Şizofreni hakkında bilmediğiniz her şey
Şizofreni nedir, nasıl tedavi edilir, Şizofrenik bozukluklar nedir, şizofreni kimlerde görülür. İşte hepsinin cevabı.
PROF. DR. ORHAN DOĞAN, ŞİZOFRENİK BOZUKLUKLAR 500 SORU - 500 YANIT EL KİTABINDA ANLATTI
SORU: Şizofrenik bozukluklar nedir? YANIT: Şizofrenik bozukluklar çok çeşitli özellikleri nedeniyle bir 'belirtiler kümesi' (ya da sendrom) olarak kabul edilir. Psikiyatrik bozuklukların geniş gruplarından biri olan psikoz grubundadır.
SORU: Psikozlar ne zamandan beri bilinmektedir? YANIT: Psikotik bozukluklar en az 3400 yıldan bu yana bilinmekte ve tanım-lanmaktadır. M.Ö. 1400 yıl kadar önce Sanskrit yazılarında psikotik bozukluklar anlatılmaktadır. M.S. 5.-4. yüzyıllarda Hipokrat (Hippocrates) okulunun hekimleri psikozları demans olarak adlandırmış ve mani ile melankoliden ayırmıştır.
SORU: Şizofrenik bozuklukların tanımlanmasıyla ilgili gelişmeler nelerdir? YANIT: Şizofrenik bozuklukların tanımlanması, diğer psikozlardan ayrılması, alt tiplerinin belirlenmesi ve yanlış kanıların giderilmesi bilimsel bilgilerin psikiyat-ride kullanılmasıyla gerçekleşmiştir. Bunların zamanı 18. yüzyılın sonları, 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarıdır.
SORU: Şizofrenik bozukluklar için "şizofreni" terimine kadar hangi isimler kullanılmıştır? YANIT: Fransız psikiyatrist Benedict A. Morel (1809-1873) erken başlayan ve yıkımla sonuçlanan psikozlar için démense précoce (erken bunama) terimini kullandı. Emil Kraepelin (1856-1926) Morel'in kullandığı bu terimi Latince'de dementia praecox olarak kullandı. Bu hastaları klinik özelliklerini dikkate alarak psikoz-manyak depresif (bipolar affektif bozukluk) ve paranoya olarak sınıflan-dırılan hastalardan ayırdı. Bunların dışında Karl Ludwig Kahlbaum (1828-1899) katatoninin belirtilerini, Ewold Hecker (1843-1909) hebefrenideki garip davranış-ları tanımladı.
SORU: Şizofreni terimini ilk olarak kim kullanmıştır, ne demektir? YANIT: Bu bozuklukların adlandırılmasını Eugen Bleuler (1857-1939) yapmıştır. E. Bleuler, bu hastaların erken yaşta bozukluğa yakalanmalarının ve bozuklu-ğun bunamayla sonuçlanmasının zorunlu olmadığını göstererek 1911 yılında zihnin bölünmesi (yarılması) anlamına gelen şizofreni (schizophrenia) terimini literatüre kazandırdı. Günümüzde erken bunama terimi bırakılmış olup şizofreni terimi kullanılmaktadır. E. Bleuler şizofreni terimini, bu bozukluğa yakalanan hastalarda duygu, düşünce ve davranış arasında bir yarılmanın/ bölünmenin varlığını göstermek için kullandı.
SORU: Şizofreni ile kişilik bölünmesi aynı şeyler midir? YANIT: İlk başlarda şizofreni terimini kişilik bölünmesi olarak yorumlayanlar olmuştur. Ancak kişilik bölünmesi farklı bir bozukluktur, günümüzde aralarındaki farklar açık biçimde ortaya konmuştur.
SORU: Şizofrenik bozukluklar nasıl tanımlanabilir? YANIT: Şizofrenik bozukluklar genellikle erken yaşta başlayan, kişinin işlevlerini yerine getirmesini engelleyen, gerçeklerle uyuşmayan duygulanım-algılama-düşünce-davranış alanlarında bozukluklar gösteren, kişilerarası ilişkileri bozan bir belirtiler kümesi olarak tanımlanabilir. Ancak şizofrenik bozuklukların tanım-lanmasında görüş birliği yoktur.
