ÇOCUKLARI NASIL KORUYACAĞIZ?
A.A
Ebeveynlere, çocuklarını tehlikelere karşı korurken aşırıya kaçmamaları, yanlarında olmaları önerildi.
Akdeniz Üniversitesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Esin Özatalay, ebeveynlere, çocuklarını tehlikelere karşı korurken aşırıya kaçmamalarını, ancak ihtiyaçları olduğunda da yanlarında olmalarını önerdi.
Dünyada da oldukça yeni bir alan olan çocuk psikiyatrisinde 21 yıldır çalışmalarını sürdüren Doç Dr. Esin Özatalay, dövmek, aç bırakmak, aile içi cinsel ilişkiye (ensest) zorlamak, hakaret etmek, küçük düşürmek, çalıştırmak, emeğini sömürmek, cinsel taciz ve tecavüz gibi geniş bir tanımı olan çocuk istismarı konusunda Türkiye'nin son yıllarda daha kötü duruma geldiğini söyledi.
Türkiye'de dayağın geleneksel bir yanı olduğunu düşündüğünü ifade eden Doç. Dr. Özatalay, “Buna karşı çıkıp, bilişsel düzeyde kendini eğitmeye çalışan eğitim düzeyi yüksek anne ve babalar, (fiziksel istismar kötüdür) diye yapmıyorlar ama bu defa duygusal istismar boyutuna kaçılıyor. Çocuğa küsmek, yanlış yaparsa kimsenin onu sevmeyeceğini söylemek, gitmekle tehdit etmek, başka çocuklarla kıyaslamak duygusal istismar tanımına girer. Son yıllarda özellikle orta sınıf ve yüksek öğrenimli ailelerin yaptığı büyük bir yanlış bu” diye konuştu.
Çocuğuna duygusal istismar uygulamaktan kaçınmak kadar, dışarıda karşılaşacağı kötülüklerden de korumak durumunda olan anne babaların bunların uygulamasındaki sınırları belirlemesinin de aslında çok zor olduğunu kaydeden Özatalay, şöyle konuştu:
“Çocuğu korumazsanız zarar görür. Çok fazla korursanız da bu sefer büyümesi, olgunlaşması engellenir. Eğitmek ve korumak adına çocuğu bilgilendirirken çok abartırsak, konunun altını çok çizersek, merakını kamçılar, aklına düşürürüz. Çoğu zaman çocuğu koruyacağız derken kendi korku ve kaygılarımızı ona aktarırız. Gözümüz üstünde olacak, her an yardımına yetişmeye hazır olacağız ama onu engellemeyeceğiz. (Aman kızım dışarıda sapıklar var) deyip sokağa çıkarmaz, dışarıda oynamasına izin vermezsek bu korumak olmaz, zarar vermek olur. Çocuğun sosyal ve bedensel gelişimi için yararlı olan her türlü aktiviteye katılacak ama korunaklı ortamlar ve uygun kişiler seçeceğiz.”
TIPKI ANNE KEDİ GİBİ
Kedilerin doğada tanıdığı en mükemmel anne olduğunu belirten Özatalay, anne kedinin yavrularının bulunduğu bütün alana hakim, yüksekçe bir yerde oturup gözleriyle yavrularını izlediğini söyledi. Özatalay, şöyle konuştu:
“Anne kedi sürekli gözler. Bir tanesi düşeceği zaman atlar tutar, bir tanesi zarara uğrayacak gibiyse yetişir ama baştan engellemez. Ebeveynlerin gözünün çocuğun üzerinde olması lazım. Engelleme ve kısıtlamaları ölçülü yapmak lazım ama tehlike anında yetişecek mesafede durmak lazım. (Bana ihtiyacın olduğunda buradayım, sorun ne olursa olsun buradayım, yetişirim, seni korurum) mesajını vermek lazım. Yüzme öğretmek gibi de diyebiliriz; çok sıkı tutarsanız asla yüzmeyi öğrenemez, çok erken bırakırsanız boğulur.”
CADILAR BAYRAMI ÖRNEĞİ
Kayseri'de geçen yıl bayramda şeker toplamak için kapısını çaldıkları komşu tarafından öldürüldükleri iddia edilen çocuklar konusuna da değinen Doç. Dr. Özatalay, şunları söyledi:
“Bu insanları toplumdan soyutlamak çok da kolay değil. O zaman çocuklarımızı eğiteceğiz ve koruyacağız. Çocuklarımıza yardım istemeyi öğreteceğiz. Kaçmayı ve hayır demeyi öğreteceğiz. Vücutlarının özel bölümleri konusunda eğiteceğiz. Onu rahatsız eden, hoşlanmadığı dokunuşlardan kaçması gerektiğini öğreteceğiz. Cinsel istismara uğrarsa bunu söylediğinde kendisini yargılamayacağımıza, suçlamayacağımıza, ayıplanmayacağımıza inandıracağız.”
Amerika'da da çocukların şeker toplamaya çıktığı Cadılar Bayramı geleneği olduğuna, bu bayramda çocuk istismarlarının yaşanması üzerine, son yıllarda çocukların yanında yetişkinlerin de dolaştığına dikkati çeken Özatalay, “O geleneği yok etmiyorlar ama çocuklarına refakat ediyorlar. Bu güzel bir çözüm” dedi.
Paylaş