TEDAVİYİ YARIM BIRAKMAYIN
A.A
Veremin tedavisinde düzenli ilaç kullanımının çok önemli olduğu, tedaviyi yarım bırakanların mikrop saçtığı açıklandı.
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun, verem hastalığının tedavisinde düzenli ilaç kullanımının önemine işaret ederek, tedaviyi yarım bırakan hastaların toplumda mikrop saçmayı sürdürdüğünü bildirdi.
Sağlık Bakanlığı, "63. Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda Haftası" dolayısıyla verem hastalığıyla ilgili farkındalığın artırılması amacıyla 3-9 Ocak tarihleri arasında çeşitli etkinlikler düzenleyecek.
Tosun, hafta dolayısıyla yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) raporlarına göre dünya nüfusunun tahmini olarak 3'te 1'inin verem hastası olmadan mikrobu taşıdığını belirtti.
Bu insanların yüzde 10'unun yaşamlarının bir döneminde vereme yakalanma ihtimali bulunduğunu ifade eden Tosun, dünyada her yıl yaklaşık 9 milyon kişinin verem hastalığına yakalandığını ve yine her yıl 1.7 milyon kişinin hayatını kaybettiğini, 3 haftadan uzun süren öksürükte veremden şüphelenmek gerektiğine dikkati çekti.
Nihat Tosun, DSÖ'nün her yıl balgamında verem mikrobu tespit edilen yeni verem hastalarının en az yüzde 70'ine ulaşmayı, bu hastaların yüzde 85'ini tedavi etmeyi hedef olarak belirlediğini vurgulayarak, örgütün bu hedefe ulaşmak için de "Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi"ni (DGT) önerdiğini hatırlattı.
Tosun, "Ülkemizde 2003 yılında 4 verem savaş dispanserinde pilot olarak başlatılan DGT uygulaması, 2006 yılı Haziran ayından itibaren tüm ülke genelinde yaygınlaştırılmıştır. 2007 yılında verem hastalarının yüzde 94'ünün tedavileri doğrudan gözetim altında yapılmıştır. 2008 yılında tüberküloz hastalarının tedavisinde DGT uygulama oranı yüzde 96'dır" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin DSÖ'nün hedeflerini, 2007 yılında yüzde 76 olgu bulma, 2006'da da yüzde 91 tedavi başarı oranı ile yakaladığını anlatan Tosun, Türkiye'nin hem yeni vakaları bulmada, hem de bu hastaların tedavi başarısında DSÖ'nün hedeflerini aştığını vurguladı.
Tosun, Sağlık Bakanlığı'nın 230 verem savaş dispanseri, 22 bölge tüberküloz laboratuvarı, 4'ü eğitim-araştırma hastanesi olmak üzere 21 göğüs hastalıkları hastanesi ve tüm 1, 2. ve 3. basamak sağlık kurum ve kuruluşları ile verem savaş hizmetleri verdiğini ifade ederek, verem savaşı dispanserlerinin 22'si uzman, 422'si de pratisyen hekim, 733'ü hemşire olmak üzere toplam bin 749 kişilik sağlık görevlisi ile hizmetlerini sürdürdüğünü belirtti.
Verem savaş dispanserlerinde 2008'de 2 milyon 781 bin 992 poliklinik muayenesi, 1 milyon 937 bin 885 radyolojik tetkik, 120 bin 48 direkt mikroskobik inceleme ve 113 bin 312 tüberküloz kültürü yapıldığını kaydeden Tosun, aynı yıl 124 bin 324 temaslı muayenesi gerçekleştirildiğini, 22 bin 595 kişinin ilaçla korumaya alındığını bildirdi.
Nihat Tosun, verem tedavisindeki ilaçların ücretsiz olduğunu hatırlatarak, veremli hasta sayıları ile ilgili bilgiler de verdi.
2006'da kayıtlı verem hastalarının sayısı 20 bin 526 iken 2007'de 19 bin 694 olduğunu ve bir önceki yıla göre yüzde 4'lük düşüş görüldüğünü kaydeden Tosun, söz konusu yıldaki vakaların yüzde 90.3'ünün (17 bin 781) yeni, yüzde 9.7'sinin (bin 913) önceden tedavi görmüş hasta olduğunu ifade etti. Tosun, bunların yüzde 69.5'inin (13 bin 690) akciğer tüberkülozu, yüzde 30.5'inin (6 bin 4) ise diğer organ tüberkülozu olgularının oluşturduğunu kaydederek, hastaların yüzde 63'ünün (12 bin 381) erkek, yüzde 27'sinin (7 bin 313) kadın olduğunu bildirdi.
"TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ"
Verem hastalığının teşhisinde bakteriyolojik incelemelerin ve mikroskobik tetkiklerin önemine işaret eden Tosun, şunlara dikkati çekti:
"Tedavide ilaçların düzenli içilmesi büyük önem taşımaktadır. Tedaviyi yarım bırakan hastalar toplumda mikrop saçmayı sürdürmektedir. Hastanın ilaçlarını içtiğinden emin olmak için en uygun yol her doz ilacı bir sağlık personelinin gözetiminde içirmektir. DSÖ'nün önerdiği bu yönteme Doğrudan Gözetimli Tedavi denilir. Tedavide ilaçlar eksik ya da düzensiz kullanılırsa hastalık iyileşmez ve kullanılan ilaçlara direnç gelişebilir. Bu ilaçlardan en az izoniyazid ve rifampisine ve diğer ilaçlara da direnç geliştiği durumlarda 'çok ilaca dirençli tüberküloz'dan söz edilir. Özellikle çok ilaca dirençli tüberküloz tehlikeli bir durum arz eder. Bu durumda hastalığın tedavisinde daha fazla sayıda ve miktarda farklı ilaç kullanmak gerekir ve tedavi süresi de en az 2-3 katı zaman alır."
Tosun, ülkede 2006'da tanı konulan tüm hastalarda tedavi başarısının yüzde 89.4, tedaviyi terk oranının da yüzde 4.7 olduğunu, bu oranların bir yıl öncesine göre yaklaşık yüzde 2 daha başarılı bulunduğunu kaydederek, "Toplumun veremden korunmasının en etkili yolu verem hastalarının erken teşhisi ve başarılı tedavisidir" dedi.
Verem konusunda duyarlılığın önemine de işaret eden Tosun, hastalık bulgusu ortaya çıktığında bir sağlık kuruluşuna başvurmanın gereğini vurguladı.
Paylaş