SORU: Bu bozukluk neden tekil değil de, çoğul kullanılmaktadır? YANIT: Bu bozukluğa çok çeşitli etiyolojik etkenler etki ettiği, farklı klinik görü-nümde alt tipleri bulunduğu, farklı gidiş ve sonlanma biçimleri gösterdiği, farklı tedavi yöntemleri uygulanabildiği için şizofrenik bozukluk yerine, şizofrenik bozukluklar terimi kullanılmaktadır.
EPİDEMİYOLOJİ VE RİSK ETKENLERİ
SORU: Şizofrenik bozuklukların epidemiyolojisiyle ilgili veriler nelerdir? YANIT: Şizofrenik bozuklukların epidemiyolojisinin temel amacı, toplumun iyi tanımlanmış (belirlenmiş) alt grupları arasında şizofrenik bozuklukların dağılım-larını çalışmaktır. Yanıtlanmaya çalışılan temel sorular, belirli bir sürede toplum-da şizofrenik bozukluğu olanların oranının (prevalans/yaygınlık) ve belirli bir sürede şizofrenik bozukluğa yeni yakalananların oranının (insidans/sıklık) ne olduğudur. Bu temel oranların yanı sıra, yaşam boyu şizofrenik bozukluklara yakalanma riski ve şizofrenik bozukluklar için risk etkenleri de önemli çalışma alanları arasındadır.
SORU: Şizofrenik bozuklukların yaygınlığıyla ilgili veriler nelerdir? YANIT: Şizofrenik bozuklukların yaygınlık oranları genel olarak tutarlılık götse-rir. Ancak bulunan bir yıllık en düşük ve en yüksek oranlar arasındaki fark büyüktür. En düşük yaygınlık oranı Gana'da (%0.06), en yüksek ise İsveç'te (%1.7) bulunmuştur. Tüm çalışmalar göz önüne alındığında şizofrenik bozukluk-lar için bir yıllık yaygınlık oranı %0.5 olarak kabul edilir.
SORU: Yaygınlık oranları arasındaki fark nelere bağlı olabilir? YANIT: Bu fark çalışmalar arasındaki kültürel ve yöntemsel değişkenlere bağlı olabilir. Böök ve arkadaşlarının (1978) bulduğu en yüksek prevalans oranı olan %1.7, özel çevresel etkenlerle ilişkili olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışma sert çevresel koşullara sahip olan, ülkenin diğer bölgelerinden soyutlanmış durumdaki Kuzey İsveç'te yapılmıştır. Böyle çevreler birçok şizofrenik hastanın yeğlediği soyutlanmış (izole) yaşam biçimine, çekilme davranışına elverişlidir.
SORU: Şizofrenik bozuklukların sıklığıyla ilgili veriler nelerdir? YANIT: Şizofrenik bozuklukların bir yıllık insidansı 10 ülkede gerçekleştirilen 17 çalışmada %0.01-0.069 arasında ve ortalama %0.035 olarak bulunmuştur.
SORU: Şizofrenik bozuklukların yaşam boyu yaygınlığıyla (ömürlük risk) ilgili veriler nelerdir? YANIT: Bir kişinin yaşam boyu şizofrenik bozukluklara yakalanma olasılığının ABD'de %1-1.5 arasında ve ortalama %1.3 olduğu belirtilmektedir. Çeşitli çalışmalarda bu oran %0.3-2.7 arasında bulunmuş olup ortalama %1 oranı kabul edilir. Yaşam boyu yaygınlık oranlarının beklenenden düşük olduğu belirti-lerek bunun nedenleri arasında şizofrenik bozuklukların kronik olması, değişken başlangıç yaşının düzeltilmemesi, şizofreni hastalarının ölüm oranının toplum-dan yaklaşık iki kat yüksek olması gösterilmektedir.
SORU: Şizofrenik bozukluklarla ilgili risk etkenleri nelerdir? YANIT: Şizofrenik bozukluklarla ilgili risk etkenleri hem epidemiyolojik değişken-lerle, hem de etiyolojik etkenlerle ilgilidir. Bunlar arasında görece önem sırasına göre genetik etkenler, nörogelişimsel etkenler, nöropsikiyatrik ve nöropsikolojik etkenler, ailesel etkenler, stresli yaşam olayları, obstetrik komplikasyonlar, enfeksiyonlar, sosyoekonomik düzey, toplumsal uyum, okul davranışları/yüksek risk çalışmaları, kişilik özellikleri, toplumsal etkenler ve gelişmişlik düzeyi, doğumdaki özellikler, yaş, doğum mevsimi, doğum yeri ve oturulan yer, diğer olası risk etkenleri sayılabilir.
