EPİLEPSİ'DE NELER YAŞANIYOR
UĞUR İLYAS CANBOLAT
Epilepsi hastaları neler yaşıyor, hangi zorluklarla karşılaşıyor.
-Epilepsi hastalığı nedir, hangi disiplinlerin ortak alanına girer?
Epileptik nöbet öncesinde, sırasında, sonrasında ve nöbetler arasında hemen her türlü psikiyatrik fenomene rastlıyoruz. Epilepside psikiyatrik bir tabloya rastlama ihtimali %50 den fazla olduğuna göre psikiyatrisiz bir epileptoloji düşünülemez diyebiliriz.
Çok çeşitli epilepsi türleri vardır. Bunlar beyinde belirli yerlerden başlayabilir. Orada sınırlı kalabilir ya da tüm beyni etkisi altına alabilir. Yine beyni etkileyen travmalar, enfeksiyonlar, tümörler, beynin ince yapısında ortaya çıkan gelişimsel kusurlar hep bir nörolojik alt yapı olarak epilepsiye sebep olabilirler. Yani, epilepsi tümüyle bir beyin hastalığıdır. Dolayısıyla bu kez şunu söyleyebiliriz; nörolojisiz bir epileptoloji tümüyle dogma olarak kalacaktır.
Epilepsiye rastlama olasılığı tüm toplumda %1 dolaylarındadır. Buna karşın %50 sinde psikiyatrik bir tablo oluşur. Demek ki normal popülasyona göre epileptiklerde psikiyatrik bir tabloya rastlama ihtimali anormal derecede yüksektir. Örneğin depresyon. Normalde %4-5 civarında iken epilepside %30'lara varan bir sıklık gösterir.
Epilepsi psikopatolojinin tümüyle beyinden kaynaklanan bir süreç olduğuna dair ciddi bir delildir.
Epileptik nöbetler sırasında beyinde biyoelektrik aktivite değişikleri olur. Bunları izlemek mümkündür. Bunun için EEG kayıtları kullanılır. Özellikle de video ile birlikte yapılan kayıtlar altın standart niteliğindedir. EEG bulguları epilepsi sırasında beyinde meydana gelen değişikliğin nöbetin türüne göre fark ettiğini göstermektedir. Nöbetler sırasında beyinde anatomik, patolojik, endokrinolojik vb değişiklikler de olur.
Elektrofizyolojik destek olmaksızın epilepsiden söz dahi edilemez. Ancak, bazı epilepsi türlerinde her hangi bir EEG değişikliği saptanamayabildiği gibi bazı epilepsi türlerinde de EEG epileptik deşarjlar gösterdiği halde epileptik fenomene rastlanamayabiliyor. Demek ki epilepsi ve elektrofizyoloji konusunda ciddi ekspertiz gerekiyor.
Psikiyatrik hastalığa yol açması bakımından daha çok temporal epilepsiden söz ediyoruz. Ancak her türlü epileptik lokalizasyon psikiyatrik bulguya yol açabilmektedir. Temporal epilepsi ve psikiyatrik bağlantısı ise şöyle açıklanabilir; beynin temporal bölgesi limbik sistem içerisinde yer alması bakımından duygu ve düşüncelerin kontrolünde önemli rol oynamaktadır. Bu bölgede ortaya çıkan nöronal patolojilerin psikiyatrik yansımalarının olması doğaldır.
Yukarda da ifade ettiğim gibi epilepsi ile depresyon büyük sıklıkla bir arada ortaya çıkmaktadır. Epilepsi depresyona, depresyon ise epilepsiye yol açabilmektedir. Depresyonun epilepside daha ziyade, nöbetler arasında inhibitör nöronal mekanizmaların etkinleşmesi nedeniyle ortaya çıktığına dair ipuçları vardır. Bu arada, epilepside depresyon riskini artıran bir dizi biyolojik, psikolojik ve sosyal faktör de yer almaktadır.
Epilepsiye bağlı olarak ortaya manik atak nadirdir. Daha çok depresyonun bipolar şekle dönüşmesi ile ortaya çıkar. Bu hal daha ziyade çocukluk yaşlarında başlayan epilepsilerde söz konusudur.
Detaylara fazla önem veren, soyutlama yapmakta güçlük çeken, aşırı dinsel uğraşılarda bulunan ve cinsel olarak biraz az aktif olan insanlara epileptikler arasında daha sık rastlanıyor. Eskiden olduğu düşünülen epileptik kişilik son yıllarda tartışılır hale gelmiştir. Tipik bir profil çizmek zor olsa da yukarıda belirttiğim özelliklere gerçekten görece daha fazla tanık oluyoruz.
Böyle bir yaklaşım son yıllarda destekten yoksun görünüyor.
