KÜL BULUTLARI ETKİLİYOR
A.A
İzlanda'daki yanardağ patlaması sonrasında yayılan kül bulutları, kronik hastalığı olanlar için sorun yaratabilir.
Uzmanlar, kül bulutlarının etkili olacağı belirtilen günlerde olabildiğince dışarı çıkılmaması gerektiği uyarısında bulundu.
Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK) Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzlanda'daki yanardağ patlaması sonrasında yayılan kül bulutlarının başta sağlık, çevre ve hava trafiğini olumsuz etkileyebileceğini söyledi.
Volkanın faaliyete geçmesi ile ortama yayılan kül içinde amonyum, sülfat bileşikleri, sodyum ve karbon bileşikleri ile çeşitli mineraller ve su bulunduğunu belirten Bilir, bu maddelerin yaşanılan ortam içinde bulunmadığını veya çok düşük miktarlarda olabildiğini anlattı. Volkandan yayılan maddelerin miktarının kimi yörelerde insan sağlığı açısından risk oluşturacak düzeyde olabileceğini vurgulayan Bilir, sağlık sorunları yaşanmaması için kül bulutlarının etkili olabileceği bölgelerde önlem alınması gerektiğini bildirdi.
Bilir, kül bulutlarının etkili olduğu günlerde hava şartlarının yağışlı olmasının bir hem avantaj hem de dezavantaj olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Bu durum bir bakıma olumlu olurken bir yönden de sakınca yaratabilir. Yağış ile birlikte havadaki tozlar yere ineceğinden, tozlar havada uzun süre asılı olarak kalamayacak demektir. Ancak, tozlar içinde asidik yapıda maddeler (başlıca sülfür dioksit ve azot oksitleri) bulunduğu için yağış ile birlikte, bu tozlar asit bileşikleri oluşturacaktır. Bu durumda, özellikle kalp ve solunum sistemi rahatsızlığı olan kişiler açısından sorunlar yaşanması olasılığı vardır.
Yağış olması durumunda yapılması gereken, yağmur altında kalmamaya özen göstermek olmalıdır. Asit yağmuru nedeniyle bazı cilt rahatsızlıkları yaşanabilir, yağış sırasında açık havada olan kişiler asit yapısındaki havayı solumak durumunda kalacakları için solunum yollarında tahriş şeklinde rahatsızlık olabilir.
Yağış olmaması durumunda ise asit karakterli tozların havada uzunca zaman asılı olarak kalması sonucu yine solunum yollarında, gözlerde, burunda tahriş etkisi olabilir. Bu durumdan solunum sistemi hastalığı olanlar ile kalp hastaları daha çok etkilenirler. Zaten Dünya Sağlık Örgütü de volkanik tozlar nedeniyle özellikle astım hastaları ile solunum sistemi rahatsızlığı olanlar için uyarıda bulunmuştur.”
Bununla birlikte volkanik küllerin Türkiye'ye gelmesine kadar geçen süre içinde tozların önemli bir kısmının, yol boyunca geçtiği ülkelere ineceğini ifade eden Bilir, “Bu nedenle, bir kısmı da çeşitli ülkelerde yağışlar tarafından havadan temizleneceğinden, ülkemiz açısından kaygı verici bir durumun söz konusu olması olasılığı oldukça düşüktür” diye konuştu.
ASTIM, KRONİK BRONŞİT HASTALARI DİKKAT
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Başkanı Prof. Dr. Hilal Özcebe de havada yer alan partiküllerin büyüklüklerinin sağlık üzerinde farklı etkiler ortaya çıkardığını belirterek, “Özellikle 10 mikron altında büyüklüğü olan partiküller, akciğerlere kadar gitmektedir. Volkanik patlama sonunda ortaya yayılan küller içinde bulunan partiküllerin bulunma miktarı da sağlık etkisini belirlemektedir” dedi.
Küller içinde 10 mikrondan daha küçük olan partikül miktarının yüzde 25 civarında olduğunun tahmin edildiğini ifade eden Özcebe, “Bu durumda kronik akciğer hastalığı (astım, kronik bronşit, amfizem gibi hastalıklar) olan hastaların akciğerlerine küllerde yer alan partiküllerin gitmesi sağlık sorunlarının artmasına neden olacaktır. Bu nedenle Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirtilen günlerde özellikle akciğer hastalarının dış ortama çıkmamaları sağlıklarının korunması için çok önemlidir” uyarısında bulundu.
“BEBEKLER VE GEBELERDE SORUN YARATABİLİR”
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Yaralı ise kül bulutlarının, özellikle bebekler ve gebeler için riskli olabileceğini söyledi.
Bebek ve gebelerin, kül bulutunun etkili olabileceği günlerde olabildiğince dışarı çıkmamaları uyarısında bulunan Yaralı, gebelerin ve bebeklerin bu süreler içinde bol sıvı alarak beslenmesi, bitki çayları tüketmesi, taze sıkılmış meyve suları içmesi, mutlaka dışarı çıkılması halinde de maske, gözlük ve şapka ile koruma sağlanması gerektiğini bildirdi. Yaralı, “Bu tür önlemlere dikkat edilmemesi halinde gebelerde üst, alt solunum yollarında iltihabi reaksiyonlar ve ilerlemesi durumunda oksijen yetersizliğine bağlı bebekte olumsuz etkiler olabilir” dedi.
Paylaş