SORU: Genetik etkenler şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Bu konuda etiyoloji başlığında ayrıntılı bilgi verilmiştir. Burada özetle şu söylenebilir: Birinci derece yakınları şizofreni hastası olan kişilerde şizofrenik bozukluklara yakalanma riski toplumdaki diğer kişilere göre daha yüksektir.
SORU: Nörogelişimsel etkenler şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Nörogelişimsel etkenlerle ilgili çalışmalar şizofreni hastalarının beyin gelişmesindeki gecikmeyle, anne sütünün eksikliği ya da verilmemesiyle, motor gelişmeyle, lokomotor işlevlerle, lateralizasyonla ilgilidir. Bu çalışmaların sonuç-ları nörogelişimsel bozuklukların şizofrenik bozukluklara yakalanmada ya da yatkınlık oluşturmada risk etkeni olabileceğini göstermiştir. SORU: Nöropsikiyatrik ve nöropsikolojik etkenler şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Temporal lob epilepsisi, Huntington Koresi gibi nörolojik hastalıkların şizofrenik bozukluklara yatkınlığı ve riski artırdığı öne sürülmektedir. Anne ve/veya babası şizofreni hastası olan çocuklarla yapılan çalışmaların sonuçları, 4-15 yaşları arasındakilerin nöropsikolojik incelemeleri, düşük zeka katsayısı gibi etkenler şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini artırmaktadır.
SORU: Ailesel etkenler nelerdir ve şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Ailesel etkenler arasında bozuk aile içi ilişkiler, anne-çocuk ilişkisinin niteliği, anne-babadan erken yaşta ayrılma, annenin ruh sağlığı ve kişilik özellikleri, aşırı duygu dışa vurumu (high expressed emotion-EE) sayılabilir. Bu etkenlerin şizofrenik bozukluklara yakalanma ya da relaps riskini artırdığı kabul edilir.
SORU: EE nedir? YANIT: EE, eleştirel tutumları ve yorumları, hostiliteyi, duygusal karışıklığı ve iticiliği, aşırı koruyuculuğu ve kollayıcılığı gösterir. Bu özellikleriyle, aile bireyle- lerinde EE olması risk etkenleri arasında sayılır.
SORU: Stresli yaşam olayları nedir ve şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Stresli yaşam olayları arasında stresli aile ortamı, bir yakının ölümü, iş kaybı, ekonomik güçlükler, göç, savaş, ev değiştirme sayılabilir. Bunlarla şizof-renik bozukluklar arasında önemli bir birliktelik olduğu vurgulanır. Burada bireyin strese duyarlılığı/yatkınlığı ve stresle baş etme gücü önemlidir. Bu olaylar daha çok ortaya çıkarıcı etkenler olarak kabul edilir.
SORU: Obstetrik komplikasyonlar şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Çeşitli çalışmalar obstetrik komplikasyonların (uzamış doğum eylemi, oksijen yetersizliği, prematüre doğum) şizofreni hastalarında sağlıklı bireylerden daha yüksek oranda bulunduğunu göstermiştir. Böyle kişilerde şizofrenik bozuk-luklar daha erken yaşta başlamaktadır.
SORU: Hangi tür enfeksiyonlar şizofrenik bozukluklara yakalanma riskiyle ilgili olabilir? YANIT: Epidemiyolojik çalışmalar prenatal A2 influenza enfeksiyonu ile şizof-renik bozukluklar arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Bu enfeksiyon hamileliğin 2. trimesterinde ise, risk daha çok artmaktadır. Merkezi sinir sistemi-nin viral enfeksiyonlarının perinatal ve Coxackie B5'in yeni doğan döneminde önemli olduğu belirtilmektedir.
