GENÇLİK ÇAĞINDAKİ SORUNLAR
UZM.PSK. ORHAN GÜMÜŞEL
Ergenlik insan yaşamında psikofizlojik değişimin çok hızlı ve çok boyutlu olduğu iki dönemden bir tanesidir. Bu dönemlerin birincisi 0-6 yaş gelişim evresi ve diğeri de genel olarak 12-21 yaşları olarak kabul gören ergenlik dönemidir.
Ergenlik döneminde kişide belirgin olarak hem fizyolojik hem de psikolojik değişmeler hızlı ve ardışık biçimde gözlenir. Dönemin temel özelliği her iki anlamda da çatışmadır. Bir başka deyişle ergenlik tam anlamıyla bir savaş dönemidir. Fizyolojik açıdan hormon savaşlarının, psikolojik açıdan da kişilik savaşlarının verildiği bir yapılanmadır. Kaçınılmaz olarak bu süreç içinde hem ergenin hem de yakın ve dolaylı sosyal çevresinin sıklıkla yaşadığı duygu ise gerginlik ve buna dayalı kaygı yaşantılarıdır. Bu kaygılarda karşımıza iki ana temelde çıkarlar. Birincisi içsel kaygılar ki bunlar ergenin kendilik ve çevre algılamalarını nasıl adlandırdığı ile şekillenir. İkincisi ise çevresel yani dışsal kaygılar. Bunlar genellikle sosyal kaygı nitelikli olup sosyal baskılar ve gelecekle ilgili yapılandırmaları ve müdehaleleri içerir. Başka bir deyişle kişi bu dönemde sürekli olarak yeni bilgiler, yeni ileşki sistemleri ve sormluluklar gibi ilk kez karşılaştığı durumlarla yüzleşecektir.
Sürekli olarak kendisini ve çevresini anlamaya çalışan genç yargılama mekanizmasını çalıştıracaktır.
Bu gelişim dönemindeki genç insan süper egosununda gelişimini tamamaladığı için karşılaştığı duruma bir savunma reaksiyonuyla yaklaşmaktadır. Yani benlik ve dürtüler üst benlik tarafından kontrol altına alınamaz ve kişi korunma içgüdüsüyle hareket eder. Bu dönemde dengeli kişilik anlamına gelen Duygu-Düşünce ve davranış uygunluğu verimli biçimde ortaya konamayabilir ancak süreklilik kazanamasa da bu yöndeki denemeler sıklaşarak devam eder. Yine aynı nedenle depresyon gibi bazı psikiyatrik olgu belirtileri de açık bir şekilde ortaya dökülmeyebilir. Bu tür belirtiler üstü kapalı biçimde ve yapılanmakta olan kişilik örüntüsünün özelliklerine bağlı olarak duyguların yer değişmesi olarak adlandırabileceğimiz bir biçimde değişik duygulanım ve davranım örüntüleri biçiminde görülebilir. Örneğin bir genç; ani ve sonuçlarını hiç düşünmediği tepkiler verebilir. İnatçı, hoşgörüsüz olma, çabuk sinirlenme, başkalarını küçük görme, uzlaşmayı reddetme, keskin ve sert konuşma tarzı, saldırganlık, karşıt tepki geliştirme, yalan söyleme, otoriteye ve kurallara karşı gelme gibi davranışlar gösterebilirler.
Sosyal onay ve statü arzusundaki genç birey toplum içindeki rol değişimiyle birlikte kendi hür kararlarını vermek arzusundadır. Bu dönem içinde ebeveynler genellikle çocuklarının evden uzaklaşmaya başladığını, sürekli olarak onlara karşı geldiklerini ve her durumda arkadaşlarını tercih ettiklerini düşünürler. Böyle bir yapılanma içindeki genç birey evdeki ilişkilerini mümkün olduğunca sınırlı tutarak müdahaleden uzaklaşmaya çalışır. Odasına kapanır, telefon konuşmaları artar, günümüz teknolojisinin yardımıyla bilgisayar başında ya oyun için ya da sanal sohbet için oldukça fazla zaman geçirir. Bunun sonucu olarak aile içinde ve otorite konumundaki özellikle yetişkin bireylerle sürekli çatışma yaşanır.
Bu dönemde karşımıza çıkabilecek bazı sorunları şu şekilde sıralayabiliriz:
"Tik bozuklukları, kaygı bozuklukları gibi durumlar. Zamanla (Durumsal strese bağlı olarak) şiddetlenerek veya hafifleyerek aynı belirtilerle devam edebilir.
"Ayrılma kaygısı, korkular vs. Bunlar yetişkin hayatta Pasif ve Bağımlı Kişilik yapılanmalar, depresyon, Panik Bozukluk ve OKB gibi tablolarla karşımıza çıkabilmektedir.
"Zeka geriliği veya özel Öğrenme Bozuklukları gibi rahatsızlıkların öncülleri ya da yansımaları olarak ortaya çıkabilecek; ketlenme, içe kapanma, ilişkiye girememe, donukluk ve yavaşlık gibi durumlar.
"Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) veya Çeşitli nedenlere dayalı Davranım Bozukluğu yaşayan ergenlerde; çevre ile yaşadı gergin ve agresyonun öne çıktığı ilişki sitemine bağlı ortaya çıkan saldırgan davranışlar, öfke kontrolünde sorunlar, sosyal itilmeye yani istenmemeye tepki olarak gelişebilecek antisosyal davranış yapılanması ve suça eğilim, aile içi şiddete maruz kalma gibi durumlar.
"Ergenin yaşam düzenini ve kalitesini zamansız derinden veya sürekli atkileyebilecek olayların olması da sorunlar doğurabilir. Doğal afetler, aileleden birisinin vefatı, taşınma, boşanma, sakatlanma, aile fertlerinden birinde ya da kendisinde uzun süreli sağlık sorunları çıkması, iflas ya da diğer ekonomik nedenler gibi bir sürü yaşantıyı sıralayabiliriz.
"Bireyselleşme ya da sosyalleşme yaşantıları ortaya çıkabilecek; yetersizlik duyguları, içe kapanık ya da saldırgan, lakayıt ya da çok hırslı kişilik özellikleri, dürtü kontrol sorunları, sosyal ilişkilenmede güçlükler, uyum bozuklukları, korkular, evden kaçma, hamile kalma gibi zamanında fark edilip önüne geçilemez ise bir klinik hastalığın habercisi olan kişilik ve davranış özellikleri....
Yukarıda sayılan veya benzer nitelikte olan ortaya çıkışı artma eğiliminde olan ve süreklilik kazanma niteliği taşıyan -ki bu süreyi 3-6 ay gibi düşünebiliriz- belirgin şekilde tekrar içeren davranış şekilleri gözlendiğinde ya da çözüm üretme zorluğu, hedefsizlik, keyifsizlik, baş-boyun veya kas ağrıları, uyku ve yeme problemleri, okul başarısında sürekli düşme eğilimi ya da sürekli değişkenlik, unutkanlık, sorumluluk ve inisiyatif alamama gibi belirtiler ortaya çıkıyorsa ve sıklaşmaya başlamışsa profosyonel yardıma başvurma zamanı gelmiş demektir.
Paylaş