

Ölümlerin çoğunun kalkınmakta olan ülkelerde görüldüğü açıklandı. Belgelenen bebek ölümlerinin yaklaşık üçte ikisi, özellikle yemek pişirmek için, kömür, odun ve tezek yakılması kaynaklı, kapalı alan hava kirliliğiyle de bağlantılı.
Raporu yayımlayan Sağlık Etkileri Enstitüsü'nden Katherine Walker, "Bu aşamada mekanizmanın tam olarak nasıl işlediğini bilmiyoruz ancak bebeğin büyümesini ve doğum kilosunu azaltan bir şeyler var. Birçok ülkedeki birçok çalışmanın gösterdiği epidemiyolojik bir bağlantı var" dedi.
Havadaki kirleticilere maruz kalmak, anne karnındaki bebekler için de zararlı. Erken ya zayıf doğuma yol açabiliyor. Bu ikisi de yüksek bebek ölüm oranlarıyla ilişkili. Tıp uzmanları, yıllardır kirli havanın yaşlılar ve sağlık sorunları bulunanlar üzerindeki etkilerini araştırıyordu. Ancak şimdi anne rahmindeki bebekler üzerinde etkilerini yeni yeni anlamaya başlıyorlar.
Düşük kilolarda doğan bebekler çocuklukta enfeksiyona ve zatürreye daha yatkın oluyorlar. Erken doğan bebeklerin akciğerleri de tam gelişmemiş olabiliyor. Kapalı mekanlarda yemek pişirmek için yakılan ateşlerden kaynaklanan kirliliğin de önemli olduğuna dikkat çekiliyor.
California Üniversitesi Epidemiyoloji Uzmanı Prof. Beate Ritz ise Hindistan, Güneydoğu Asya ve Afrika'daki kapalı mekan hava kirliliğinin 19. yüzyıl Londrası gibi olduğunu söyledi.
Ritz, "Bu, çağdaş kentlerde gördüğümüz hava kirliliği değil. Bu, kapalı mekanlarda kömür ateşlerinin yandığı 150 yıl öncesinin Londrası'nda görülen kirlilik. Kapalı mekanda hava kirliliği, karar vericilerin gündemindeki başlıca sorunlardan biri olmadı ama olmalı" diye konuştu.
Hava kirliliğinin çocuk ölümlerinde öte zararlar da verdiğini belirten Ritz, kirliliği azaltmanın hayatta kalanların alabileceği hasarları azaltmak açısından da önemli olduğunu vurguladı:
"Bu kirlilik, beyne ve diğer organlara da zarar veriyor. Yani hayatta kalabilmeleri yetmez, hava kirliliğini tüm bu organlara etkisi nedeniyle de azaltmalıyız."
Kapalı mekandaki kirliliğin etkileri büyük ihtimalle hep vardı ve insanların kapalı mekanlarda yakılan ateşlerde yemek pişirdiği yüzyıllar boyunca, fark edilmeden varlığını sürdürdü. Özellikle de evde daha çok vakit geçiren kadınlar ve çocuklar olumsuz etkilendi.
Ancak sorun şimdi, nüfus yoğunluğu, araçların ve sanayinin yarattığı açık havada kirlilikle daha da kötüleşti. Bu faktörler, yüzmilyonlarca insanın sürekli, kirli havadan kaçamadan yaşamak zorunda kalması anlamına geliyor.
Geçen yıl, dünya genelindeki 6,7 milyon ölümün uzun süre hava kirliliğine maruz kalmaktan kaynaklandığı sanılıyor. Kirli hava, felç, kalp krizi, şeker hastalığı, akciğer kanseri ve diğer kronik akciğer hastalıklarından ölüm riskini artıran bir faktör.
Paylaş