2007 yılında şehit olan Jandarma Üsteğmen Muhammed Ali Demir'in Adana'nın Pozantı ilçesindeki evinde bulunan odası ailesi tarafından şehidin hatıralarının yaşatıldığı bir müze haline getirildi.
2007 yılında şehit olan Jandarma Üsteğmen Muhammed Ali Demir'in Adana'nın Pozantı ilçesindeki evinde bulunan odası ailesi tarafından şehidin hatıralarının yaşatıldığı bir müze haline getirildi.
Demir'in annesi Adile ile babası Cumali Demir, oğullarını kaybettikten sonra ona ait odayı hiç bozmadı. Şehidin bebekliğinden bu yana kullandığı tüm eşyasını toplayan aile, odayı özel olarak dizayn etti.

Oğullarının kullandığı tüm eşyayı orijinaline hiç dokunmadan saklayan aile, evde bulundukları vaktin büyük bölümünü de bu odada geçiriyor.
Odanın varlığının kendisine huzur verdiğini anlatan anne Adile Demir, oğluna ait her şeyin gözlerinin önünde olmasının ayrı bir anlam taşıdığını kaydetti.
Demir, oğlunun her an çıkıp gelecekmiş gibi odasını hazır tuttuklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Biz istedik ki bizimle beraber yaşasın, her şeyi gözümüzün önünde olsun. Eşyasını gizlemeyelim, açtığımız zaman daha kötü olmayalım istedik. Devamlı bizimle beraber olsun, sanki gelecekmiş gibi hazır tutalım istedik. Sabah çıkıp akşam gelecek gibi. O fikirle kurduk bu odayı.”
Başka bir yere gittiklerinde eve döner dönmez odaya girdiklerini anlatan Demir, “Onun odası burası. Onu biz görüyoruz, konuşuyoruz gibi sanki burada” dedi.
Demir, odaya her girişinde oğlunun şehit olduğu sırada taktığı mavi kepi kokladığını anlatarak, “Odaya her geldiğimde mavi kepini alır koklarım. 'Senin kokun benim içimde' derim” diye konuştu.
Baba Cumali Demir de odaya her girdiğinde oğlunun evine gitmiş gibi hissettiğini belirterek, orada vakit geçirmenin kendisine ayrı bir huzur verdiğini, bu nedenle eve gelince ilk olarak o odaya girdiğini kaydetti.
ŞEHİDİN TELEFON ALARMI İLE GÜNE BAŞLIYORLAR
Anne Adile Demir, oğlunu toprağa verdikten sonra kişisel eşyasının eve geldiğini belirterek, çantaların içinde bulunan bir telefonun ayrı bir anlamı olduğunu kaydetti.
Oğlunun her sabah güne telefonunun Harbiye Marşı çalan alarmı ile başladığını anlatan Demir, şöyle devam etti:
“Oğlumu defnettikten sonra eşyası eve geldi. Telefon çantasındaydı, ben de çantanın önüne oturmuştum. Telefon sabah yine aynı saatte çaldı ve ben de kendisi geldi zannettim. Kendi geldi yanımda telefonu çalıyor sandım.”
A.A