SORU: Sosyoekonomik düzey (SED) ile şizofrenik bozukluklara yakalanma riski arasında bir ilişki var mıdır? YANIT: Şizofrenik bozukluklar her SED'de görülebilmekle birlikte, düşük SED'-deki bireylerde diğer düzeydekilerden daha yüksek oranda bulunduğu saptan-mıştır. Bu bulgu, kayma ve toplumsal neden kuramlarıyla açıklanmaya çalışılır.
SORU: Kayma kuramının (drift theory) açıklaması nedir? YANIT: Kayma kuramına göre, şizofreni hastaları ailelerinden daha düşük bir SED'e doğru kayar. Şizofreni hastaları genellikle babalarından daha düşük toplumsal statüdedir ve bu durum genellikle bozukluk başladıktan sonra ortaya çıkar.
SORU: Toplumsal neden kuramının (social causation theory) açıklaması nedir? YANIT: Bu kuram, şizofrenik bozukluklara neden olabilecek ve düşük SED'deki- lerde bulunan toplumsal ve çevresel etkenlerin önemine dikkat çeker. Bu etken-ler ekonomik yetersizlikler, daha çok stresörle karşılaşma, enfeksiyon riskiyle daha çok karşılaşma olabilir ve bunların tümü şizofrenik bozukluklara yakalan-ma riskini artırır.
EPİDEMİYOLOJİ VE RİSK ETKENLERİ
SORU: Şizofreni hastalarında toplumsal uyum nasıldır? YANIT: Şizofreni hastalarının geriye dönük çalışmalarında, bu hastaların çocuk- luk yıllarından başlayarak toplumsal uyumlarının bozuk, ilişkilerinin yetersiz, edilgen, saldırgan tutum ve davranışta oldukları bulunmuştur.
SORU: Şizofreni hastalarında okul davranışları/yüksek risk çalışmalarının sonuçları nelerdir? YANIT: Bu çalışmalar şizofreni hastalarının geriye dönük anne-baba ve öğret-men değerlendirmelerini kapsar. Bu hastaların bebekliklerinde edilgen; çocuk-luklarında dikkat sürelerinin kısa; okul yıllarında yalnız, gergin, başarısız, dürtü-sel, disiplin sorunlarının olduğu belirtilmiştir.
SORU: Şizofreni hastalarında özgül hastalık öncesi (premorbid) kişilik özellikleri ya da bozukluğu var mıdır? YANIT: Şizofreni hastalarında özgül bir hastalık öncesi kişilik bozukluğundan söz edilmez. Ancak şizoid, şizotipal, paranoid ve borderline kişilik özelliklerinin daha belirgin/sık olduğu bulunmuştur. Bu alandaki çalışmalar bazı kişilik özellik-lerinin/bozukluklarının şizofrenik bozukluklar için risk etkeni olarak değerlendiri-lebileceğini düşündürür.
SORU: Toplumsal etkenler ve toplumun gelişmişlik düzeyi şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Genel olarak şizofrenik bozuklukların geleneksel toplumlarda gelişmiş toplumlara göre daha düşük oranda görüldüğü kabul edilir. Geleneksel toplum-larda destek sistemleri daha iyi çalışmaktadır. Endüstrileşme ve kentleşme yeni stresler yaratmakta, nüfus yoğunluğunun artmasına, hızlı toplumsal değişmeye, dezorganizasyona neden olmaktadır. Üçüncü dünya ülkelerinin gelişmiş tekno-lojiyle tanışması/karşılaşması da risk etkeni olarak kabul edilir.
SORU: Göç olgusu şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Göç bireysel de, ailesel de olsa, göçmenler arasında şizofrenik bozuk-luklar geldikleri topluma göre daha yüksek oranda bulunmuştur. Göç olgusu ekonomik stresi, aile parçalanmasını, ani kültürel değişiklikleri, gelecekle ilgili belirsizlikleri beraberinde taşır.
SORU: Doğumdaki özellikler şizofrenik bozukluklara yakalanma riskini etkiler mi? YANIT: Çalışmalar, şizofreni hastalarının doğumdaki bazı özelliklerinin risk etkeni olarak değerlendirilebileceğini ortaya koymuştur. Bu özellikler düşük doğum ağırlığı, doğumda baş çevresinin normalden küçük olmasıdır. SORU: Yaş şizofrenik bozukluklar için bir risk etkeni midir? YANIT: Yakın zamana dek şizofrenik bozukluklara yakalanma riskinin 15-45 yaşları arasında olduğu kabul edilirdi. Günümüzde bu yaş aralığı daha esnek duruma getirilmiştir. Kırk beş yaşından daha büyükler de (geç başlangıçlı) bir şizofrenik bozukluğa yakalanabilmekle birlikte, risk daha düşüktür.
