DNA’mızın en az %75’i çöp olabilir mi?

İnsan vücudu mükemmel bir yapı değildir. DNA’mızın en az %75’i çöp olabilir mi?

Yaklaşık 20 yıldan fazla bir süredir biyologlar, insan genomunun büyük bir çoğunluğunun bir işlevi olduğunu öne sürüyordu, ancak yapılan bir araştırma bu tartışmaya nokta koydu diyebiliriz.

Genome Biology and Evolution’da yayımlanan bir çalışmada; DNA’nın büyük bir kısmının kullanışsız olduğu sonucuna varıldı. Araştırmacılar bu sonuca, eğer DNA’mızın büyük bir çoğunluğunun bir işlevi olsaydı, evrimin işleyiş şekli nedeniyle her birimizin bir milyon çocuğa sahip olabileceği ve bu çocukların da hemen hemen hepsinin ölmesi gerektiği hesaplamasıyla ulaştı. Ancak şu an ortalama birkaç çocuğumuz var ve genetik sağlığımız da genel olarak iyi. Dolayısıyla bu çalışma 2012 yılında ünlü genom araştırmacılarının yaptığı çalışmanın aksine DNA’ımızın büyük bir kısmının çöp olduğunu ortaya koyuyor.

ÇÖP MÜ DEĞİL Mİ?

Araştırmada ilk olarak 1950’li yıllarda DNA’nın protein üretimi talimatlarını nasıl kodladığı araştırılırken DNA’nın neredeyse tüm proteinleri kodladığı varsayılmıştı. Ancak 1970’lere gelindiğinde yalnızca çok küçük bir kısmın (insanlar özelinde bu oran %1) işlevsel protein kodladığı ortaya çıktı. Yine de biyologlar, kodlama işlevi olmayan DNA kısımlarının protein kodlayanların aktivitelerini düzenlemek gibi önemli rolleri olabileceğini düşünüyordu. Fakat genomumuzun %90’ının hala kullanışsız DNA’dan oluştuğu ileri sürülüyordu. 2000’li yıllara gelindiğinde, çöp olarak nitelendirdiğimiz kodlama yapmayan DNA’nın başka işlevlerinin de olabileceği düşüncesi pek çok çalışmayla desteklendi.

En çok ses getiren iddia ise 2012 yılında ortaya atıldı. Genom araştırmacıları birliğinin ENCODE adını verdikleri projede, DNA’nın %80’inin bir işleve sahip olduğu ileri sürüldü. Houston Üniversitesinden Dan Graur bu durumu : “Bu projeye 400 milyon dolar harcadılar, haliyle önemli bir şey söylemek istediler” diyerek yorumladı. Graur, ENCODE’un iddiasına inanmayan büyük çoğunluktaki araştırmacılardan yalnızca biri.

MİLYONLARCA ÇOCUK SAHİBİ OLURDUK

DNA’daki mutasyonlar, UV radyasyonu veya hücre bölünmesi esnasında oluşan hatalar gibi pek çok rastgele sebepten kaynaklanabilir. Bu mutasyonlar, DNA’nın bir bazını başka bir baza -Adenin’den Timin’e gibi – dönüştürür ve bir gen içinde ortaya çıktıklarında zararlı olma ihtimalleri çok yüksektir.

İnsanlar üreme aracılığıyla, çocuklarına pek çok mutasyon türevi aktarır ve özellikle de kötü mutasyon koleksiyonuna sahip olanlar, kendi çocuklarını dünyaya getirmeden önce ölürler. Böylelikle de evrimsel süreçte türlerin sahip olduğu zararlı mutasyonların tehlikeli seviyelerde aktarılması da engellenmiş olur.

BİLİM FİLİ


Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:07 Kasım 2017Yayınlanma Tarihi:06 Kasım 2017

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.