Eğitim sistemlerine aile de entegre olmalı
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Tenzile Erdoğan İmam Hatip Lisesi tarafından düzenlenen Instagram canlı yayınının konuğu oldu. “Eğitimde Yeni Doğrular ve 21.yy Becerileri” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan, eğitimde başarının sağlanması için tüm aktörlerin uyum içerisinde çalışması gerektiğini söyledi. Tarhan; “Eğitim ekosistem işidir. Sadece okul yeterli değildir ve ailenin de eğitime dâhil olması gerekir. Eğitimde çocuk merkezdedir aile de eğitimin parçasıdır. Eğitimde aktörler; çocuk, öğretmen, okul ve ailedir. Ailenin eğitim sistemine entegre olmadığı sistemler başarılı olamaz.” dedi.
“Kuşaklara öncülük eden örnekler olmalıyız”
Moderatörülüğünü Tenzile Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Mehmet Polat’ın üstlendiği programda Prof. Dr. Nevzat Tarhan, zamanın ruhuna göre esası koruyarak usulde günceli yakalamak gerektiğini ifade etti. Geçmişe takılıp kalmanın anakronizme yol açacağını belirten Tarhan; “Bir insan geçmişe saplanırsa zihinsel olarak çağı kaçırdığı için, eski sorulara yeni cevaplar veremez. Bizim eski sorulara eski cevaplar değil, yeni cevaplar vermemiz lazım. Eğer yeni cevaplar veremezsek kuşaklar bizi anlayamaz ve başka örneklere yönelirler. Gelecek kuşaklar için bir an önce eğitimde din ve bilim sentezini gerçekleştirmek gerekiyor. Yeni nesil namazı nasıl kılacağını değil neden kılacağını sorguluyor. İlm-i Kelam derslerinin lise seviyesine anlatılması lazım. Fen bilimlerinin içinde yetişmiş biri olarak Tevhit inancının akla en uygun inanç olduğunu savunuyorum. Tevhit inancını rasyonel inanç olarak rahatça savunabiliriz. Çünkü şu anda kuantum bilimi, nörobilim bulundu. Bütün bunlar evrende bir dış zekâ lazım tezini doğruluyor.” dedi.
“Eğitimde din ve bilim sentezi yapılmalı”
Çocukların soru sormalarının teşvik edilmesi gerektiğini ifade eden Tarhan; “Ebeveynler evde ‘su büyüğün, sus küçüğün’ mantığıyla çocukların soru sormalarını engelliyor. Çocuklar soru sormayınca düşünce ilerlemiyor. Batı üretiyor biz taklit ediyoruz. Uzun vadeli politika üretmek için ARGE’ye yatırım yapılmalıdır. ARGE yapmak için de sorgulayan, araştıran gençlere ihtiyaç var. Eğitimdeki tek taraflı bakış açısı kafa karışıklığına neden oluyor. Liselerde evrenin oluşumuna biyoloji hocası tesadüf diyor, din eğitimi hocası ise Allah diyor. Bu sebeple çocukların kafası karışıyor. Eğitimde din ve bilim sentezini henüz yapamadık. Değerler eğitimi sözü yerine ‘değer içerikli eğitim’ daha uygun. Fiziğin, matematiğin, bütün derslerin içerisinde; ‘Bu Allah’ın evreni yaratma sanatıdır, ilmidir.’ şeklindeki bakış açısıyla çocuk fiziği, kimyayı öğrenirken aynı zamanda Allah’ın sanatını da öğrenmiş oluyor. Amerika’da akademik özgürlük kapsamı içinde akıllı tasarım başlığı altında yaratılış tezi ders olarak öğretiliyor.” ifadelerini kullandı.
