İmanımı Kaybettim

Takıntı, mantıksız olduğunu bildiği halde insanın bir türlü kafasından atamadığı fikir ve hayallerdir. Üstelik çok da rahatsız edicidir takıntılar.OguzTan-loRes3Takıntı, mantıksız olduğunu bildiği halde insanın bir türlü kafasından atamadığı fikir ve hayallerdir. Üstelik çok da rahatsız edicidir takıntılar. Mehmet üniversiteyi yeni bitirmiş çalışkan, başarılı, dürüst, beyefendiliğiyle ün salmış 22 yaşında bir gençtir. Dindar bir ailede yetişmiş, kendisi de ergenlik yıllarından itibaren dini vazifelerini titizlikle yerine getirmeye çalışmıştır. Ama bize geldiği zaman hıçkırıklar içindeydi: -‘İmanımı kaybettim,’ diyordu sürekli. Ağlamaktan doğru dürüst konuşamıyordu bile. ‘Ben ateistim,’ diyor, fakat hemen ardından tekrar gözyaşlarına boğuluyordu. Herkesin aklına olmadık zamanda, olmadık yerde, olmadık fikirler gelebilir. Mehmet’in de gözünün önüne, 15-16 yaşlarındayken, tam namaza durduğu sırada bir kadınla bir erkeğin sevişme sahneleri geliyordu. Önceleri çarçabuk bu sahneleri zihninden uzaklaştırabiliyordu. Utanmakla birlikte söz konusu durumu fazla dert etmiyordu. Mehmet mükemmeliyet peşinde koşan, yaptığı her işin kusursuz olmasını isteyen biriydi. Bu yüzden dinin emirlerine harfiyen riayet etmek istiyordu. Önemli bir ibadet olan namazı huşu içinde kılamadığını düşünmeye başladı giderek. Namazı huşu içinde kılabilmenin yollarını araştırdı. Kitaplar okudu, sohbetlere gitti, sorular sordu. Farz namazlarla yetinmedi, nafile namazlar kıldı. Namaza ayırdığı vakit arttıkça, huşu içinde kılma arzusu şiddetlendikçe, namaz sırasındaki erotik hayalleri yoğunlaşıyordu. Tabii içindeki suçluluk ve utanç duyguları da derin bir yeise sürüklüyordu Mehmet’i. O hale geldi ki namaza başlar başlamaz türlü türlü sevişme sahnesi gözünün önünde canlanıyor, selam verene kadar ne yaparsa yapsın çıplak erkek ve kadınları gözünün önünden uzaklaştıramıyordu. Camiye gittiğinde, kapıdan içeri girer girmez mabedin duvarlarında, mihrapta, minberde sevişen hayaller peyda oluyordu. Mehmet söz konusu hayallerden asla erotik bir haz duymuyordu. Tam aksine büyük bir azap içinde kıvranıyordu. -‘Acaba ben cinsi sapık mıyım’, diye düşünmeye başladı. Cinsel arzularını hafifletmek amacıyla sık sık oruç tutmaya başladı. Ne yapsa olmuyordu. Kendisini imanı zayıf, günahkar, hatta sapık olarak gördükçe erotik hayaller yoğunlaşıyor, Mehmet’in çektiği acı da büyüyordu. Gece gündüz ne alçak, ne şerefsiz biri olduğunu düşünüyordu artık. Hep suratı asıktı, hep mutsuzdu üniversitenin son yıllarında. Ders çalışamaz oldu, notları düştü. Derken hacca gitme imkanı buldu. Bu bir yeniden doğuş olabilirdi. Bütün günahlarını affettirebilir, iyi bir Müslüman olarak kalan hayatını sürdürebilirdi. Kutsal mekanlarda acısı daha da arttı Mehmet’in. Sonradan bize, katıla katıla ağlayarak: -‘Kabe’nin duvarlarında bile sanki seks filmi oynuyor,’ diyecekti. Hacdan dönüşte Mehmet namazı topyekun bıraktı. Namazı bırakınca erotik hayallerinden de kurtuldu. Ama takıntı bu, insanın peşini kolay kolay bırakır mı? Bu defa ezan sesi duyduğunda, içinden: -‘Eşek anırıyor,’ cümlesinin geçmesine engel olamıyordu. Evlerinde ezan sesinin en hafif duyulacağı odaya hapsetti kendisini. Yine de müezzini duyarsa derhal radyoya televizyona koşup sesini sonuna kadar açıyordu. Ezan sesi kulağına gelmemeliydi. Derken evde sürekli kulaklarında volkmenle gezmeye başladı. Namazı bıraktığı halde namaz vakitlerini her gün dakikası dakikasına takip ediyordu. Saatinin saniye şaşmaması için büyük dikkat harcıyordu. Çünkü ezan vaktine beş on dakika kala mutlaka camilerden uzak bir yerde bulunmalıydı. -‘Beynamaz olduğum yetmiyor, camilerden bile kaçar oldum,’ diyordu bize. Takıntılarından kurtulmak için ibadetten uzaklaşması, mutsuzluğunu daha da arttırıyordu. Üstelik takıntıları da azalmıyordu. Nihayet içinden Allah’a küfür etmeye başladı. İşte bu en korkuncuydu. Zihninden ağza alınmayacak küfürler geçiyordu. Bu küfürlerin muhatabı Allah’tı. Nasıl gözünün önüne seks sahnelerinin gelmesini durduramıyorsa, aklına takılan küfürlü sözleri de durduramıyordu. Tabii küfrün hemen ardından defalarca tövbe ediyordu. Neredeyse bütün günü Allah’a küfür- tövbe döngüsü içinde geçmeye başladı zamanla. Günde belki milyonlarca kere tövbe kelimeleri dökülüyordu ağzından. Bize: -‘İmanımı kaybettim,’ hıçkırıklarıyla geldiğinde işte bu durumdaydı Mehmet.

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:07 Haziran 2012Yayınlanma Tarihi:12 Mayıs 2006

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.