Duygusal Zeka

EQ( duygusal zeka) yani insanların birbiriyle uyum sağlamasına yardımcı olan beceriler ve IQ (akılcı zeka) akademik beceriler her ikisi de insanda var olan ve birbirini destekleyen ve biri diğerinin yardımcısı olan yetenekler.

 

EQ evvelden yok muydu? Elbette vardı, ancak ismi verilmemişti ve insanlar kalp gözleriyle birbirlerine ve olaylara daha çok bakmaya başladılar, bu nedenle yeni çıkmış gibi oldu. Eskiden insanlar kalpsiz miydi? Elbet ki hayır yalnız maddi sıkıntılar, teknoloji ve istekler bu kadar artmamıştı ve nüfus bu derece çoğalmamıştı. Dolayısıyla diğer alana belki de daha çok ihtiyaç oldu. Bu ihtiyacı gören ve fark eden kişi olan Dr Daniel Goleman bu kavramı dile getirdi.

 

Gerçekte insanoğlunun hayat mücadelesi için daima kullandığımız güçler bunlar ve bilim adamları EQ’yu artık her zaman ve her yaşta geliştirilip ilerletilebilen, öğrenilebilir bir zeka olarak görmektedirler. Duygusal zeka, muhakeme ve IQ için yaşamsal öneme sahiptir ve duygusal güçleri gerektiği gibi kullanmasını bilen kişiler yaşamlarının her alanını kendileri için daha kolay hale getirmişlerdir. Duygusal gücünü kullanan kişi duygularını tanır, onları kabullenir, uygun şekilde ifade eder ve ayrıca kendi duygusunu tanımlayabildiği ve tanıdığı, yani farkındalık düzeyi yüksek olduğu için karşısındaki kişilerinde hislerini anlayıp, kendisini başkasının yerine koyabilmeyi başarmasından ötürü kişiler arası iletişimde daha başarılı olur. Bununla birlikte çevresindeki kişilerin ve kendi hislerinin farkında olması, kişinin güncel yaşamda karşılaşılan sorunların üstesinden gelebilme potansiyelini arttırır.

 

Duyguların dili her insan da var, çocuk yetişkin, yaşlı, özürlü, sağlıklı, sağır ya da kör hiç fark etmez her insanın yaşayan her bireyin duyguları sözel ya da bedensel olarak ifade edilmekte. İnsanları pek çoğu çoğunlukla ne hissettiklerini söylemeye tereddüt ederler, ancak söyleyemediklerini ses tonu, konuşma hızı, bakışlar, yüz ifadesi,mimikler ve duruş şekilleriyle gösterirler. Bu nedenle önemli olan birbirimize gözlerimizi kapamamak. İşte EQ ve IQ seviyesi yüksek olan ve onu dengeli kullanmayı bilen, kimseye gözlerini kapatmaz, görmezlikten gelmez ve gerçek insandır. Bu bağlamda diyebiliriz ki tüm hayat boyunca asıl önemli olan dengede kalabilmek. Bu nedenle en önemli ve oldukça zor olan, aslında başarının anahtarı olan “akıl ile gönül”ü dengede tutmayı gerçekleştirebilmek. Bilindiği gibi bir sözümüz var “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” diye. İşte aynı buradaki deyişte olduğu gibi yalnızca akıl ve yalnızca gönül bizi tam başarıya götürmez. Her ikisinin de uygun ve ölçülü biçimde kullanımı pek çok sorunla baş etmemizde ve uygun sesin çıkmasında fayda sağlar. Elbet ki bunda kişisel yeteneklerimizde önemli. Ancak yeteneklerimizin kullanım alanı beynimizle ilgilidir ve doğduğumuz andan itibaren vardır.Tabii ki bununla yetinmemeyi bilmeliyiz Özellikle önceden edinilmiş bilgiler daha sonraki gelişimin temelini oluşturur diyebiliriz.

 

Gerçekte insan beyni pek çok bilinmezi halen koruyor. Ancak bu konuda deneyimli bilim adamları halen beynin sırlarını çözmeye çalışıyor. Bilinene göre beynin her iki yarı küresinin dengede olması sağlıklı çalışmayı sağlıyor. Aslında beyin sürekli öğrenmeye hazır ve öğrenme devam ettikçe ” işleyen demir pas tutmuyor” . Ancak yine de önemli olan ölçüyü kaçırmamak ve dengeyi sağlayabilmektir. Yani bir anlamda diyebiliriz ki bizim iki zihnimiz var biri düşünen yani akıl gücüyle işin içinde olan, diğeri hisseden yani gönül gücüyle işin içinde olan. Düşünceler duyguların, duygularda düşüncelerin içine daima girerler. İşte en önemli an her ikisinin de farkında olup bunları ayrıştırarak neyin faydalı neyin zararlı olacağını tespit etmek ve uygulamaya geçirebilmekte. Her duygu bizi bir şekilde hareket etmeye hazırlar; her biri insan hayatında tekrarlanan güçlüklerle baş edebilecek şekilde bizi yönlendirir. Hayata karşı edindiğimiz tecrübelerde şekil verir. Demek ki yapılması gereken şey tecrübelerden de faydalanabilmektir. Tecrübeler aklımızda, duygular gönlümüzde, seçtiğimiz hedefler de beynin içinde, muhakeme dediğimiz hedefe yönelik düşünme süreci ve karar verme dediğimiz cevap seçiminden oluşan sistemler topluluğu var. Yani hayatın içinde olma amacımız karşımızda oldukça önemli olan her birini uygun parçayla birleştirmek kalıyor. Her insanın hayattaki puzzle’ı farklı, ancak önemli olan gerçekten bakmaya kıyılmayacak güzellikte puzzle oluşturmak ve her insanın ona bakarken hem haz duymasını hem örnek almasını sağlayabilmek. Aslında diyebiliriz ki EQ ya da IQ ayrı ayrı ya da beraber; asıl çıkar yol “Mantık”tır. Mantığın tanımı da Aklın bulduğu, duygunun doğurduğu, bilginin yoğurduğu tecrübe çocuğudur.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:13 Ocak 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.