BÜYÜMEK İÇİN ACELE EDİYORLAR
Hurriyet.com.tr
Çocukluklarını hızla geride bıkarıp, bir an önce yetişkinler dünyasına adım atmak için can atan kız çocuklarının bu davranışlarını açıklamakta bazen uzmanlar bile zorlanıyor. "Cinsel kimlikleri oturuyor" şeklindeki bir açıklama da genellikle yetersiz kalıyor.
Yeditepe Hastanesi Klinik Psikoloğu Özden Bademci, popüler kültürün, özellikle de televizyonun etkisiyle kızların çocuk kimliklerinden çok kadın kimliğini model alır hale geldiklerini söylüyor: "Bu durumu önceki yıllarla karşılaştırıp bunun tamamen sağlıksız olduğu sonucuna varmak, cinsel kimlik gelişiminde sosyal faktörleri gözardı etmek anlamına gelir. Her türlü değişimin dönemsel dinamikler içinde değerlendirilmesinde yarar var. Kız çocukları için piyasaya sürülen dergiler, oyuncaklar, televizyondaki çocuk dizileri hatta piyasadaki kılık kıyafetlere baktığımızda çocukların küçük kadınlara dönüşmelerinde popüler kültürün etkisinin büyük olduğu görülüyor. Bir de buna akran baskısı eklendiğinde, çocukların üzerindeki baskının hiç de azımsanamayacağını görüyoruz" diyor.
Anne babaların bu konudaki kararsız hatta bazen çaresizliğe varan tutumları çocukları olumsuz etkiliyor. Çocuklarının bu türden davranışlarını büyümenin - olgunlaşmanın işareti olarak kabul ederek teşvik ediyorlar. Oysa çocukların çocukluklarını yaşamalarına izin verilmesi ve bunun teşvik edilmesi gerekiyor. Bu noktada aileler çocuklarını kırmadan sınırlar koymalı. Bunun için de okulla işbirliği yapmaları çok önemli.
KOYDUĞUNUZ SINIRLARA TUTARLI ŞEKİLDE SADIK KALIN
Sadece küçük çocukların değil ergenlerin de kendilerini güvende hissedebilmeleri için sınırlara ve yapıcı bir şekilde anne - babaları tarafından denetlendiklerini, kontrol edildiklerini bilmeye ihtiyaçları var. Bademci, "Sınırlar sözkonusu olduğunda kuşkusuz ailenin kendi kültürü önemli. Ancak aile, kendi kültürünü çocuğuna vermeye çalışır ve sınırlarını belirlerken, uzlaşmacı bir şeklide, çocuğunu yargılamadan, onu da anladığını her fırsatta ifade ederek, yaşamın değişen dinamiklerini dikkate almalı. Koyduğu sınırlara da tutarlı bir şekilde bağlı kalmalı" diyor.
ERKEK ÇOCUKLAR ERGENLİKTE GÜCÜN PEŞİNE DÜŞÜYOR
Erkek çocuklarda da bir an önce büyüme, kendilerini bazı film karakterleriyle fazlasıyla özdeşleştirme çabası var. Özellikle de ergenlikte. Ergenlik dönemi kişisel çatışmaların, kimlik arayışının, reddetmenin, genelin dışına çıkmanın çok şiddetli olduğu bir dönem. Özden Bademci, "Burada dikkat çeken nokta, kendisi ile özdeşim kurulan karakterin, temsil ettiği güç" diyor. "Bu güç, içinde yaşadığımız değerler sisteminin de bir göstergesi aynı zamanda. Dolayısıyla böylesi bir sorgulamada, toplum olarak güce dair algımız üzerinde de durulması gerekir. Sonuçta o karakterleri biz yaratıyoruz. Ergen kendisini çaresiz hatta güçsüz algıladığı için a ihtiyaç duyuyor olabilir. Anne babaların hem çocukları hem de okullar ile iletişimleri çok önemli. Sağlıklı iletişim çocuğun kendi içindeki fırtınaları fark edip uçlara yönelmesini engelleyebilir."
ÇOCUK KİMLİĞİ YOK OLUYOR
Çocukların sorunlarından biri de "çocukluklarını yaşayamamak". Sürekli yetişkinlerin gözetimi altında, özgür yaşam alanlarından yoksun büyümek. Psikolog Özden Bademci, "Çocukluğun alanı giderek daralıyor. Çocuklar zamanlarını çok erken yaştan itibaren kurum bakımı altında ve sürekli bir yetişkinin gözetiminde geçiriyorlar” diyor. Özellikle şehirlerde yaşayan çocuklar neredeyse zamanlarının büyük bölümünü “yapılandırlmış ortamlar"da geçiriyor. Oysa çocuklukta boş zaman etkinlikleri çok önemli. Çocuğun kendisinin kurguladığı, yönettiği oyunları oynaması gerekiyor. Sözgelimi sokak oyunlarının çocuğun gelişimine katkısı büyük. Fakat şehir yaşamı bu fırsatı neredeyse tamamen ortadan kaldırıyor.
Paylaş