

REUTERS
Araştırmacılar, işsizliğin yüzde 1 artmasının 65 yaşın altındakilerin intihar sayısında yüzde 0,8 artışa neden olduğunu, cinayetlerin de yüzde 0,8 arttığını belirledi.
Buna karşılık insanların daha fazla yürüdüğü ve daha az araç kullandığı, dolayısıyla trafik kazalarındaki can kayıplarının yüzde 1,4 düştüğü belirtildi.
İşsizliğin yüzde 3 artmasının ise 65 yaşın altındakilerde intihar oranının yüzde 4,5, aşırı alkol kullanıma bağlı ölümlerin yüzde 28 artmasına neden olduğu kaydedildi.
Araştırmada, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) "ekonomik krize bağlı stres, intihar ve ruh hastalıklarının artmasının beklenmedik olmayacağı" açıklamasına yer verildi.
Araştırmada sosyal hizmetlerin önemi de vurgulandı. Ekonomik krizin intihar üzerindeki etkisinin kişinin işinde kalmasına ya da yeniden iş bulmasına yardım eden sosyal hizmetlerin güçlenmesiyle azaldığına dikkat çekilirken, bu programlara kişi başına harcanan paranın yıllık 190 doları geçmesi durumunda işsizliğin intiharı etkilemediği sonucuna varıldı.
Araştırmacılar buna ilişkin olarak, yardım programlarına önem verilen iki ülkeyi (Finlandiya ve İsveç) örnek verdi. Finlandiya'da 1990-1993'de işsizlik yüzde 3,2'den 16,6'ya çıkarken, intihar sayısı büyük oranda düştü. İsveç'de de 1991-1992'de işsizlik 2,1'den 5,7'ye çıkarken, yine intiharların sayısında azalma oldu.
2003'te Avrupa ülkelerinin yarısında kişi başı işsizlik ödeneği yıllık 190 doların altında kaldı. Araştırma, The Lancet dergisinde yayımlandı.
Paylaş