CİNSELLİĞİN BOŞANMADAKİ ETKİSİ
A.A
Marmara Üniversitesi (MÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Nuran Kömürcü, Koç Üniversitesi Semahat Arsel Hemşirelik Eğitim ve Araştırma Merkezi Araştırma Görevlisi Serpil Abalı ile kadınların eşleriyle olan cinsel yaşamlarının oranı gün geçtikçe hızla artan boşanmalardaki etkisini belirlemek amacıyla, kadınlar tarafından açılan 150 boşanma davasını incelediklerini kaydetti.
Sakarya Adliyesi 1. ve 2. Aile mahkemelerine boşanmak için başvuran 150 kadınla yüz yüze görüşüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Kömürcü, araştırmanın 1 yıl sürdüğünü ve genelde şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan birçok davanın temel nedeninin cinsel sorunlar olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Prof. Dr. Kömürcü, "Günümüzde, boşanmalarda, adliyelere yansıyan en önemli neden, şiddetli geçimsizlik olsa da bunun gerçek neden olmayıp, genellikle üzerinde uzlaşılmış hukuki bir terim olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu neden, resmi kayıtlarda bütün boşanmaların yüzde 85'ini oluşturmaktadır" dedi.
Araştırmaya katılan kadınlardan yüzde 67.3'ünün evlenme yaşlarının 21-25 yaş olduğu ve yüzde 76'sının eşleriyle flört ederek evlendiğini bildirdiğini ifade eden Prof. Dr. Kömürcü, yüzde 40.7'sinin evlilik sürelerinin 1-5 yıl arası olduğunun saptandığını dile getirdi.
Türkiye'de boşanmaların erkeklerde 25-39, kadınlarda ise 20-34 yaşları arasında yoğunluk gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Kömürcü, "Boşanma olaylarının yüzde 41'i, çocuksuz ailelerde görülmüş, Türkiye'de boşanmaların yüzde 45.4'ü evliliğin ilk 5 yılı içinde meydana gelmiştir" dedi.
Kadınların cinsel sorunlarını pek dile getiremediğini ifade eden Prof. Dr. Nuran Kömürcü, şunları söyledi:
"Ankete katılan kadınlardan yüzde 56'sı, evliliklerindeki cinsel yaşamın kötü olduğunu belirttiler. Kadınların yüzde 56.7'si eşlerinden şiddet gördüklerini, yüzde 15.3'ü ise cinsel yaşamlarını boşanma nedeni olarak gördüklerini kaydetti. Ancak bunu mahkemede boşanma nedeni olarak göstermediklerini bildirdiler. Boşanma nedenini cinsel sorunlar olarak gösterenlerin oranı ise yüzde 1.4 olarak çıktı. Ayrıca, ankete katılan kadınlarımızın yüzde 92.7'si cinsel sorunların boşanma nedeni olabileceğini söylediler.
Kadınların eşleriyle olan cinsel ilişkilerindeki olumsuzlukların boşanmayı başlatan önemli faktörlerden biri olduğu ortada. Dolayısıyla bu durumun toplum sağlığı konuları içinde ciddiyetle ele alınması gerekiyor. Kadınlarımız cinsel sorunlarını anlatırken çok zorlandılar. Bunun nedeni de toplumda yıkamadığımız tabulardır. Bu çalışmanın Sakarya'da yapılmış olması ve bu denli önemli sonuçların elde edilmiş olması da çok önemlidir."
Kadınların, evliliklerindeki cinsel yaşantılarını (cinsel ilişki sıklığı, ağrı, doyum, isteksizlik, arzulama, vb.) ve cinselliklerini boşanma nedeni olarak görme durumlarını belirlemeye yönelik 19 soruluk bir formu cevapladıklarını belirten Prof. Dr. Kömürcü, "Anketi cevaplayanların yüzde 37.3'ünün cinsel isteksizlik, yüzde 54'ünün vajinal kuruluk problemi yaşadığı ve yüzde 50.7'sinin eşlerini orta düzeyde arzuladığı görülmüştür. Çalışmayan kadınların, cinsel ilişkilerini kötü olarak değerlendirme oranının çalışanlara oranla daha yüksek olduğu, kadınların eğitim düzeyi yükseldikçe cinselliği boşanma nedeni olarak görme oranının da arttığı, buna karşın gelir durumları düştükçe cinselliği boşanma nedeni olarak görmeme oranın arttığı belirlenmiştir" diye konuştu.
CİNSEL İLİŞKİDEN YOKSUN EVLİLİKLER...
Prof. Dr. Nuran Kömürcü, boşanmalarda cinselliğin, şiddetli geçimsizlik maddesi adı altında değil, ayrı bir madde olarak incelenmesi, gerekirse boşanma gibi önemli bir kararın alınmasında uzman kişilere yönlendirilmesi ve cinsel eğitimin okullarda ayrı bir ders olarak verilmesi ile bu eğitimin hayatın tüm dönemlerinde sürdürülmesi gerektiğini kaydetti.
Cinsel sorunların büyük ölçüde boşanmalara neden olduğunu ortaya çıkaran çalışmanın, yapılacak birçok çalışmaya çıkış noktası göstereceğini dile getiren Prof. Dr. Kömürcü, sözlerine şöyle devam etti:
"Evlilik birliğinin amaçlarından biri, eşlerin cinsel yönden uyum içinde beraberliklerini sürdürmeleridir. Dolayısıyla cinsel ilişkiden yoksun evliliklerin çekilebilirliğinden söz edilemez. Ancak bütün ülkelerdeki boşanma nedenleri incelendiğinde, eşler arasında cinsel uyumluluğa ve cinselliği oluşturan unsurlara (cinsel isteksizlik, vajinal kuruluk, orgazm, cinsel ilişkide ağrı duyma, olumsuz duygular yaşama) gereken önem verilmemiştir. Oysa bunlar cinsel ilişkinin sağlıklı bir şekilde başlamasında ve devam ettirilmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Cinsel sorunlar nedeniyle boşanma davası açan kadınlarımız, bu konuyu eşleriyle konuşamamışlar. Bu da büyük bir sorun. Bu sorunlar ildeki ilgili birimlerin vereceği eğitimlerle, çalışmalarla zamanla aşılabilir."
Paylaş