İki vahşet, gençlerdeki anlam boşluğunun bir yansıması mı?
Önce İstanbul'da sonra Konya'da iki kız, annelerini aynı şekilde, boğazlarını keserek öldürdü. İki olayın ortak yönü sadece cinayetlerin işleniş şekli değil elbette. İki aile de boşanmıştı. İki anne de kızlarıyla yaşıyordu. Ve iki genç kız da psikolojik tedavi görüyor ve anti-depresan ilaç kullanıyordu.
İki gün önce Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Olcay Tiryaki'nin Hukuk Fakültesi'nde okuyan öz kızı Başak Aydıntuğ tarafından boğazı kesilerek öldürülmesi, büyük şaşkınlığa sebep oldu. Tüyler ürperten cinayetin ardından önceki gün de Konya'da 33 yaşındaki Benal Sönmez'in, 58 yaşındaki annesi Sebahat Gülbeyaz'ı aynı şekilde başını keserek öldürmesi, vahşetin kaynağının ne olabileceği sorularını akla getirdi. İki olaydaki benzerlik dikkat çekici. Çünkü iki aile de parçalanmış aileler, cinayeti işleyen iki genç kız da psikolojik tedavi görüyor ve ilaç kullanıyor. Uzmanlar, iki olayda da cinayeti işleyen çocukların boşanan anne ve babasının ardından depresyona girmesinin olayları tetiklediğini düşünüyor. Sorunun temelinde, materyalist değerlere göre yetiştirilen gençlerin yaşadığı anlam boşluğunun olduğunu söyleyen uzmanlar, aileleri çocuklarını yetiştirirken daha dikkatli olmaya çağırıyor.
Yetişen gençliğin içinde bulunduğu dünyayı anlamlandıramadığını belirten psikiyatrist Doç. Dr. Kemal Sayar, çocuklara manevi değerlerin verilmesi gerektiğini savunuyor. Psikiyatrist, haz eksenli yaşayan gençlerin zamanla bencilleştiğine dikkat çekiyor. Ben merkezci ve antisosyal kişilik özelliklerine göre büyütülen çocukların ailesine ve çevresine karşı daha zalim olduğunu hatırlatan Sayar, "Yaşanan iki olayda da cinayeti itiraf eden çocukların soğukkanlı oluşu ve acımasız davranışı bu tespiti doğruluyor. Çünkü maalesef bu derece büyük bir acımasızlık ben merkezciliğin geldiği son noktadır." diye konuşuyor.
Gençler boşluğa düşüyor
Birçok gencin nihilist (hiççi, yokçu) bakış açısına sahip olduğunu düşünen psikiyatrist Sayar, hayatı anlamsızlaştıran insanların büyük bir boşluğa düştüğünü vurguluyor. Günümüz dünyasında anne-babalık kavramının çok zayıfladığına dikkat çeken Kemal Sayar, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Aile arasında yetersiz etkileşim var. Bu nedenle ebeveynlerle çocuk arasında köprü kurulamıyor. Ahlaki iç standartları doğal süreç içinde alamayan çocuk, anne ve babasını rol model olarak görmüyor. Böylece ya dışarıdaki popüler kültürün ürünü olan modellere yöneliyor ya da marjinal gruplar içine giriyor. Bu da ebeveynle çocuk arasındaki uçurumu artırıyor."
Boşanmış aile çocuklarının daha fazla örselenerek hassaslaştığını vurgulayan Sayar, ebeveynlerin ayrılık sonrası çocuklarına karşı daha duyarlı davranması gerektiğini ifade ediyor.
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Uzmanı Adnan Çoban ise boşanma sonrası çocuğun sağlıklı bir sosyal ortama daha fazla ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Doğru ortamın sağlanmaması sonucunda çocuklarda depresyon, içe kapanıklık ve tepkisel davranışlar yaşanabileceğini aktaran Çoban, ifadelerini şöyle sürdürüyor: "Bir çocuk asla anne ve babasını ayrı olarak düşünemez. Fotoğrafı bir bütün olarak çeken çocuk, ayrılık sonrasında ciddi sıkıntılar yaşayabilir. Bu sebeple aileler çocuklarına karşı daha duyarlı ve yakın olmalı. Aksi halde boşanma, çocuk üzerinde ciddi bir risk faktörü olduğundan olumsuz davranışları körükleyebilir."
Cinayetlerin ayrıntılı verilmesi, psikopat kişileri tetikleyebilir
Başak Aydıntuğ'un annesini öldürüş şeklinin en ince ayrıntılarına kadar medyada yer bulması, 'bu tür haberlerin nasıl verilmesi gerektiği' sorusunu gündeme getirdi. Bir korku filmi resmeder gibi satırlara yansıyan kanlı boğaz kesme cinayetleri ve cinayetleri işleyen genç kızların soğukkanlılığı, birçok insanın ruh dünyasına olumsuz izler bıraktı. Cinayet ve cinsel saldırı haberlerinin özendirme ve kopya etkisi yapabileceğini söyleyen Kemal Sayar, ayrıntılı tanımlardan kaçınılması gerektiğini belirtiyor. Cinayet ayrıntılarının psikopatik kişiliğe sahip olanlara örnek teşkil edebileceği uyarısında bulunan Sayar, haberlerin bu tür olayları normalleştirebileceğine dikkat çekiyor.
Nergihan ÇelenKAYNAK: //www.zaman.com.tr
Paylaş