KADINLAR ŞİDDET KURBANI
A.A
Kadınların yüzde 47'si aile içi şiddete uğrarken, 76'sının ekonomik özgürlüğü ve sosyal güvencesinin bulunmadığı açıklandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Danışma Merkezi (KDM) Sorumlusu Pelin Erda, merkeze başvuran kadınların yüzde 47,3'ünün aile içi şiddete uğrayan kadınların oluşturduğunu, 76'sının ekonomik özgürlüğünün olmadığını, yüzde 49'unun ise sosyal güvencesinin bulunmadığını bildirdi.
Erda,"kadın dostu kent projesi" kapsamında geçen yıl Mart ayında açılan merkezde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.
KDM Sorumlusu Erda, Cennetçeşme'de yürütülen bir projeye destek vererek, burada alan çalışması yürüttüklerini, bu kapsamda kadınlarla bire bir görüşmeler yapacaklarını, göç neticesinde dezavantajlı gruplara destek vermeyi amaçlayan "İç Göç Entegrasyon Projesi" çerçevesinde üretilecek destek programlarına katkı sağlayacaklarını, belediyenin kuracağı "Kadın Meclisi"nin tüzüğünü oluşturma konusunda görev aldıklarını, bu sürecin devam ettiğini anlattı.
"Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu" ile organik bağ içinde olduklarını dile getiren Erda, kadınlardan yerel yönetimlerle ilgili şikayet ya da istek gelirse, bunları komisyona ilettiklerini, belediye meclisinde bu konularda kararlar alınması ve sorunların düzeltilmesi yönünde çalıştıklarını ifade etti.
Erda, "Kısaca özetlemek gerekirse İzmir Büyükşehir Belediyesinin kadın politikalarının belirlenmesine katkı koyuyoruz, buna devam edeceğiz" diye konuştu.
Kadınların yaşadığı sorunlarına ilişkin en önemli konuyu "farkındalık yaratmak" şeklinde belirten Erda, "Merkez olarak sadece bize gelenlere hizmet vermeyi değil, bize gelemeyen çok sayıda kadın var, onlara da ulaşmayı hedefliyoruz" dedi.
KADIN SIĞINMA EVİ ARA İSTASYONU
Merkeze gelen kadınlara da hukuksal, psikolojik desteğin yanı sıra sosyal hizmetler ve barınma desteği verdiklerini belirten Erda, şunları söyledi:
"Kadın sığınma evi ara istasyonumuz var. Orada kısa süreli de olsa barınma ihtiyaçlarını gideriyoruz. Konut ve can güvenliği sağlamanın yanında kadınlara destek programları yürütüyoruz. Şu anda 12 kadın ve 13 çocuk kalıyor. Orada etüt ve ana okulu öğretmenlerimiz var. Şiddet ortamından çocuklar da çok fazla etkileniyor. O yüzden çocuklara yönelik programlar gerçekleştiriliyor. Gelenlerin büyük bölümünün ders başarıları düşük oluyor. Etüt öğretmenimiz bizzat okullarıyla, öğretmenleriyle irtibata geçerek, eksikleri tamamlamaya çalışıyor. Bizde kaldıkları süre içinde hem kadınlara, hem çocuklara destek programlar, farkındalık eğitimleri, öfke kontrolü, çatışmayı çözme yöntemleri konularında çeşitli eğitim programları uyguluyoruz. Sadece orada barındırmak değil, kadınları güçlendirmek asıl hedef."
Sığınma evleri ve ara istasyonların geçici çözümler olduğunu vurgulayan Erda, "Kalıcı çözüm ise kadınları güçlendirmek, desteklemek ve ayakları üzerinde durabilecekleri bir ortamı yaratmak" dedi.
Ara istasyondan ayrılan kadınların daha sonra yaşamlarına nasıl devam ettiğinin sorulması üzerine Erda, şu yanıtı verdi:
"Bir kısmı iş buldu. Bir kısmı ailesiyle ilişkilerini farklılaşması gibi yaşam seçenekleri geliştirdi. Yani yeni yaşamlarını biraz daha güçlü, şiddetten arınmış şekilde sürdürmeleri için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Ama tabii bunun hepsinde yüzde yüz başarılı olabilmek bu koşullarda mümkün değil. Çünkü devletin, yerel yönetimlerin kadınlara yönelik farklı sosyal desteklerinin olması lazım. Çok sayıda meslek kursları, iş alanları yaratmamız gerekiyor. Bu da sadece belediyenin çözebileceği bir sorun değil. Bu bir devlet politikası haline gelmeli. Biz tamamen belediyenin öz kaynaklarıyla bu hizmeti veriyoruz, devletten herhangi bir yardım almıyoruz."
Paylaş