

Kişisel hafızaların nöron gruplarında depolandığı görüşü ilk kez 1949 yılında ortaya atılmıştır. Fakat, şimdi ise, bu beyin hücre topluluklarını incelemek için gelişmiş yöntemlere sahibiz.
Bir araştırmada University of Toyama’dan araştırmacılar, iki ayrı hafızanın birbirine bağlanıp bağlanamayacağını görebilmek için farelere belirli bir uyaranı ağrıyla ilişkilendirmeyi öğrettiler.
Ekip, fareleri iki ayrı korku hafızası oluşturmaları noktasında eğittiler. İlk olarak, fare, sakarinden kaçınmayı öğrendi. Yürütülen deneylerde, fare ne zaman ki sakarin çözeltisi dolu bir kabı yalasa, fareye bulantıya sebep olan lityum klorür enjekte edildi. Birkaç gün sonra, aynı fareye bir zil sesiyle hafif bir elektrik şokunun ilişkilendirilmesi öğretildi. Bu eğitim, ne zaman zil sesi çalsa, ardından herhangi bir elektrik şoku verilmese dahi farede durup kalmaya neden olabildi. Böylelikle fare, zil sesini travmatik bir deneyim olarak hatırladı.
Sonrasında ise, araştırma ekibi bu iki hafızayı birbirine bağladı. Fare ne zaman sakarin yalasa, ekip, korkutucu olan zil sesini çaldı ve böylelikle fareler sonunda sakarin tadını alır almaz donup kalmaya başladılar.
Bu hafızaları birbirinden ayırmak için ise, ekip, belirli nöronları kontrol etmede ışığın kullanıldığı bir teknik olan optogenetiğe başvurdu. Araştırmacılar, seçici olarak nöronların aktivitesini durdurdu ve böylelikle de hafızaların örtüşmesi engellendi. Artık fareler, sakarin yaladıklarında donup kalmamaya başladılar. Ancak zil çalındığında ise fareler hala korkmaya devam ediyordu, bu da; hafızanın silinmediğini, sadece sakarin tadından ayrıldığını ortaya koyuyordu.
Bu hafızaları toplamanız ve onları tahmin edilebilir bir biçimde değiştirebilmeniz olağanüstü bir şeydir. Bu durum yaklaşık birkaç yıl önce neredeyse imkansız olarak görülüyordu.
PEKİ BU GELİŞME NE GİBİ DEĞİŞİKLİKLER YARATABİLİR?
Esasen, araştırmada kullanılan benzer teknikler, bir gün, travma sonrası stres bozukluğu yaşayan insanlarda görülen; travmatik hafızaları sıradan olaylarla ilişkilendirme durumlarının ve “flashback”lerin önlenmesi noktasında bizlere yardımcı olabilir. Ancak yine de cerrahiyi ve gen terapisini içerebilecek faydaların, muhtemel risklerini de göz önünde bulundurmamız gerekecektir.
Öte yandan, travma sonrası stres bozukluğu, bu tekniğe cevap vermeyecek farklı bir korku mekanizmasını da içeriyor olabilir. Normalde, amigdaladaki korku hafızaları, beynin orta prefrontal korteksi tarafından baskılanır. Fakat bu normal mekanizma travma sonrası stres bozukluğu yaşayan insanlarda bozulmuş olabilir. Dolayısıyla, orta prefrontal korteks ile amigdala arasındaki bağlantıların güçlendirilmesi, bu tarz hafızaların baskılanmasında alternatif bir yol sunabilir.
BİLİMFİLİ
Paylaş