Bu sözleşme sadece kurumsal bir belge olmayıp; bizi besleyen bereketli topraklar, paylaştığımız hava ve hayatın kaynağı ve tüm ekosistemlerimizin can damarı olan su dahil saymakla bitiremeyeceğimiz nimetlerin doğasıyla yapılan bir sözleşme niteliğindedir. Bu sözleşme, Allah'ın bizlere bahşettiği tüm bu nimetlere karşı ahlâkî sorumluğumuzu bir kez daha hatırlatmaktadır.
Bu sözleşmenin özü, Allah'ın yarattığı kozmik Mizan'ın özünü keşfederek; varoluşumuz için hayatî olan bu hassas dengelerle simbiyotik bir uyumu benimseyerek hayatımızın anlamını ve önceliklerimizi yeniden belirlemek için önemli bir çağrıdır. Harekete geçmeye yönelik bu çağrı, bizden sadece pasif bir kabulü değil, torunlarımıza nasıl bir dünya bırakacağımıza dair aktif bir sorumluluk da talep ediyor.
Tam da bundan dolayı, Mîzân , BM’nin üçlü kriz olarak tanımladığı iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilikle mücadele eden yerel, bölgesel ve uluslararası faaliyetleri güçlendirmek için çevreye İslâmî bir bakış açısı sunuyor. Mîzân bu çağrının geliştirilip benimsenmesi ile İslâm âlimlerinin ve Müslüman kurumların katılımını sağlamak için yapılan küresel bir çabadır. Ayrıca tabiatın ve tabiî kaynakların işlenmesi ve korunmasına ilişkin ilkeleri güncel zorlukları karşılayacak bir biçimde yeniden yorumlamaktadır.
“Mîzân” Kur'ânî bir kavram olup “denge, uyum, ahenk, ölçü, tartı” anlamına geliyor. Mîzân: Dünya ile bir Sözleşme'nin temelini oluşturan aşağıdaki âyetler, çevreci bir bakış açısıyla bakıldığında derin anlamlar taşıyor: “Gök kubbeyi yükseltti ve mizanı (adalet terazisini) kurdu ki dengeyi aşmayasınız. O halde tartıyı adaletle yapın ve terazide eksiklik yapmayın.” (Kur'ân/55:7-9). Dolayısıyla “Mîzân” sadece Müslüman toplumlar için değil, tüm insanlık için çok önemli ve güncel bir metin olarak ortaya çıkıyor.
Dünyanın farklı yerlerinde farklı yoğunlukta yaşamakta olduğumuz krizler ve trajediler, ekonomik hırsların ormanlarımızı, madenlerimizi ve çevremizi sömürerek istikrarsızlaştırması tehdidiyle insanlığı karşı karşıya bırakıyor. Bu da bizleri, küresel finansal sisteminin gezegenimizi nasıl sömürüp tahrip ettiğini görmeye ve bunu İslami değerler üzerine inşa edilen tabiata ve insana şefkat, merhamet ve adaletle yaklaşan yeni bir ekonomik model için harekete geçmeye teşvik ederek zorluyor. Bundan dolayı, Mîzân, derin ve sistemli bir değişim meydana getirmek için entelektüel ve manevî bir yol haritası sunuyor. Genç nesillerin bu yol haritasıyla sorunlarımıza yeni çözümler bulabileceğini umut ediyor.
Mîzân; farklı milletlerden, dinlerden, inançlardan ve kültürlerden olmamıza rağmen, dünyevî varoluşumuzun evrensel diliyle birleştiğimizi hatırlatıyor. Modern ilerlememiz bizi birbirimize yakınlaştırarak dünyamızı "küresel bir köy"e dönüştürdüğü doğrudur. Ancak Batı medeniyetinin kalbinde yatan Kartezyen ikiciliğe dayanan modernite, her tür maneviyata adeta savaş açarak insanın kendine ve tabiata yabanlaşmasına sebep olmuş; bu da yaşadığımız birçok sorunun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Yukarıda işaret edilen iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve her tür kirlilik bu anlayışın sonucudur. Bundan dolayı Mîzân, din-bilim arasında bir çatışmayı değil, gezegenin ve insanlığın geleceği için bir iş birliğini teklif ediyor. Akıl-vahiy ve din-bilim ile ilgili tartışmaları uyumlaştırmaya yönelik derin bir adanmışlığı yansıtarak konuyla ilgili bilimsel verileri dikkat çekici bir berraklıkla ortaya koyuyor. Geleceğimizi çatışmada değil, birbirimizi anlamada, biyolojik çeşitlilik gibi kültürel çeşitliliği bir zenginlik olarak görmede görüyor.
Mîzân, çok önemli bir gerçeği de dile getiriyor: Dünyanın içinde bulunduğu mevcut kötü durum, gezegenimiz ve onun sayısız çeşitlilikteki hayat formları pahasına ekonomik büyümeye öncelik verilmesinden kaynaklanmaktadır. Batı uygarlığının mirası olan bu sürdürülmez ekonomik model, maalesef Müslüman toplumlar tarafından da benimsenmekte ve uygulanmaktadır.
