KİŞİ NEDEN YALAN SÖYLER?

PSİKOHAYAT DERGİSİ

Kişi neden yalan söyler? Hangi durumlarda yalan, "yalan" olarak sayılmaz? Bu durumun sonu ne olur.


Uzman Psikolog Neşe Özkarslı anlatıyor: 

Yalanın yalan olması için öncelikle yalan söyleyenin gerçek dışı ifadelerde bulunması ve karşısındakini yanlışa yönlendirmesi gerekir. Yalan söyleyen kişinin bunu bilmesi çok önemlidir.  Karşısındakini düşüncelerinden farklı bir boyuta sürüklemesi ve niyeti, yalan kavramında hep tartışılan bir konu olmuştur. İyi niyet varsa BEYAZ yalan, kötü niyet varsa KÖTÜ yalan diye ayrımlar yapılmış, yalan söyleyenler de bu kategorilere göre değerlendirilmiştir.

Yalan söyleyenin amacı ve ne tür bir hedefi olduğu tamamen subjektif bir değerlendirme olarak düşünülmelidir. Çünkü kime göre iyi ve doğru, kime göre kötü ve yanlış olduğu tartışma konusu olabilecek, bakış açısına göre ayrı değerlendirme yapılabilecek bir durum olarak değerlendirilir.

Oysa yalan, yalandır. İyi niyet de olsa bunu sıklıkla hayatında kullanan, karşısındaki kişiyi incitmemek için yalan söylediğini düşünen ve bunu misyon haline getirmiş kişiler bir süre sonra kendi yalan dünyalarında kendilerini hapsederler ve çevrelerinde yalan bir hayal dünyası yaratırlar. Bu dünya içinde, ilişkilerinde bir dolu gerçek dışı olaylar dönmekte ve kandırmaca devam etmektedir. Genellikle böyle durumlar mutlu olma psikolojisi, pembe dünya oluşturma amacını yaratmıştır. Bunu gerçek dünyanın problemlerinden kaçış olarak nitelendirmek doğru olabilir. Bu durumu yaratan kişinin karşılaşacağı sorun ve problemleri çözme becerisinin gelişmemiş olası, zarar göreceğini düşünerek kendi yalan dünyasına saklanma davranışını doğurabilir.

HANGİ DAVRANIŞLAR YALAN SAYILMAZ?

Yok sayma ve görmezden gelme gibi savunma mekanizmaları yalan gerçeğinden biraz daha farklıdır. Bilinç dışı gerçekleşen savunmalar egonun zarar göreceği durumlarda ortaya çıkan ve kişinin benlik bilincini koruyan mekanizmalardır. Ancak bu tür mekanizmalar immatür olarak nitelendirilen gelişkin olmayan, yaş özelliklerinin gerisinde davranışlar göstererek kişilere has bir mekanizma olarak kabul görür.

Bazen de çok ciddi bir travmatik yaşantının değiştirilmesi ya da yok sayılması, olay gerçekleşmiş olduğu halde kabul edilmeyip red edilmesi yalan kapsamına girmez. Kişinin bu durumla yüzleşmekten korkması ve kaçınması doğal bir savunma olarak değerlendirilmelidir.

Psikolojik rahatsızlığı olan kişilerin, doğruluğuna inanarak söyledikleri yalanlar yalan olarak kabul edilmez. Veya yanlış bilgi edinmeden dolayı hatalı bilgi aktarımı yalan olarak kabul edilmez. Bilgi kaynağının ilk kişisi bilerek bir yalan söylediyse, buna inanan ikinci kişinin diğerlerine bilgi aktarımı, yalan olarak kabul edilmez.

YALAN SÖYLEYİP YAFTASINI KABUL ETMEYİZ

Yalan söylemeyle, literatürde aynı anlama gelen çeşitli kelimeler sayılabilir: Hile yapmak,  abartmak, saklamak, gizlemek, aldatmak, dolandırmak, iftira atmak, uydurmak, sahtekarlık yapmak, taklit etmek, fikir çalmak,  riyakarlık yapmak, blöf yapmak, kopya çekmek, göz yummak, görmezden gelmek, kazık atmak, dolap çevirmek, dalavere yapmak, yolunu bulmak, uydurmak…

Yalan söyleyen kişiler için ise; düzenbaz, hileci, sahtekar, iki yüzlü, üç kağıtçı, ahlaksız, dolandırıcı, hain, çıkarcı, samimiyetsiz, sadakatsiz, şarlatan,  namussuz, yapmacık, taklitçi…

Bu iki paragrafın okunması durumunda ilk paragraftaki söylenilenleri hayatımızda bazı durumlarda kullanmışızdır. Ancak ikinci paragraftaki yaftaları hiç birimiz kabul etmez ve kendimize yakıştıramayız. Oysa düpedüz sahtekarlık yapıyoruzdur. Bunu kabul etmeyişimiz farklı bir yalan dünyasına girmediğimiz anlamına gelebilir. 

PATAOLOJİK YALANLAR

Kişiye yarar sağlamayan ya da çok az yararı olan yalan türüdür. Öylesine birden ve hesaplamadan söylenir.  Kişi bunu neden söylediğinin açıklamasını yapmakta zorlanır.  Hatta kişi doğruyu söylediğinde daha avantajlı olacağı durumlarda bile yalan söyleyebilir.  Özetle kişiyi zor durumlara sokan, yaşamına zarar veren yalan türüdür.

YANILGI FANTEZİSİ


Yalan söyleyen kişi hem geçmişi, hem geleceği hem şimdiki zamanı içine alan hikayeler uydurur. (King ve Ford 1988) Önce hikayeler inandırıcı gelir ama sonrasında bazı tutarsızlıklar göze çarpmaya başlar. Hikayeler gerçekmiş gibi anlatılır. Anlatan kişinin duygularının hikaye ile uyum içinde olması dikkat çekicidir. Başından geçen üzücü bir olayı anlatırken gözyaşları içinde boğulması yanıltıcı olabilmektedir. Bu nedenle inandırıcılık düzeyi çok yüksektir.

YALAN SÖYLEYENİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ

Kişinin sosyal hayata uyumunu sağlayan davranış örüntüsü kişiliğin temel özelliklerinden biridir. Bu davranışlar; kişinin tepkilerini, olayları algılayış biçimini, başa çıkma becerilerini nasıl kullandığını, ahlaki değerlerini belli eder. Kişi her zaman kendi iç dünyası ile dış etkenler arasında bir uyum yakalamak ister. Bu uyumlu iletişim, onun sağlıklı tepkiler vermesiyle belirlenir. Eğer uyum sağlanmazsa sağlıksız bir iletişim vardır ve kişilik sorunları düşünülmelidir. Kişilik bozukluğu teşhisi koyabilmek uzun süreli takip ve tekrarlayan davranış bozukluklarının oranına bağlıdır.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:26 Haziran 2010

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.