EŞİNİZİ NASIL SEÇERSİNİZ?
Âşık olduğumuz insanı neye göre seçeriz? Eş seçiminde aldığımız kararların bir kısmını bilinçli, diğer kısmını ise tümüyle kontrolümüzün dışındaki bazı etmenlere bağlı olarak alırız. Bilim adamları, bu kararın bilinçli ve dolaylı deneyimlerin bir karışımı olduğunu ileri sürüyor. Geçen hafta ilkini yayımladığımız aşk konulu yazı dizisi, bu hafta uygun eşin nasıl seçildiği ve nasıl seçilmesi gerektiği konusundaki yazı ile devam ediyor.
Kokunun eş seçiminde önemli bir ipucu olduğunu biliyoruz. İnsanlar potansiyel eşini gerçekten koklayarak buluyor.
Doğum kontrol hapı kullanan kadınlar genetik olarak uygun olmayan kişileri eş olarak seçebilirler (Böyle bir riski almamak için erkeği önce koklayıp, daha sonra hapa başlamakta fayda vardır).
Eş seçimi hayatımızın en önemli kararıdır. Bizim için özel olduğuna inandığımız kişiyi bulmak için büyük enerji ve zaman harcarız. Günümüzde her şeyi ticari olarak ele alma alışkanlığının bir sonucu olarak, insanların ilişki kurma hevesinden yararlanan "açıkgözler", medya aracılığı ile eş bulma girişiminden milyar dolarlık bir sanayi yaratmayı başardılar.
Ancak 2005 yılında internette eş arayan 900 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, bunların dörtte üçünün aradıkları eşi bulamadıklarını ortaya koyuyor. İletişim olanaklarının bu kadar geliştiği bu çağda bile eş bulma çabaları kolaylaşmış değil.
Los Angeles'deki Kaliforniya Üniversitesi Davranış, Evrim ve Kültür Merkezi'nden insan davranışları uzmanı Martie G. Haselton , insanların eş seçerken ne gibi bir süreçten geçtiğini inceledi. Eş seçimi oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu seçimin yalnızca bir parçası bilinçli davranışlar içerir; geriye kalanı ya önceden tahmin edilemez, ya da biz farkında olmadan aldığımız kararlarla ilgilidir. Sonuç olarak bazı kararların farkında olmadan alınması, aşkın tanımlanamayan kimyasal bir olay olarak algılanmasına yol açar.
AŞKIN BİLİNÇLİ KISMI
Aşkın bilinçli olan kısmı herkesin çekici bulduğu bazı özellikleri içerir. Erkekler gençlik ve üretkenliği çağrıştıran özelliklere -düşük bel-kalça-oranı, dolgun dudaklar ve yumuşak yüz hatları- sahip kadınları cazip bulur. Son yapılan çalışmalar ise kadınların cinsel güç ve iyi genleri çağrıştıran, sıkı vücutlar, geniş omuzlar, temiz bir cilt, sert yüz hatlarına sahip erkekleri tercih ettiğini gösteriyor. Ayrıca kadınların zengin erkekleri veya zengin olma kapasitesine sahip erkekleri beğendiği de biliniyor. Bu arada hem kadın, hem de erkekler zekâya önem veriyor. Özetlersek,
° güzellik
° zekâ
° zenginlik
evrensel olarak tercih edilen özelliklerdir. Dünyadaki George Clooney'ler ve Angelina Jolie'ler, tahmin edilebilir biyolojik nedenlere bağlı olarak seks sembolleridir.
Doğal olarak insanlar bu verdiğimiz örneklerdeki gibi "süper eşler"e aşık olmaz . Ortalama bir insan, bu süper eşlere ancak birkaç kişinin erişeceğini ve böyle bir hedef güttüğü takdirde hiçbir yere varamayacağını bilir. Aşkın evriminin nedenlerinden biri de budur. Bu nedenler iki kategoride incelenir:
°Aşk, çocukları birlikte yetiştirmeleri için kadın ve erkeği birbirine bağlar.
°Aşk, eş seçiminde yol gösterici bir rol oynayarak erişilmesi mümkün olmayan kişilere âşık olunmasını önler. Böylece gereksiz yere zaman ve enerji harcanmasının önüne geçilir.
İnsanlar çekicilik, zekâ ve statü açısından kendi düzeylerindeki insanlara âşık olma eğilimindedir.
DIŞ GÖRÜNTÜNÜN DIŞINDAKİ ETMENLER
Dış görünümü bir kenara bırakırsak, çekiciliğin ardındaki belirgin olmayan ipuçları nelerdir? Eş seçimi ve genetik arasındaki ilişki konusunda sürdürülen çalışmalara göre her birimiz spesifik bir gen grubuna sahip insanları daha çekici buluruz. "Major Histocompatibility Complex (MHC)" olarak bilinen bu spesifik gen grubu, hastalık yapıcı mikroplarla baş etme yeteneğimizde çok kritik bir rol oynar. MHC genleri farklı olan eşler, bağışıklık sistemlerinin kapsama alanı geniş olan daha sağlıklı çocuklara sahip olurlar. Bilimsel çalışmalardan elde edilen kanıtlara göre eşlerin MHC gen yapısı şöyledir: Çiftler gelişigüzel bir şekilde çiftleştirilmiş olsalardı, MHC'leri birbirine daha yakın olurdu. Oysa doğal olarak bir araya gelen çiftlerin MHC'lerinin daha az birbirine benzediği görülüyor.
