Kabinlerden yardım çağrıları yükseliyor

Ofis duvarları her yerde yıkılıyor ama kabinlerin sakinleri yenilerini inşa ediyor.

Ofis duvarları her yerde yıkılıyor ama kabinlerin sakinleri yenilerini inşa ediyor.

Bu insanlar etraflarını dosya dolaplarıyla çeviriyor, bölmelerini kitap ve kâğıt kuleleriyle takviye ediyor. veya Raj Udesh'in Manhattan'da yazı lım mühendisi meslektaşlarıyla paylaştığı açık ofiste gösterdiği gibi, "teknoloji sektörünün değişen görgü kurallarına" uyuyorlar. Komşularının kapalı kulaklarını gösteren Udesh, "Yeni duvarımız, kulaklıklar" diyor. Kabinlerle ilgili şikâyetler son zamanlarda, içlerinde yöneticilerin ve sosyal bilimcilerin de olduğu doğru kişilerce duyuluyor. Şirketler ofis tasarımlarını değiştiriyor, akustiği geliştirmek için arka plan uğultusu yaratıyor ve ses sorunlarını çözmek için mühendislerle çalışıyor. "Ses perdeleme" ifadesi moda oldu. Bilim insanları, dikkati dağılan çalışanların mutsuzluğunu ve düşük verimliliğini ölçüyor. Berkeley'deki Ca l i f ornia Üni versi tesi 'nden araştırmacılar, son on yılda Kuzey Amerika, Avrupa, Afrika ve Avustralya'da 65 bin kişiyle yaptıkları anketin ardından, ofis çalışanlarının yarısından çoğunun "konuşma mahremiyeti" düzeyinden rahatsız olduğunu ve bunun, ofislerdeki en önemli şikâyet konusunu oluşturduğunu açıkladı. Berkeley'deki İnsan Yapımı Çevre Merkezi'nce yürütülen araştırmayı yöneten John Goins, "İnsanlar genelde açık ofislerin akustiğini sevmiyor. Gürültücüler mahremiyet yokluğundan pek rahatsız değil, ama çoğu kişi mutsuz ve tasarımcılar nihayet bununla ilgilenmeye başlıyor" diyor. Yazılım şirketi Autodesk üç yıl önce Massachusetts Waltham'daki açık planlı binasına taşınınca, "pembe gürültü" sistemi kurdu: Hoparlörlerden yayınlanan, havalandırma sisteminin sesine benzeyen ama insan seslerinin frekanslarıyla eşleşecek biçimde özel olarak düzenlenmiş yumuşak bir vınlama. Autodesk bu sistemi, çalışanlara söylemeden üç ay boyunca kullandı, etkisini ölçtü ve bir gün kapattı. Autodesk'in tesis müdürü Charles Rechtsteiner, "Gelen şikâyetlerin sayısı bizi şaşırttı. İnsanlar neyin farklı olduğundan emin değildi ama bir şeyin ters gittiğini biliyorlardı. 18 metre uzaktaki konuşmalar dikkatlerini dağıtıyordu. Sistem devredeyken, yaklaşık 6 metre mesafeden yapılan konuşmalar anlaşılmaz hale geliyordu" diyor. Açık planlı ofisin başlangıçtaki amacı, mekân ve para tasarrufuna ek olarak iletişimi geliştirmek ve daha da iyisi, çalışanları işbirliği yapmaya ve yenilikçi olmaya özendirmekti. Ancak aşırı iletişim bazen zıt sonuçlar doğurdu: Mahremiyetin kayboluşu ve iş arkadaşlarından rahatsız olmak. İşletme Profesörü Anne-Laure Fayard, "İnsanlar işitilmekten çekindikleri için açık ofislerde daha kısa ve yüzeysel konuşmalar yapıyor" diyor. Udesh'in NYÜ-Politeknik iş geliştirme merkezindeki ofisini ele alalım. Merkez, alçak kabinlere yerleşmiş onlarca yeni şirketin bulunduğu bir çatı katı. Buradaki girişimciler, bazen kazara işittikleri konuşmalardan yararlı fikirler edindiklerini ama aynı zamanda, özel sohbetler için tuvalete veya malzeme odasına gitmek durumunda kaldıklarını söylüyor. Yanı başlarında oturan birisiyle hassas bir konuyu tartışmak zorunda kaldıklarında, genelde e-postayı veya anlık mesajlaşma hizmetini kullanıyorlar. Merkezde çalışan Jonathan McClelland, "İnsanların rastgele düşünceler i yüzünden dikkat i n iz dağılıyor" diyor. Finlandiya İş Sağlığı Enstitüsü araştırmacıları, ofisteki konuşmaların ne kadar uzaktan duyulduğunu ve bunları istemeden işiten insanlar üzerindeki etkilerini inceledi: Kısa dönemli hafızanın etkili şekilde kullanımını gerektiren okuma, yazma ve diğer türden yaratıcı işlere benzer zihinsel görevlerde, yüzde 5 ile 10 arası performans düşüklüğü. Enstitünün akustik uzmanı Valtteri Hongisto, "Açık planlı ofislerde en ciddi sorun gürültü. Konuşma ise en rahatsız edici ses türü çünkü bu, beynin işler belleği tarafından derhal kavranıyor" diyor. Hongisto, konuşma sesleri yavaşça çağıldayan bir dere sesinin yaptığı arka plan gürültüsünce maskelendiğinde, çalışanların daha memnun olduklarını ve zihinsel görevlerde daha iyi performans gösterdiklerini buldu. Ofis tasarımcıları kabinlere ses geçirmez malzemeler eklemeye ve çalışanlara kaçabilecekleri sakin yerler sunan ofis planlarını denemeye başladı. Sohbetler ve telefon konuşmaları için küçük bir oda ayırmak, yaygın bir yöntem. NYÜ araştırmacısı Fayard, aşırı resmi ve korkutucu göründükleri için bazı toplantı odalarından uzak durulduğunu bulmuş. Fayard, "İnsanlar bu odalara sanki bir şeyi saklamak veya bir sorun hakkında konuşmak için kaçmışlar gibi utanıyor. Çalışanların hızlı bir sohbet için gidebileceği küçük bir kabine benzer ara mekân oluşturarak, yakınlık ile mahremiyeti dengelemek genelde daha iyi" diyor. Danışmanlık şirketi What If'in Manhattan'daki ofisinde sohbet etmek isteyenler, ortak alanın sonundaki yemekli vagon tarzı kabinlere geçebiliyor. Şirketin ABD kolunun CEO'su Barrie Berg, "Kabinin çok tatmin edici bir yönü var. Etrafınızda neler olup bittiğini görebiliyorsunuz. İnsanlar da sizi görebiliyor. Ancak yine de, çevrenizdeki kişileri rahatsız etmeden özel konuşmalar yapabiliyorsunuz. Etrafta uğultu varken daha iyi çalışılan bir kültürden gelen insanlarız ama bu uğultunun idare edilebilir olması gerek" diyor. THE NEW YORK TIMES

Paylaş

Görüntülenme:
Güncellenme Tarihi:28 Mayıs 2012Yayınlanma Tarihi:30 Mayıs 2012

© 2025e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.