Uzaktan eğitim DEHB’li çocuklar için dezavantaj

Uzaktan eğitimde daha kısa eğitim süresi ve sık molalar başarıyı artırıyor. Uzaktan eğitimin DEHB’li çocuklar için dezavantajları var.

Pandemi salgını hayatın birçok alanını olduğu gibi eğitimi de olumsuz etkiledi. Öğrenciler, pandemi öncesinde olduğu gibi düzenli olarak örgün eğitime devam edemedikleri gibi uzaktan eğitimde de adaptasyon sorunları yaşıyor.

Uzmanlar, öğrencilerin uzaktan eğitimde dikkatlerini verebilmeleri için ders sürelerinin maksimum 20-30 dakika olması ve 15 dakikalık sık molalar verilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca uzmanlar, çocukların pandemi öncesinde olduğu gibi sabah erken saatte uyanmaları, kahvaltıdan sonra okula uygun giysilerle ebeveynler ve öğretmenleri tarafından ders başına oturmalarının sağlanması gerektiğini ifade ediyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Neriman Kilit, pandemi nedeniyle zorunlu olarak uygulanan uzaktan eğitim sisteminde çocukların nasıl başarı sağlayacağına ilişkin önemli bilgiler paylaştı.

Tatilin bitti, ders başladı mesajı verilmeli

Mutlaka çocukların okula gidecekmiş gibi belirli bir saatte uyuyup belirli bir saatte uyanmaları gerektiğini belirten Dr. Neriman Kilit, “Önceden nasıl oluyorsa uyandıkları saatte kahvaltılarını yapmaları, tablet ya da bilgisayarlarının başına geçmeden önce mümkünse okul üniformalarını giymeleri sağlanmalı. Buna genelde çocuklar itiraz ediyor. Ancak bir pijama veya eşofmanla derslerin başına geçmek yerine en azından günlük bir kıyafet giyerek derslerin başına geçmelerini öneriyoruz.  Burada çocuğa tatilin bittiği ve okulun başladığı mesajı verilmeli. Okula gittiğinde gördüğü derslerin şimdikinden farklı olmadığı, aynı sorumluluğu taşımaları gerektiği söylenmeli” ifadelerini kullandı.

Pandemi eğitim rutinini değiştirdi

Uzaktan eğitim sisteminin özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar için öne çıkan bazı dezavantajları olduğuna işaret eden Kilit, “Bu çocukların belirli bir disiplin sistemine ve rutine ihtiyaçları var. O yüzden aslında bu çocuklar için sabah uyanmak, uyandıktan sonra kıyafetlerini değiştirip okula gitmek bile bir rutin sistemiydi ve disiplin sağlıyordu. Ancak pandemi ile birlikte bu durum ortadan kalktı. Seslerin yani onları dışarıdan uyaranların çok olmadığı sınıf ortamlarında ders görüyorlardı, şimdi ev ortamlarında ders görüyorlar ve her türlü ses, dikkat dağıtan uyaranlar olabiliyor” diye konuştu.

Bu belirtilere dikkat!

Dr. Neriman Kilit, ‘Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, genetik bir altyapısı olduğunu düşündüğümüz ve bunun çalışmalarla da kanıtlandığı psikiyatrik rahatsızlıktır’ diyerek sözlerine şöyle devam etti:

“Beyindeki dopamin dağılımı sistemi ile esas olarak ilgilidir. İlkokul 1’inci sınıftan itibaren yerinde oturmakta güçlük çeken, dersi 5 dakika fazla dinleyemeyen, evde de 5 dakikadan daha uzun bir süre ders çalışmak istemeyen ve okulu reddeden, sürekli dolaşma ihtiyacı duyan, ders çalışırken çok çabuk dikkati dağılan, çevresindekiler konuşurken sürekli sözlerini kesen ve ilgisiz konulardan bahseden çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan söz edebiliriz. Hem hareketlilik yani hiperaktivite hem de dikkat eksikliğinin aynı anda olması da gerekmiyor.”

Ders süreleri kısa tutulmalı!

Ders sürelerinin çok uzun tutulmamasını güzel bir uygulama olarak değerlendiren Kilit, “Zaten dikkat eksikliği ve hiperaktivitesi olan çocuklar için dikkatlerini kısa süre koruyup kontrol edebilmekten bahsediyoruz. 40 dakika uzaktan eğitim için çok uzun bir süre. Bu zamanın 20-30 dakika arasında olmasını ve sık mola verilmesini öneriyoruz. Ancak molaların da uzun tutulması da bazen dağılmaya sebebiyet verebiliyor. 10-15 dakika civarında bir molanın uygun olabileceğini düşünüyoruz. Burada ders sürelerinin uzun tutulmaması ve sık mola verilmesi önemli bir husus” dedi.

Evdeki ders ortamı çok önemli

Dersleri dinledikleri odanın öncesinde havalandırılması faydalı olacağını belirten Kilit, “Dar ve havasız ortamda özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların dikkati daha çabuk dağılabiliyor. Sonrasında sessiz bir hale getirilmesi gerekiyor. Örneğin televizyonun izlendiği bir oturma odası ders için uygun olmayacaktır çünkü sessizlik sağlanmalı. Oturdukları sandalyelerin ve masanın belirli bir düzende olması önemli. Dikkatlerini dağıtacak herhangi bir objenin bulunmamasına dikkat edilmeli. Sevdiği oyuncaklardan da odayı arındırmak bu anlamda fayda sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

Ebeveynler çocukları ile anlaşma yapmalı

Özellikle annelerin derslerde çocuğun yanında yer alması, tabii ki şimdiye kadar alışmış oldukları eğitim sistemine uygun bir durum olmadığını söyleyen Dr. Neriman Kilit, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Aileler, çocuklarının uzaktan eğitim ders zamanında program sayfalarını aşağı indirip cihazdan oyunlar açabileceğinden bahsediyor.

Hem öğretmenlere hem ebeveynlere önemli bir görev düşüyor. Burada dersin takip edildiği cihaz dışında, cep telefonu gibi ikinci bir cihazın yanlarında bulundurulmaması ve ders dinlenirken kullanılan sayfaların aşağı indirilip oyun oynanmaması konularında çocuklarla kesinlikle anlaşılmalı. Kullanılan internet paketlerinde girebileceği siteler filtre uygulanarak kısıtlanabilir. Sürekli çocuğun yanında oturup kontrol mekanizması oluşturmak ilk bakışta avantajlı bir yöntem gibi görünse de hem çocuğun özgüveni açısından hem de çocukla bir anlaşmaya varılıp ona güvenildiğini göstermek açısından da dezavantajlar barındırıyor.”


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:23 Kasım 2020

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.