NEDEN BAĞIMLI OLDUM

DR.ADNAN ÇOBAN
PSK. ORHAN GÜMÜŞEL

Bağımlılığı besleyen en önemli etken keyif verici bir dış unsurun varlığıdır.

Yani bir durumu, kişiyi ya da kimyasalı çekici kılan neden, onun bireyi kaygıdan ve gerginlikten uzaklaştırabilme gücü ve keyif verici olmasıdır. Bu durum, bağımlılık geliştirme açısından en yüksek risk grubu olan gençlerin doğal davranış dinamiklerinde daha kolay gözlenebilir. Şöyle ki, genç bir insan doğal gelişim çatışmaları ve bu çatışmalarının neden-sonuç ilişkileriyle uğraşırken genellikle en kestirme ve en zahmetsiz yolu seçer. Çatışmadan doğan gerginlik sırasında gencin keyif aldığı en küçük anlar bile çok kıymetlidir. Psikofizyolojik gelişimde sorun yaşayan gençler ise bu bağlamda savaşmak yerine rahatlıkla hoşnut olmayan durumdan kaçışı seçebilmektedirler. Zaten asıl risk de kaçışın başlamasıyla yargılama gücü zayıflayan gencin ne yöne gideceğinin belirsizleşmesidir.

Bir ilginin bağımlılığa dönüşmesi daha çok davranışsal bağımlılıklar ile alkol ya da sigara bağımlılığı için söz konusudur. Madde kullanımında süreç ilginin süreklilik kazanmasından çok kaçış sonucu bağımlılığa itilmek şeklinde gerçekleşir. Soruyu özellikle teknolojik bağımlılık çerçevesinde ele alacak olursak süreç içinde yaşanabilecek durumlar şöyle özetlenebilir:

  • Bağımlılık yaratan unsurun bireyin dikkatini çekmesi
  • Etkileşimin giderek artması ve yaşama yayılması (yaşamın rutini haline gelmesi). Dolayısı ile yaşam kalitesinde düşme
  • Tolerans geliştirme
  • Geri çekilme belirtileri (Faaliyetten ve iletişimden uzaklaşma)
  • Çatışma ve nüksetme

Bu genel bileşenler bir ring hattı gibi işler. Birinin başlangıcı diğerinin bitişi olabileceği gibi birinin bitişi diğerinin başlangıcı olabilir. Madde bağımlılığında ise durum biraz daha farklı gelişir. Madde bağımlılığı o maddeye duyulan ihtiyaç sonucu ortaya çıkar ve kullanıcının kişiliği ile yakından ilgilidir. Bilinçli kullanıcılar kullandıkları maddenin yarattığı psikolojik ve fizyolojik etkiyi bildikleri için kullanırlar. Bilinçsiz kullanıcılar ya da madde hakkında daha az bilgiye sahip olanlar ise sorundan kaçmak ve yapay olarak sorunsuz bir yaşam alanı yaratmak amacıyla maddeye yönelirler. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki madde kullanan insanlar birbirlerinden direkt etkilenmekte, bunun temelinde de ortak sosyal problemler yatmaktadır. Bir insanı madde kullanmaya iten başka nedenler de vardır elbette. Üstelik bunlar ergenlik dinamikleri içinde çekicilik unsuru da taşımaktadır. Örneğin maddenin eğlencenin eğlenebilmenin ayrılmaz bir enstrümanı olması, başlı başına bir eğlence paylaşımı olması, grup dinamiğine uyumluluğu göstermenin bir kriteri gibi algılanması, özenti, yasağa karşı gelebilmiş olmanın tatmini ve büyüme göstergesi olarak atıflanması… Yukarıda bahsi geçen bilgiler doğrultusunda yapılabilecek yorumların başında ergenlik döneminin alkol, madde kullanımı ve bağımlılık sorunu bağlamında kritik yaşam dönemi olduğudur. Ergenler üzerinde 1970’lerden bu yana madde ile ilgili genel ya da yerel birçok araştırma yapılmıştır ve bunların sonuçları göstermektedir ki 20. yüzyılın ikinci yarısı ile beraber alkol ve madde kullanımı hem Dünya üzerinde geniş bir coğrafyaya yayılmış hem de yaşam kültürünü doğrudan etkilemesi nedeniyle geniş bir popülasyona ulaşmıştır.  1992 yılında Amerika Birleşik Devletleri Hukuk departmanı bir rapor yayınlamıştır. Araştırmanın sonucuna göre Dünya ülkelerinde uyuşturucuya başlama yaşının 13-14 civarında olduğu bildirilmiştir. ( 10 ) Ülkemizde ve Dünya’da son dönemde yapılan çalışmalarda ise bu tespitin değiştiği ve başlama yaşının daha gerilere gittiği madde kullanımının geniş bir ürün yelpazesine dağıldığı bildirilmiştir. Örneğin; Yeniden Sağlık ve Eğitim Derneği'nce Türkiye’nin uyuşturucu konusundaki ilk karşılaştırmalı araştırması niteliğini de taşıyan, Doç. Dr. Kültegin Ögel koordinatörlüğünde, İstanbul'un 15 ilçesindeki 43 okulda, 104 sınıfta eğitim gören 3 bin 168 lise 2 öğrencisi ile yapılan araştırma sonuçlarında:

Tütün kullanımının 2004 yılında 2001'e göre yüzde 72. 7, alkol kullanımının da yüzde 17. 6 oranında düştüğü, esrar kullanımının ise 2001 yılına göre yüzde 75 artış gösterdiği,

Uçucu madde kullanımının yüzde 40. 5, yeşil reçete ile satılan yatıştırıcı hap kullanımının yüzde 15. 8, uyuşturucu hap kullanımının yüzde 184. 6, sentetik hap kullanımının yüzde 287. 5, eroin kullanımının yüzde 100 artış gösterdiği,

Madde kullanımının erkeklerde kızlara göre daha yaygın olduğunu ancak son yıllarda kızlarda da artış kaydedildiği,

En kolay bulunabilen zararlı maddenin 2001'de uçucu maddeler iken, 2004'te esrar olduğunu, bulunabilirliği en fazla olan maddenin de sentetik hap olan ecstasy olduğu kaydedilmiştir. Küçük açılımlar şeklinde incelenecek olursa özellikle genç insanların bağımlılık kavramı ile nasıl ve nerede karşılaştıkları, nasıl bağımlı oldukları ve kurtulma yolları basit biçimde şöylece ortaya konabilir.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:02 Ocak 2009

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.