“Öğretmenler Akşemseddin gibi vizyonlu olmalı”
İstanbul’un fethinin çağ açıp çağ kapamasının sebebinin, kalelere girilebilmesinden kaynaklandığını vurgulayan Tarhan; “Fatih Sultan Mehmet havan ve top icat ederek yaptığı keşifle, kaleyi yıkabilmeyi başardı ve İstanbul’u bu sayede fethetti. Havan ve top o çağın süper gücüydü. Fatih bunu başarabildiği için Fatih oldu. Bizim de Fatih gibi çocuk yetiştirmemiz gerekiyor diyorsanız eğer, süper gençler ve süper bilgisayarların bir araya gelmesi lazım. O zaman süper işler ortaya çıkar. Herkes Fatih’e karşı çıkarken en büyük destekçilerinden biri olan Akşemseddin vizyonu çok geniş bir ilim adamıydı. Öğretmenler olarak bugün Akşemseddin olabiliyor muyuz onu sorgulamamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“İçerisine duygu katılan bilgi unutulmaz”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğun derste başarılı olması için dersi sevmesi gerektiğini söyleyerek öğrencinin dersi severse o derse daha çok çalıştığını ve başarılı olduğunu aktardı. Tarhan; “Çocuğun dersi sevmesi için öğretmeni sevmesi gerekiyor, öğretmeni sevmesi içinse öğretmenin öğrenciyi sevmesi gerekiyor. Öğretmen okula gittiğinde işine odaklanacak, bu çocukları daha iyi nasıl yetiştiririm diye çabalayacak. Liderliğin öğretmende olabilmesi için, öğretmenin bilgilere duygu katması lazım. Bilgilere duygu katmadığı zaman o bilgiler inanış haline dönüşmüyor. İnanışa dönüşmeyince alışkanlığa dönüşmüyor ve kişilik haline gelmiyor. Kuru bilgi kolayca unutuluyor ama bilgiye duygu kattığınız zaman beyin kimyasal hafızaya alıyor, yoksa geçici hafızada unutulup gidiyor.” dedi.
“Aile eğitimin parçası olmalı”
Eğitimin ekosistem işi olduğunu söyleyen Tarhan, ailenin de eğitime dâhil olması gerektiğini vurguladı. Tarhan; “Eğitimde çocuk merkezdedir aile de eğitimin parçasıdır. Eğitimde aktörler çocuk, öğretmen, okul ve ailedir. Ailenin eğitim sistemine entegre olmadığı sistemler başarılı olamaz. Aile farklı mesaj, okul farklı mesaj verirse çocuğun kafası karışır. Özellikle ilköğretim dönemindeki eğitimcilik çok önemli. O dönemde ki eğitimciler çocukların ruhuna tohum eken kişilerdir. Onlar yetenek yönetimi de yaparak çocukların güçlü ve zayıf yönlerini bilmelidirler. Bir çoban sürüye iyi hâkimse bir bakışta hasta koyunu anlar, tedavi ettirir. İlgisiz bir çobansa fark etmez hayvan ölür, hatta diğer hayvanlara da hastalığı bulaştırır. Bunlar eğitimde ince dokunuşlar.” şeklinde konuştu.
“Sınav sistemlerimiz yeni doğrulara uymuyor”
21.yy becerileri arasında bulunan emotivizmin, duyguları göz önüne almak olduğunu dile getiren Tarhan; “Sosyal becerileri ve duygusal becerileri göz önüne almak gerekiyor. İnsan mekanik bir varlık değil sosyal, ilişkisel bir varlık. İnsanın duyguları yönetebilmesi lazım. Günümüzde eğitim sistemi deneyim odaklı gidiyor bütün dünyada. İnsanları sınıfa toplayıp teorik bilgileri anlatarak eğitim olmuyor. Sınav odaklı eğitim sistemimiz var, çocuğun bütün hayatı tek sınavda belli oluyor. Sınav odaklı sistemde öğrenciler teoriyle boğuluyor. Bu sistemde birçok zeki çocuk farklı becerileri olduğu için harcanıyor. Hâlbuki şu anda ki sınav sistemi yeni doğrulara uymuyor.” dedi.
“Takım çalışmasından uzak durmak başarıyı engelliyor”
21.yy becerilerinde bir diğer önemli becerinin takım çalışması yapmak olduğunu söyleyen Tarhan; “Lider odaklı, tek kişi odaklı sistemlerde deha da olsa, kişi takım çalışması yapmıyorsa başarılı olamıyor. Gerçek liderlik takım liderliğidir, takımın önünde olmak patron olmak değildir. Patron ayrı, lider ayrıdır. Patron emir verir, buyurgandır ama lider sahadadır. İş hayatında da öyle; bir işin ırgatı olmadan o işin ustası olamıyorsun. Ama şimdiki kuşak konforcu istekleri hemen kolayca olsun istiyor. Onlara iyi örnek olmamız gerekiyor. Bizim kuşaklar zorluk içerisinde olgunlaştı, şimdiki kuşak ise varlık içinde olgunlaşıyor onun için birçok şeye geç intibak ediyorlar. Bu pandemi onlara dünyanın televizyonlardaki gibi kolay olmadığını gösterdi. İnsanlar bu süreçte birçok özgürlükten mahrum kaldı, ölümün çok yakın olduğunu gördü. Bu dönemde sağlık sistemleri o kadar başarıya rağmen bir virüs karşısında aciz duruma düştü, doğa sanki intikam alır gibi bizden. Önümüzdeki süreçte ise yeni bir virüs çıkmayacağını bilemiyoruz.” İfadelerini kaydetti.
Haber: Esmanur Tuna
Paylaş