Hemen her türlü psikiyatrik bozukluk görülüyor. Bunlar arasında depresyon öncelikli. Anksiyete bozuklukları, psikoz, çocuklarda dikkat eksikliği hiper-aktivite vb hemen her tabloya rastlıyoruz.
Yaygın anksiyete bozukluğu epileptiklerde sıktır. Buna bağlı olarak kaygılı olurlar. Bunun bir sebebi nöbetlerin beklenmedik anda ortaya çıkmasıdır. Elbette vesvese dediğimiz hal epileptiklerin yaşam kalitesi ileri derecede bozar.
Damgalanma. Nöbetlerin ani ortaya çıkışı. Psikiyatrik hastalıkların eşlik etmesi. Sosyal ekonomik olarak zor durumda olmaları. İş bulamamaları. Eş bulamamaları. Demek ki epileptikleri bekleyen zorluklar saymakla bitmiyor. O nedenle sosyal olarak hepimizi o insanlara yardımcı olmaya çalışması çok değer taşımaktadır.
Epileptikler sosyal ilişkilerinde ciddi sıkıntı içindedir. Ancak, örneğin tedaviye dirençli epileptiklerin sadece %8 inin eş bulabildiği bildirilmektedir.
Ekonomik düzey düştükçe epilepsiye depresyonun eşlik etme ihtimal artmaktadır.
Epilepsi her yaşta ortaya çıkabilir. Ancak, çocuklarda ve yaşlılarda ortaya çıkma ihtimali daha fazladır. Psikiyatrik tablonun eşlik etme ihtimali açısında cinsiyet farkı yoktur. Her ikisinde de aynı oranda görülmektedir.
Epilepsi beyin biyoelektrik aktivitesinde değişimlerle karakterize olduğuna göre, duygu durumu da beynin bir işlevi olduğu göz önüne alınırsa, sonuç olarak epileptiklerin duygu durumunun değişkenlik göstermesi beklenir. Nitekim yapılan çalışmalar bu çıkarsamanın doğru olduğunu ortaya koymaktadır.
Çocukluk çağında başlayan epilepsi başta olmak üzere, epilepsi bilişsel işlevleri negatif etkiler. Bunlar arasında öğrenme güçlüğü de yer alır. O nedenle böyle çocukların ivedilikle tedavi altına alınmaları gerekir.
Epilepside nöbetler esnasında bir takım dil sürçmeleri, kekemelik vb bulgulara rastlanır. Nöbetler arasında ise dili kullanma, soyutlama yapma ve yeni kelime öğrenme vb güçlükleri vardır.
Dikkat gerektiren, hata affetmez işleri, örneğin araba kullanmak gibi işleri yapmaları iyi olmaz. Her ne kadar bu tür kısıtlamalar da epilepside psikiyatrik sorunlara yol açmakta ise de hastaların belirli bir eğitimin ardından kısıtlamaları kabullenmeleri kolaylaşmaktadır.
Kritik bir soru. Bence tedaiye yanıt veren ve psikiyatrik açıdan ele alınmış ve sorunsuz hale gelmiş olguların o türden görev almalarında bir sakınca olmasa gerekir.
Tam tersine kontrolsüz ve/veya tedaviye dirençli olgularda zeka düzeyi düşmektedir. Ama dâhiler arasında da epilepsiye rastlamak elbette mümkündür. Ancak azıklıkta olsa gerekir. Toplum sağlığı açından bilinmesi gereken nokta çocukluk yaşlarında örneğin matematik yeteneği düşük olanlarda epilepsi olasılığının akla gelmesi ve ivedi çözüm aranması gerekliliğidir.
Evet. Hem nöbet sırasında, hem nöbet sonrasında, öncesinde ve iki nöbet arasında özellikle paranoid hezeyanlara ve halüsinasyonlara rastlama ihtimal vardır. Bu nedenle tüm şizofreni tanısı düşünülen olguların bu açıdan gözden geçirilmesi yerinde olur.
Sevgili Uğur, mitolojideki yerini bilmiyorum ama eski çağlarda özelliklede, batıda epileptiklerin ruhuna şeytan girdiğine inanılır ve diri-diri yakılırlardı. Bereket bizim tarihimizin o bakımdan yüzü ak…
Her hangi bir spesifik bağlantı ben bilmiyorum. Ama zannediyorum yok.
Antiepileptiklerden yararlanıyoruz. Ayrıca, psikoterapi, aile tedavisi, eğitim çok önemli. Psikiyatrik bir tablo eşlik ediyorsa gereken psikofarmakolojik ve psikoterapötik girişimlerde bulunuyoruz. İlginç bir şekilde tedaviye dirençli olgularda EKT de bazen çare olabiliyor. Vagal sinir uyarısı, TMU gibi teknikler ise somatik tedaviler babından çok ümit verici açılımlara sahip.
Paylaş