Terk edilmiş yapıların dayanılmaz çekiciliği
İlk durağım İtalya’nın Apennine Dağları’ndaki eski bir NATO üssüydü. Soğuk Savaş döneminde inşa edilen üs Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla kullanılmaz hale geldi. Gece ulaştığımız bölgeye yarım metre kar içinde yürüyerek vardık üsse. Ay ışığı altında buzlarla kaplı uydu çanakları parıldıyor, yıldızlarla kaplı gökyüzü ve dağlarla çevrili alan başka bir dünya ve bilim kurgu hissi yaratıyordu.
1973’te Amerikan donanmasına ait Douglas DC-3 tipi bir uçak İzlanda’nın güney sahiline zorunlu iniş yapmıştı. Mürettebat kurtulmuş, ama uçağın enkazı 40 yıldır çakıldığı yerde kalmıştı. Sabah 4’te vardığımda Kuzey ışıkları gökyüzünde dans ediyor, büyülü bir atmosfer yaratıyordu. 90 saniyelik uzun pozlama ve uçağın içinde ışık etkisi kullanarak bu fotoğrafı çektim.
Estonya’nın başkenti Tallinn’de eski şehir merkezinde dev bir konser salonu 1980’de Moskova Yaz Olimpiyatları etkinlikleri için açılmıştı. Burada son konser 2009’da verildi. O günden bu yana 4800 kişilik salon boş duruyor. İki dakikalık uzun pozlama, uzay gemisine benzeyen karanlık binanın mimari yapısını ayrıntılarıyla göstermeyi mümkün kıldı.
1970’lerde Rus Elektrik Mühendislik Enstitüsü tarafından inşa edilen bu deneysel araştırma merkezi sıra dışı estetik yapısı nedeniyle fotoğraflamak istediğim yerlerin başında geliyordu. Moskova dışlarında bir ormanın ortasında terkedilmiş bu yapı hala güvenlik güçleri ve köpeklerle korunuyor. Görevliler birkaç dakikalığına içeri girmeme izin verdi. En güzel açıyı yakalamaya çalıştım. Tam o sırada beliren bir kuş fotoğrafa şiirsel bir hava kattı.
BBC TÜRKÇE
Paylaş