Kendi küçük öfkesi büyük diyorsanız...

Anne babaların en çaresiz kaldıkları dönemlerden biri de çocuklarının öfkeleri ile başa çıkamadıkları zamanlardır.

İstediği yapılmayan her çocuk, bağırma, ısırma, vurma ve kendini yere atma yöntemlerine başvurabilir. Çünkü hiçbir çocuk “hayır” cevabını sevmez. Hatta bu onun öfkesini daha da artırabilmektedir. Bu durumda “çivi çiviyi söker” deyip aynı ölçüde çocuğa tepki göstermek ise yapılan en büyük yanlıştır.

DİKKATİ ÇEKMEK İÇİN ÖFKESİ KULLANIR

Üzüntü, korku, şaşırma, sevinme gibi temel bir duygu olan öfke, spontan ve doğal olarak yüzde kızarma, kalbin çarpması ve küçük çocuklarda ağlama krizlerine varan tepkiler olarak ortaya çıkabilmektedir. Bebek, doğumundan sonraki dönemde ihtiyaçlarının ağlama ile giderildiğini ve çevreyi harekete geçirebildiğini yavaş yavaş öğrenir. İhtiyaçları giderilmediğinde hayal kırıklığı ile tanışır ve tek çaresinin ağlamak olduğunun farkına varmaktadır. Bir yaşından itibaren çocuklar büyüdükçe öfkelenme ve bunu gösterme davranışına başlamaktadır. Öfkeli davranışlar genellikle yapmak istediğini yapamama, istemediği bir şeyi yapma, çok yorulma, acıkma, kendini ifade edememe ve ebeveynlerin dikkatini çekmek amacıyla kullanılan bir yöntemdir.

KRİZİN BAŞLADIĞI NOKTA

Çocuklarda davranışlar bu dönemde ben merkezli ve dürtüsel olmaktadır. Çocuklar davranışlarını engellemek istemezler ve bunun karşısında da onu yönlendirmeye çalışan ebeveynler ile zıtlaşmaktadırlar. İşte tam da bu noktada kriz başlamaktadır. Bu noktada çocuk bağırabilir, ısırabilir, vurabilir ve kendini yere atabilmektedir.

2 YAŞ EN KRİTİK DÖNEM

İki yaş dönemi çoğunlukla “korkunç iki yaş (terrible two)” olarak adlandırılmaktadır. Çocuk bu yaşta yürümeye ve konuşmaya başlar, çevre üzerinde hâkimiyeti artar. Kendini dünyanın merkezindeymiş gibi hisseden çocuk, yapmak istediğinin engellenmesinden hoşlanmaz ve ‘hayır’lar başlamaktadır. Karşılıklı gerginlik arttıkça çocukta tutturmalar, negatif tavırlar öfke krizlerine dönüşebilmektedir.

AYNI ÖLÇÜDE TEPKİ VERMEYİN

Çocuğun öfkeli tutumlarına karşılıklı tepki vermek onun gerginliğini daha da artırmaktadır. Sakin kalmalı ve kriz anı geçince çocukla konuşarak durumu değerlendirerek duyguların dışa vurulmasını sağlamak her iki tarafı da rahatlatacaktır. Herhangi bir vurma davranışında çocuğu sadece tutmak ve onunla göz kontağı kurarak bunu bir daha yapmaması söylemek doğru olacaktır.

ÇOCUĞUNUZA VURMAK YERİNE GÖZ KONTAĞI SAĞLAMAYI DENEYİN

Çocuğa vurmanın bir sınırsızlık göstergesi olduğu düşünüldüğünde anne-baba-çocuk çerçevesinde ebeveynin konumu vurgulanarak sınırların çizilmesi gerekmektedir. Çocuğu odaya kapatarak cezalandırmak gibi öfkeyi artırıcı ve anlamsız davranışlardan uzak durmak gerekir. Çünkü çocuğa öfkeli şekilde davranmak onun da aynı şekilde davranmasına model oluşturmaktadır.

KRİZİ ÖNLEMEK İÇİN DOĞRU CÜMLELER SEÇİN

İstediğini yaptırmak için öfkelenen çocuğun bu davranışlarına son vermek isteyen ebeveynler çocukların isteğini anında yerine getirme davranışını seçebiliyorlar. Hızlı bir çözümmüş gibi görünse de aslında bu durum çocuğun öfkelenmek ve istediğinin olması arasında ilişki kurmasını ve bu davranışını pekiştirmesini sağlamaktadır. Yapılması gereken davranışlarda net olmaktır. Örneğin yatma saati gelmiş ise ‘Yatağa gitmek ister misin?’ gibi açık uçlu bir soru yerine “Yatağa gitme saati’ demek ve krizleri önlemekte daha faydalı olacaktır.

OYUN TERAPİSİ İLE ÖFKESİNE ÇÖZÜM BULUN

Sorun çözülmez ise ilerleyen yaşlarda dikkat eksikliği, hiperaktivite, kaygı, depresyon gibi psikiyatrik tabloların da eşlik ettiği öfke kontrol sorunları yaşanabilmektedir. Bu tür durumlarda ailelerin danışmanlık hizmeti alması yararı olacaktır. Oyun terapisi teknikleri ile uygulanan psikoterapi süreci bu konuda faydalı yöntemler arasında yer almaktadır.

A.A


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:10 Temmuz 2015Yayınlanma Tarihi:13 Temmuz 2015

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.