Temiz, güvenli ve sıkıcı

Özgün şeyler öngörülemezdir. Verimliliğe ve imaja odaklanan bir dünya için bu, rahatsız edici bir gerçektir. Leziz bir meyvede lekeler olabilir.

Özgün şeyler öngörülemezdir. Verimliliğe ve imaja odaklanan bir dünya için bu, rahatsız edici bir gerçektir. Leziz bir meyvede lekeler olabilir.

O halde, kusursuz şeklide ışıldayan ama lezzetsiz olan bir meyve üretmek daha iyidir. Geçenlerde Almanya'da "blauburgunder" (Almanların kırmızı şaraba verdiği ad) içerken bunu düşünüyordum. Almanya'dan harika kırmızı şaraplar çıkmaz. Benim içtiğim kırmızı şarap da çok iyi değildi. Ama özgündü. Bir tada uyacak şekilde üretilmemişti. Toplama bir şarap değildi. Bir üzüm türü ile bir bölgenin özgün bir ürünüydü. Bu yönüyle, kitle piyasasının talep ettiği ve Yeni Dünya'daki şarap üreticilerinin beklentiye uygun şekilde ürettiği; düşük kaliteli, meyve özlü, sıfır tanenli, asitli olmayan, ölgün, yüksek alkollü kırmızı şaraplara her zaman tercih edilebilirdi. İnsanların aynı fiyata düzgün bir şarap alabildikleri halde litreler dolusu kötü şarap içmesi, hayatın dikkate değer gerçeklerinden biridir. Ama bunu riske girmeden, sorun yaşamadan yapmak isterler. Ustaca pazarlanan bir şarabı, özgün şaraba yeğlerler. Sanırım dünyanın en hızlı büyüyen örgütlerinden biri, Küresel Sıkıcı Hayat Birliği (KSHB). Örgütün amacı özümsemesi daha kolay ve tabii ki hem insanlar hem de hayvanlar için kesinlikle güvenli ve tehlikesiz olan bazı kalıplaşmış, sınıflandırılmış, elektronik uygulamalara müsait kopyalar adına özgün deneyimleri ayıklamak, sıraya koymak, ıslah etmek ve basitleştirmek. New York Belediye Başkanı Bill de Blasio, yakın zamanda keşfettiğim önemli bir KSHB üyesi. Blasio'nun ne tür şarap içtiğini veya kusurlu meyvelere ne kadar tahammül ettiğini bilmiyorum. Ama New York sokaklarının nasıl düzeltileceğine dair fikirleri iç karartıcı. Bilmeyenler için söylemek gerekirse; yeni belediye başkanı, turistleri Central Park içinde ve çevresinde nesillerdir keyifle gezdiren faytonları, aynı keyfi atlara zalimce eziyet etmeden sağlayacağına inandığı, antika görünümlü elektrikli arabalarla değiştirmeyi planlıyor. Evet, doğru okudunuz. Aslında De Blasio zamanın ruhunu yansıtıyor. Eskiden "Rahat ol" diyen Amerikalılar şimdi, "Güvende ol" diyor. Bu, riskin tamamen ortadan kaldırılmasına odaklanan aşırı titiz bir dünyanın kutsal sözü. Teknolojinin kışkırttığı kontrol etme arzusunun dizginlenemez olduğu görülüyor. De Blasio antika araba seçiminin, faytonların kalkması halinde işsiz kalacak 300'ü aşkın sürücü, ahır çalışanı ve diğerleri için müthiş bir iş fırsatı olduğunu düşünüyor. Sayın başkan, bu tıpkı, jokeyler için bir Disney parkında çalışmanın harika bir seçenek olduğunu söylemeye benziyor. Atlar kokar, dışkılar, topallar. Ne yapacakları tahmin edilemez. Düz bir çizgi halinde ilerleyen elektrikli taklit arabalar kokusuz, sessiz ve öngörülebilirdir. Gördüğüm kadarıyla atlardan hoşlananlar aksi, anlayışsız, komik ve biraz münzevi kişiler. Geceleri arabalarının bataryasını doldurmayı seçen insanlarla uyumlu değiller. Temiz, Yaşanabilir ve Güvenli Sokaklar İsteyen New Yorklular adlı bir hayvan hakları örgütü, geçen yıl De Blasio'nun seçim kampanyasını destekledi . Örgütün sözcüsü, "atlara eziyet çektirmeyen, antika görünümlü muhteşem elektrikli fayton seçeneği varken, onları tehlikeli egzoz dumanları arasında çalıştırmak kabul edilemez" dedi. New York'a geldiklerinde romantizmin taklidini değil kendisini isteyen ziyaretçiler açısından, bu ahmaklık tam bir insafsızlık. Teknoloji birçok sorun yaratıyor. Bunlardan biri, mahremiyet ile güvenlik arasında doğru dengeyi bulmak. Aynı ölçüde önemli bir diğer sorun da, özgünlük ile verimlilik arasındaki doğru dengeyi bulmak. An itibariyle, özgünlük sürekli öngörülebilirlik ve benzeştirme için çabalayan KSHB karşısında mücadeleyi kaybediyor. THE NEW YORK TIMES