

İnsan zengin ve güzel olmalı. Ayrıca mutluluğu da unutmamalı. Photoshop sayesinde reklamlara inanılmaz beden görüntüleri yansıyor. 1.75m’den uzun boylu olmalarına rağmen elli beş kiloluk mankenler şişman bulunup, photoshop tekniğiyle gerçek dışı bedenlere sahip oluyor, hatta yine aynı gerekçeyle çalıştıkları ajanstan kovulabiliyorlar. Dergilerde gördüğümüz abartılı rötuşlar sırf eğlencelik olarak kabul edilebilirdi belki, eğer bunun arkasında bir problem yatmasaydı tabii. Reklam ve medyalardaki estetik baskısı yüzünden izleyicilerin kafalarında kendileriyle ilgili gerçek dışı tasavvurlar oluşmakta. Queensland Üniversitesi’nden Bastian Brock son araştırmasından çıkan sonuç şu: Mutlu olma isteği de çok fazla baskı yapan bir standart haline gelebilir.
Sırf başkaları mutlu olmalarını istiyor diyor mutlu olmaya çalışanlar ironik olarak tam tersi bir duruma düşüyor. Brock, bu beklentinin negatif duyguları uyandırdığını söylüyor ve bu etkiyi “Feeling bad about being sad” (Üzgün olmak yetmiyormuş gibi bir de kötü hissetmek) olarak isimlendiriyor. Araştırmacı bu bağlantıyı Avustralyalı ve Japon üniversite öğrencileriyle yaptığı yüz yüze görüşme araştırmasıyla bulmuş. Her ne kadar bu bağlantı iki grupta görülse de Avustralyalılar da daha güçlüydü diyen Brock, bunun Doğu ve Batı arasındaki farklı zihniyetle ilişkili olduğunu söylüyor. “Japonya’da kabul görmeye ve soğukkanlılığa büyük değer veriliyor, hatta sıkıntı içinde olmanın bile pozitif değeri varken, mutluluğun peşinden gitmek neredeyse ahlaksızlık olarak görülmekte”. Oysa Batı’da diyor araştırmacı üzüntü, korku ve depresyon gibi gündelik duygular patolojik hale getirilip, standarttan sapma olarak değerlendirilmekte.
BİLİM TEKNOLOJİ EKİ
Paylaş