MHC'leri birbirinden farklı olan insanlar birbirlerini nasıl buluyor? Bu konu şimdilik tam olarak anlaşılmış değil. Ancak bu bağlamda kokunun çok önemli bir rol oynadığı biliniyor. İnsanlar gerçekten de potansiyel eşini koklayarak seçiyor. Bilimsel araştırmalarda insanların, farklı MHC'lere sahip olan diğer insanların giydiği tişörtlerin kokusunu en çekici kokular sınıfına dahil etme eğiliminde olduğu görüldü. İşte bu cinsel "kimya" olarak bildiğimiz şeydir.
İSTİSNALAR
Burada alınması gereken mesaj içgüdülerinize güvenmeniz gerektiğidir. Ancak hormonal doğum kontrol hapları kullanan kadınlar için bu mesajın tam tersi geçerlidir. Bu kadınlar MHC genleri kendilerininkine benzeyen erkekleri tercih ederler. Dolayısıyla doğum kontrol hapı kullanan kadınlar genetik olarak uygun olmayan kişileri eş olarak seçebilirler (Böyle bir riski almamak için erkeği önce koklayıp, daha sonra hapa başlamakta fayda vardır). Bu da kimyasal cazibenin koşullara bağlı olduğunu gösteren çok önemli bir örnektir.
Başka bir sıra dışı durum da adet dönemlerindeki hormonal dalgalanmalardır. Erkekler, yumurtlamaya yakın evredeki kadınların kokularını daha doğru değerlendirirler. Ayrıca Los Angeles'teki Kaliforniya Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir araştırma, yumurtlama evresine yakın dönemlerde erkeklerin kadınlara karşı daha sevgi dolu olduklarını ortaya çıkarttı. Kadınların, erkeklerin kokularına ve dış görüntülerine karşı sergiledikleri tercihler de yumurtlama dönemlerinden etkileniyor.
Örneğin yumurtlamaya yakın kadınlar daha erkeksi özelliklerden hoşlanıyor; diğer dönemlerde ise daha dengeli ve güvenilir erkekleri tercih ediyor. Bütün bunlar, aşkın rotasının düz bir hattı takip etmediğini gösteriyor.
CİNSEL İLİŞKİNİN ETKİSİ
Cinsel ilişkide bulunmak da ayrıca potansiyel eşin algılanma şeklini biraz daha karmaşık bir hale getirir. Cinsel ilişkiden sonra beyin oksitosin salgılar. Bu da sıcak, dostane bir ilişkinin yolunu açar. Sonuçta çocuğun birlikte büyütülmesi için uygun ortam yaratılmış olur.
Cinsellik aslında aşk değildir. Bilim adamları için aşk bir bilmeceye benzer. Kesin olan şu ki, cinsel arzu üremeyi garantiler. O halde aşkın amacı ne olabilir? Olası amaçlarından biri, milyonlarca seçeneğin olduğu bir dünyada, aşk sayesinde insanların ruh ikizini bulduğunu sanmasıdır. Bu bağlamda aşk duygusu eş arama eylemine son vermemizi sağlayan bir durdurma aracı olabilir. Ancak bu durdurma geçici olabilir.
Ne var ki aşkın rotasının inişli çıkışlı bir yol izlemesi başka soruları daha akla getiriyor. Spesifik bir eş üzerinde nasıl karar kılarız? Belirsizlik ortamında seçim yapma sorunu matematiksel olarak tanımlanır ve çözülebilir. Bloomington'daki Indiana Üniversitesi'nden evrim psikoloğu Peter Todd ve New Mexico Üniversitesi'nden Geoffrey Miller bir insanın çok sayıda potansiyel aday arasından eşini nasıl seçtiğini öğrenmek için bilgisayar simülasyonundan yararlandı. Sonuçta eş seçmenin en uygun yolu belirlendi: Bir partide tanıştığınız 100 potansiyel aday arasından seçim yapmanız gerekirse, seçim yapmadan önce gelişigüzel tanıştığınız ilk 9 kişiyi incelemeniz yeterlidir. Daha az sayıda kişiyi incelemeniz, iyi bir seçim yapmanız için yeterli bilgiye sahip olmadığınız anlamına gelir. Ancak daha fazla sayıda adayı incelemek, en iyi adayı gözden kaçırma olasılığının artmasına yol açar.
Kuşkusuz, en iyi bilgisayar modeli bile gerçek eş seçimindeki karmaşayı basite indirger, ancak bunun altında yatan temel mesaj nettir: Sonsuza dek arayışlarınıza devam etmeyin, çünkü bu arayış sırasında en iyiyi gözden kaçırabilirsiniz veya size tanınan süreyi doldurabilirsiniz.
Kime âşık olduğumuz çok sayıda faktörün bileşimine bağlıdır. Bunların bir kısmının farkında olduğumuz halde, bir kısmını dolaylı olarak yaşarız. Rastlantılar önemli bir rol oynar. Rastlantılar özellikle hormonal siklüsün belirli dönemlerinde daha etkindir. Sizin ruh ikiziniz dışarıda sizi bekliyor olabilir, ancak şundan emin olun ki tek şansınız o kişi değildir.
Paylaş