Okul korkusu oluşturan sorunlar
Aşırı koruyucu ve kollayıcı tutum ülkemizde, geleneksel aile modelinde en sık başvurulan disiplin şeklidir. Bu tutumda anne babalar çocuklarını sevgi ve şefkatle örülü bir altın kafeste yetiştirirler. Çocuk adına bütün sorumluluğu anne baba üstlenir. Çocuk için neyin doğru neyin yanlış olduğuna anne baba karar verir.
Ayrılma kaygısı nedir?
Anneler bebeklerini kucaklarına ilk aldıkları andan itibaren, onları bırakmak istemezler. Bebek içinde bu geçerlidir. Anne ile daha ilk günlerde oluşan ten teması bebeğin gelişiminin ilk adımlarını oluşturur. Hayatın ilk yılında bebeğin psikososyal görevi, güvenmeyi öğrenmektir. Bebekle annesi arasındaki ilişkiden doğan güven duygusu, insanın ileride kuracağı kişiler arası ilişkilerin temelini oluşturur.
Çocuğun ilk bağlandığı kişi önemlidir
Çocukluğun özellikle ilk 2 yılında anne veya çocuğun bağlandığı kişi ile birlikteliği çok önemlidir. Çocuğun gelişiminde anneyi kaybetme korkusu bu yıllarda doğal olarak oluşur. Ancak bireyselleşme ve sosyalleşme süreci ile birlikte artık çocuğumuz bizden uzaklaşmaya, bizim yanımızda değilken dahi kendi kişiliğini göstermeye başlar.
Gelişimi takip etmek gerekir
Çocuklarımızın ilk 6 yıl çok yönlü bir gelişim gösterdiğini anne-babalar olarak takip edebilir. Fiziksel ve motor gelişim yanında, çocuklarımızın sözcük dağarcıkları hızla artar, yetenekleri ve öğrenme düzeyleri şekillenir, bireyselleşme ve sosyal çevrede varlık göstermeye başlarlar. Bu çok yönlü gelişimin önemli bir kısmı ailelerin tutumları ile de desteklenir şekillenir, kimi zaman da olumsuz yönde etkilenebilir.
Ailelerin beş ayrı tutumu
Okul çağına gelmiş çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar anne babaların çocuk eğitirken beş ayrı tutum izlediklerini gösteriyor.
1. Aşırı baskıya dayanan otoriter tutum.
2. Aşırı serbestliğe dayana çocuk-merkezli tutum.
3. Dengesiz, tutarsız ve sorumsuz tutum.
4. Aşırı koruyucu ve kollayıcı tutum.
5. Sevgiye dayalı, güven verici, hoşgörülü tutum.
Çocuğu kafese koymak yanlıştır
Anne babanın aşırı kollayıcı hali çocuğu sıkar. Saç şeklinden giydiği elbiseye kadar, anne ve babanın tercihi söz konusudur. Daha çok anne-çocuk ilişkisinde görülen bu aşırı koruyuculuk kimi zaman ömür boyu devam eder. Çocuk çatal kaşık kullanacak yaşa geldiği halde anne onu kendi eliyle beslemeyi tercih eder.
Tuvaletini anne yaptırır, anne giydirir, ayakkabı bağlarını dahi anne bağlar. Mikrop kapmasın diye kaynatılmış su içiren, sokağa çıkmasına ve arkadaş edinmesine izin vermeyen, okul çağına geldiği halde çocukla aynı yatağı paylaşan anne örnekleri az değildir. Bu anneler çocuğa sevgi verdiklerini, onu koruduklarını sanırlar; gerçekte çocuğu kendilerine bağımlı hâle getirdiklerini fark edemezler.
UZM. DR. SERDAR ALPARSLAN
DR. AHMET ÇEVİKASLAN
KAYNAK: //www.bugun.com.tr/
Paylaş