SORU: Doğum mevsimi (ayı) ile şizofrenik bozukluklara yakalanma riski arasında bir ilişki var mıdır? YANIT: Bu alandaki çalışmalarda kuzey yarımkürede (en geniş aralıkta) Kasım-Nisan, güney yarımkürede Haziran-Eylül ayları arasında doğanlarda şizofrenik bozukluklara yakalanma oranı daha yüksek bulunmuştur. Bu durum daha soğuk aylarda doğan kişilerde virütik enfeksiyonların geç etkilerine, beslenme yetersiz-liğine ve bunların sonucunda beyin gelişmesinin gecikmesine bağlanır.
SORU: Doğum yeri ve oturulan yerle şizofrenik bozukluklara yakalanma riski arasında bir ilişki var mıdır? YANIT: Bazı çalışmalarda kentte doğup büyümenin riski artırdığı bulunmuştur. Şizofrenik bozuklukların yaygınlığı kentin yoksul kesimlerinde ve nüfus yoğunlu-ğunun yüksek olduğu bölgelerinde daha yüksek oranda bulunmuştur. Yerleşim yerinin bir risk etkeni olmadığını öne sürenler de vardır.
SORU: Şizofrenik bozukluklar için olası risk etkenleri nelerdir? YANIT: Olası risk etkenleri anlatımı görece daha düşük önemdeki risk etken-lerini gösterir. Bunlar anormal göz hareketleri, doğum sırası, postpartum psikoz, otoimmün etkenlerdir. Bunlardan anormal göz hareketleri ve otoimmün etkenler için etiyoloji başlığına bakınız.
SORU: Doğum (kardeş) sırası şizofrenik bozukluklar için bir risk etkeni olarak değerlendirilebilir mi? YANIT: Şizofrenik bozuklukların ailenin birinci çocuğunda daha yüksek oranda görüldüğü belirtilmekle birlikte, doğum sırasının bir risk etkeni olarak değerlen-dirilmeme eğilimi vardır.
SORU: Postpartum psikoz bir risk etkeni olarak değerlendirilebilir mi? YANIT: Postpartum psikozlu hastalar arasında şizofrenik bozukluk oranı daha yüksek bulunmuştur.
SORU: Risk etkeni olarak düşünülebilen fakat risk etkeni olmayan etken- ler/özellikler nelerdir? YANIT: Bazı etkenler risk etkeni gibi düşünülmesine karşın, risk etkeni olmadık- ları kabul edilir. Bunlar arasında cinsiyet, medeni durum, ırk, kültür sayılabilir.
SORU: Cinsiyetle şizofrenik bozukluklara yakalanma riski arasında bir ilişki var mıdır? YANIT: Çalışma sonuçlarına göre şizofrenik bozukluklara yakalanma oranının cinsiyete göre değişmediği, cinsiyetin bir risk etkeni olmadığı kabul edilir.
SORU: Medeni durumla şizofrenik bozukluklara yakalanma riski arasında bir ilişki var mıdır? YANIT: Eskiden evliliğin kişiyi ruhsal bozukluklardan koruduğuna inanılırdı. Bazı çalışmalarda şizofrenik bozukluklara yakalanma riski bekarlarda, dul ve ayrı yaşayanlarda daha yüksek bulunmakla birlikte; genel olarak medeni durumun bir risk etkeni olmadığı kabul edilir.
SORU: Irkla şizofrenik bozukluklara yakalanma riski arasında bir ilişki var mıdır? YANIT: Şizofrenik bozukluklar her ırkta görülür ve ırk bir risk etkeni olarak kabul edilmez.
SORU: Kültürle şizofrenik bozukluklara yakalanma riski arasında bir ilişki var mıdır? YANIT: Şizofrenik bozukluklar her kültürde görülür ve genel olarak kültür bir risk etkeni olarak kabul edilmez. Kültür daha çok klinik belirtilerin niteliği, klinik durumun şiddeti ve bozukluğun sonlanmasıyla ilgilidir.
Paylaş