

Korkan çocuk öğrenemez
Beyin, aşırı sınav kaygısı nedeniyle stres hormonu salgılıyor. Bu hormon, öğrenme yeteneğini geriletiyor. Çocuklar, sınavlarla kişiliğinin de test edildiğine inanıyor. Böylece başaramama endişesi fobiye dönüşüyor
'Bildiklerimin hepsini unuttum. Kazanamazsam mahvolurum. Yemek yiyemiyorum, uyumak istemiyorum. Artık hayattan zevk almıyorum. İstediğim yere girememek ölmekten daha kötü.' Sınav kaygısını şiddetli şekilde yaşayan öğrencilerin ağzından bu sözleri sıkça duyarız. Günümüzde çocuklar sınav maratonuna küçük yaşlarda başlıyor. Ailelerin başarı beklentisi, onların kaygısını artırıyor. Sınav stresi kontrol edilemediğinde ise hastalıklara zemin hazırlıyor. Sınav kaygısıyla ilgili araştırmalarda ilginç sonuçlar elde ediliyor. Bir çalışmanın sonucuna göre; sınav kaygısı ameliyat öncesi kaygıdan daha yüksek. Araştırmaların ortak sonuçlarından biri ise kız öğrencilerde erkeklere göre kaygının daha yüksek çıkması. Özellikle liselere giriş gibi önemli sınavlar öncesinde sınav kaygısını çok yoğun yaşayan öğrenciler için yaşam kabusa dönüyor.
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi'nden Psikolog Orhan Gümüşel, öğrencilerin sınavı bir kişilik değerlendirmesi olarak algıladığı için kaygılarının arttığına dikkat çekiyor: 'Sınav öğrencilerin ilgi, çalışma ve yetenekleriyle öğrendiği bilginin değerlendirilmesidir. Sınavla bir insanın kişiliği değerlendirilmez. Sınav sonucu iyi insan veya kötü insan olduğunuzu ortaya çıkarmaz. En sık yapılan hata sorunu kişileştirip sınav ve kişiliği beraber görmektir.'
Sınavda başarısız olma düşüncesi başaramama korkusuna dönüşüyor. Psikolog Orhan Gümüşel, 'Korku kaygı düzeyini yükseltir. Kaygı düzeyinin yükselmesi beyinde stres hormonları salgısını artırır. Aşırı salgılanan stres hormonları öğrenme yeteneğini geriletir. Böylece kısır döngüyle korku daha da artar. Zinciri bir yerde kırmak gerekir. Başarı baskısı sınava verilen anlamla ilgilidir' diyor.
Psikolog Orhan Gümüşel, hedef belirlemenin sınav kaygısını ortadan kaldırmada etkili olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürüyor: 'Hedefini belirleyen bir genç sınavın tek ve son amacı olmadığını bilir. 'Her zaman bir şans vardır' kuralıyla hedefine yürür. Sınav öncesi öğrencinin üzerinde gerçekten büyük bir yük olduğu unutulmamalı. Mükemmeliyetçi çocuk öğrendiklerini yetersiz görür. Beklentileri yüksektir. Rehberler bu öğrencileri rahatlatacaktır. Bazen bir çift söz sınav stresini giderebilir.'
Pozitif düşün korkuyu yen
Psikolog Orhan Gümüşel, kaygıyı azaltmak için öğrencilerin neleri hatırlaması gerektiğini sıraladı:
● Sınav, tek amacınız değil ancak birinci hedefiniz olmalı
● Başaramazsanız kesinlikle başka bir çıkış yolu vardır
● Korkuların başarıya faydası yoktur. 'Şimdi çalışma zamanı' deyip işinize bakın
● Geçmişteki başarılarınızı hatırlayın
● Sınavdan geçen kişilik değil bilgidir. Başarısızlıktan kişilik zarar görmez.
Teknoloji bağımlıları ders çalışmıyor
Baş döndürücü bir hızla değişen ve gelişen teknoloji, coğrafi ve kültürel uzaklıkları yine aynı hızla ortadan kaldırıyor. Günümüz insanını şekillendiriyor. Bu değişimle birlikte günümüzde teknoloji bağımlıları da ortaya çıktı. Orhan Gümüşel, teknoloji bağımlılığı hakkında şu bilgileri verdi:
'Teknolojik bağımlılıklar insan-makine etkileşimini içeren ve kimyasal olmayan (davranışsal) bağımlılıklar olarak tanımlanır. Bu bağımlılıklar, televizyon izlemek gibi pasif ya da bilgisayar kullanmak gibi aktif olabilir.' Teknoloji bağımlıları zamanla gündelik işlerini yapamaz hale geliyor. Gümüşel, bu sorunun öğrenciler üzerindeki etkilerini şöyle sıralıyor:
● Dikkat ve konsantrasyon sorunları vardır
● Okulda başarısızlık başlar
● Sınıf aktivitelerinde kurallara uymayan davranışlar sergiler
● Arkadaşlarıyla sık sık kavga eder
● Eleştiriye son derece kapalıdır. Bu tip durumlarla karşılaştığı zaman öfke patlamaları yaşar, suçlama ya da intikam almayı amaçlama şeklinde davranışlar sergiler
● Çok az sayıda arkadaşı vardır. Genellikle davranışları sebebiyle arkadaşları tarafından dışlanır
● Saldırgan davranışları olan ve kural dinlemez çocuklarla arkadaşlık kurmak ister
● Mazeret göstermeksizin derse girmez
● Okulda disiplin suçları işler ve disiplin cezası görür
● Çetelere, kavgalara katılır.
Evden ayrılma kaygısıyla aileyi protesto ediyor
Ana okulu çağında birçok çocuk, evden ayrılmamak için direniyor. Okul kaygısı gelişen bu çocukların verdiği tepkiler:
● Kaygıya kapılıp, yuvaya başlayacağı gün hastalanmak
● Yuvada içine kapanık, çekingen kalmayı tercih etmek
● Öfke krizi geçirip anne-babanın anlayışsızlığını protesto etmek
● Altını ıslatıp anne-babanın acıma duygusunu harekete geçirmek
● Tırnak yemeye başlamak
● Annesini yanında istemek.
Psikolog Orhan Gümüşel, ana okuluna gitmemek için direnen çocukları ikna etmek için ailenin ne yapması gerektiğini şöyle anlatıyor: Birincisi; çocuğu anladığını hissettirmeli, kucaklayarak rahatlatmalı. İkincisi; ana okulunda, yuvada öğrenmesi gerektiği şeyler olduğunu ona anlatmalı. Büyük insan gibi onunla konuşmalı ancak büyük insan davranışı beklememeli. Kararlı ve tutarlı bir şekilde okula gidip gelmesini sağlamalı.
//www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2003/12/04/yazidizi/yazidizi2.html
Paylaş