ÖĞRENCİYE OKULDA İŞKENCE
NP Grup - A.A
Hatay'da bir okulun ana sınıfı öğretmeni öğrencisine şiddet uyguladı. Psikiyatri Uzmanı Dr. Ünsalver, şiddeti yorumladı:
Bir ilköğretim okulunda ana sınıfı öğretmeni olarak görev yapan F.N'nin K.E. (6) adlı öğrenciyi öğretmen masasının altına yüz üstü yatırarak, üzerine bastığı ileri sürüldü.
K.E'nin dayısı İbrahim Akgül, sabah okula giderek, öğretmenin uyguladığı şiddetin cezasız kalmaması gerektiğini belirtti.
Yeğenine yapılan şiddetin görüntülerinin de bulunduğunu ifade eden Akgül, “Görüntüleri izlediğimizde dehşete düştük. Yeğenim psikolojik olarak etkilendi. Okula gitmek istemiyor. Rapor alacağız. Gerekli bilgileri okul müdürüne izah ettik, öğretmenin yaptığı hareketin cezasız kalmaması için yetkilileri göreve davet ediyoruz” diye konuştu.
Stajyer bir öğretmenin dayak görüntülerini çektiği, olayın İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirildiği, okula müfettişlerin gönderildiği, F.N. hakkında soruşturma başlatıldığı bildirildi.
ÖĞRETMENİN AKIL SAĞLIĞI
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Önen Ünsalver yorumluyor:
Çocuk okulda sadece bilgi almaz, okulda sınırları, sorumluluk almayı, bir arada yaşamayı ve paylaşmayı öğrenir. Eğitimden beklenen çocuğa sadece daha iyi matematik işlemi yapmasını öğretmesi değildir. Anne ve babadan ayrılan çocuk için öğretmen örnek alınacak önemli bir modeli oluşturur. Öğretmen farklı bir ebeveyn modelidir. Özellikle de anaokulu ve ilköğretim çağındaki çocuk için öğretmenin çeşitli durumlarda öğrencilere karşı sergilediği tavır, çocuğun kendini değerlendirmesine rehberlik eder. Öğretmenin tavrına göre kendini değerli, becerikli görebilir. Öğretmenin diğer öğrencilere muamelesini izleyerek de hangi koşullarda ne yapılabileceğini anlar.
Bu durumda öğretmenin her öğrencisine eşit mesafeden bakan, bir öğrenciyi diğerinden üstün tutmayan yaklaşımı eşitlik duygusunu sağlar. Ancak, öğretmenin tavırları çocukta kaygı ve korkuyu da tetikleyebilir. Bir arkadaşı yaptığı hata yüzünden masanın altına sokulup gözünün önünde tekmelenen çocukta kaygı artacaktır. Çocuk hata yapmaktan korkar hale gelecektir. Bazen bu kaygı ve korkular çocuğun derslerine odaklanmasını zorlaştırıp okuldan soğumasına da neden olabilecektir. Hata yapma korkusu çocukların tamamen içe çekilmesi ve uzaklaşmasına neden olabileceği gibi, davranış bozukluklarına da neden olabilir. Bazen de çocuk korktuğu öğretmeni içselleştirip tıpkı onun gibi arkadaşlarına saldırganca davranışlar sergileyebilir.
Bu nedenle çocuklarla çalışan öğretmenlerimizin akıl sağlığına ayrıca önem verilmesi gereklidir. Herkes psikiyatrik hastalık geçirebilir, ancak, damgalanma ve meslekten uzaklaştırılma korkusu birçok öğretmenin tedaviye ulaşmasını güçleştirmekte. Oysa, psikiyatrik hastalıkların çoğu kolaylıkla tedavi edilebilmekte. Göreve başlama sırasında yapılan kaba psikiyatrik muayene öğretmenin akıl sağlığını değerlendirmek için yeterli olmamalı. Öğretmenin yaşadığı maddi ve mesleki stresler, öğretmenin akıl hastalıkları açısından riskli gruba girmesine neden olmaktadır. En değerli varlıklarımız emanet ettiğimiz öğretmenlerimizin çalışma koşullarını iyileştirmenin yanısıra, belli aralıklarla rutin akıl sağlığı değerlendirilmesi yapılması, öğrencilerinin önünde bir başka öğretmeni öldürme ya da öğrenciti tekmeleme gibi son dönemde dikkat çeken olumsuz olayların azalmasını sağlayacaktır.
Paylaş