Teknolojik mucizeleri körükleyen bu model ve kapitalist çıkar arayışı, aynı zamanda dünyanın kaynaklarının yağmalanmasını ve kapsamlı sömürüsünü ve bozulmayı da beraberinde getirmektedir. Ahlâkî bir duyarlılık olmadan işleyen serbest piyasa modeli, kontrolsüz bir açgözlülük ile Müslüman toplumları ayakta tutan şefkat, merhamet, yardımlaşma ve tüm canlı varlıklara ihtimama dayana geleneksel değerleri tahrip ederek çok vahim ahlâkî çöküntüye ve yozlaşmaya yol açıyor.
Mîzânı kaleme alan eip Kur'ân'ın ahlâk ilkelerinden ilham alarak, gidişatımızı değiştirmek için hâlâ vaktimizin olduğu umudunu besliyor. Müslümanları, dünyayı ve içindeki her şeyi ilâhî bir emanet olarak görmeye ve ona göre davranmaya davet ediyor. Bizlere bahşedilen bu âlemden ve içindekilerine nasıl davrandığımızdan dinen ve ahlaken sorumlu olduğumuzu vurguluyor.
“Mîzân”, Allah tarafından yaratılan ve sürdürülen doğal dünyanın, ekonomilerimizin ve toplumlarımızın birbirleriyle olan derin bağını onurlandıran bir kavram olan “bütüncül çevre” anlayışını savunuyor. Yaratıcı, yaratılış ve insanlık arasındaki ontolojik ve kozmolojik bağlantıları aydınlatmaya çalışarak, bizi hatalarımızı düzeltmeye ve tabiata karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeye teşvik ediyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz maddi-manevi krizlerin derin bir şekilde iç içe geçtiğini; toplumdaki eşitsizlikleri gidererek yoksulluğu hafifletmek, ötekileştirilmiş toplulukların onurunu korumak, diğer hissedebilen varlıkları ve çevreyi korumak için Yaradandan hareketle, yaratılan tüm varlıklara hürmet, şefkat ve korumayı esas alan bu bakış açısını teklif ediyor.
“Mîzân”, sürdürülebilir kalkınmada bilimsel araştırmaların önemini vurgulayarak ve farklı alanlardaki bilgilerin bütüncül bir sentezini savunuyor. Ekosistemlerin sadece bize sağladıkları fayda için değil, Allah tarafında yaratıldığı ve O’nun kudretini, ilmini, hikmetini, rahmetini ve lütfunu hatırlattığı için korunmaya layık varlıklar olduğunu vurguluyor. Müslümanlara ve tüm insanlığa samimi bir çağrı yapıyor: Müşterek faydaya dayalı bir ekonomiyi geliştirmek için aklı ve maneviyatı birleştirmek, gezegenimizin biyolojik çeşitliliğini kutsal bir emanet olarak onurlandırmak, saygı duymak ve korumak. Kur'ân'ın zengin öğretilerinden ve Hz. Peygamber'in örnek hayatından yola çıkan “Mîzân”, karamsarlığa ve kayıtsızlığa karşı bir umut ve harekete geçme mesajı içermekte ve ortak evimizi korumak için bir yol haritası çizmektedir.
Müslümanların önündeki yol açıktır: Kâinatı ve kendilerini aynı hikâyenin birbirine bağlı ve birbirine bağımlı birer parçası olarak anlamak. Her şey, Allah tarafından “Mîzân” ile yaratıldığı ve yaratılmaya da devam edildiği için Müslümanlar bu dengeyi bozmayacak adalet, eşitlik, hürmet ve doğaya özen göstermeye dayalı ahlak temelli sürdürülebilir politika ve stratejiler geliştirmek zorundadır.
Kısaca Mîzân, yeryüzündeki tüm faaliyetlerimizi kozmik mizanla uyumlu hale getirmek ve tüm varlıklarla dengeli bir ilişki geliştirmek için bir çağrıdır. Tabiatla yeniden bağlantı kurmaya, hayatın hassas dengesi içindeki yerimizi kabul etmeye ve “Dünya'nın muhafızları” olarak rolümüzü sadakatle yerine getirmeye yönelik bir davettir. Allah'ın bizlere bahşettiği dünyamızı sarsılmaz bir adanmışlık ve derin bir hürmet duygusuyla yüceltmek ve korumak için verilmiş bir sözdür.
Torunlarımızın bizi rahmetle mi, yoksa lanetle mi hatırlayıp anacakları; bugün ve şimdi Mîzân’ın çağrısını dikkate alıp onlara nasıl bir dünya bırakacağımıza ait vereceğimiz karara ve atacağımıza adımlara bağlı olacaktır.
Prof. Dr. İbrahim Özdemir
Çevre Ahlakı Direktörü, Üsküdar Üniversitesi
Paylaş