Prof. Dr. Tarhan’dan test çocuğu benzetmesi
“Analitik düşünceyi öğretmede en büyük engel sınav sistemi”
Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından desteklenen Gençlik Projeleri Destek Programı kapsamında Üsküdar Üniversitesi, Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Haydi Tut Elimi Rehabilitasyon Eğitim ve Yardım Derneği tarafından gerçekleştirilen ‘Okuyan Üniversite-Okuyan Lise Projesi’ nin açılışı, çevrimiçi bir törenle yapıldı. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ezberle-anlat yönteminin kişiyi analitik düşünceden uzaklaştırdığını belirterek, “Çocuklara bunu öğretmek gerekiyor ama en büyük engel sınav sistemi. Sistem, çocuğu ‘test çocuğu’ olarak yetiştiriyor. Test sistemi bizi zehirliyor. Türkiye'deki kitap okuma alışkanlığını körelten en önemli şey test sisteminin tek ölçü olması gerçeğidir. Böylece okuduğunu anlama, uzun metin okuma, derin düşünme ve yorum yapma becerisini kullanmayan gençler yetişiyor” dedi. Tarhan, Üsküdar Üniversitesi olarak Üsküdar’da kitap ve kütüphanesi olmayan okullara da kitap bağışlayacaklarını söyledi.
Pandemi koşulları kapsamında çevrimiçi düzenlenen törende ‘Okuyan Üniversite-Okuyan Lise Projesi’nin açılışı gerçekleştirildi. Bir yıl sürecek projeyle Üsküdar Ahmet Yüksel Özemre Bilim ve Sanat Merkezi öncülüğünde liselerde eğitim gören 40 genç ve Üsküdar Üniversitesi’nde farklı bölümlerde eğitim gören 40 genç olmak üzere 80 gençle gerçekleştirilecek. Projeyle gençlerin okuma alışkanlıklarının artırılması, kitap okuma ve kütüphane kültürünün yaygınlaşmasına katkı sağlanması, gençlerin kültürel, kişisel ve sosyal gelişimlerinin desteklenmesi, ortak bir amaç etrafında birlikte ve uyumlu çalışma kapasitelerinin geliştirilmesi ve gönüllülük faaliyetlerine katılımlarının teşvik edilmesi hedefleniyor.
Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın: “Kitap ve kütüphanesi olmayan okulları belirledik”
Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın, projede yer almaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek kitap okuma alışkanlıklarına ilişkin yapılan araştırma sonuçlarından örnekler verdi. Sinan Aydın, “Konuyla ilgili yapılan araştırmalara ve elde edilen verilere dayanarak öğrencilerde kitap okuma alışkanlıklarının oluşmasında etkili olan bazı faktörler tespit edilmiş. Evlerde kütüphane bulunmaması ve evlerde yeterince kitap okunmaması, okullarda gerektiği gibi kitap okunmaması, okullarda kütüphanelerin işlevsel olmaması, öğretmenlerin kitap okuma konusunda öğrencilere rol model olmamaları, teknolojik araç gereçlerin çocukların ilgisini daha çok çekmesi, öğrencilerin okumanın önemine ilişkin yeterli farkındalık düzeyine sahip olmamaları bu nedenlerden bazılarıdır.
Okullarda kütüphane olmaması ve kütüphanenin donanımının yeterli olmaması konusu ile ilgili olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü başkanlığında okullarımızın tümünü taradık ve kütüphanesi olmayan okullarımızı tespit ettik. Bu okulların ivedilikle kütüphanelerinin olmasını sağlamaya gayret eden bir çalışma içerisindeyiz. Hali hazırda var olan kütüphanelerimizdeki kitapların sayısını artırmanın gayreti içerisindeyiz” dedi.
Öğretmenlerin kitap okuma konusunda rol model olmaları için yaptıkları çalışmalara da değinen Sinan Aydın, “2015 yılında ‘Üsküdar Eğitim Okumaları’ adı altında başlattığımız bir proje var. Bu vakte kadar okul müdürlerimiz ile toplam 49 kitap okuduk ve kendilerine teslim ettik. Okul müdürlerimiz ile her ay bir kitap okuyoruz ve onları kitabın yazarı hayatta ise kitabın yazarıyla buluşturuyoruz. Bu proje kapsamında Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile okul müdürlerimizi bir araya getirmiştik. Nihayetinde bütün bu gayretler, güzel projeler okuma oranımızı artırıyor. Böylece bakışımız, değerlendirmemiz elbette ki değişiyor” dedi. Sinan Aydın, bu anlamlı proje için de Üsküdar Üniversitesi’ne teşekkür etti.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Medeniyet kuran toplum okumada geri kalıyor”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, törende yaptığı konuşmasında projenin çok faydalı olacağına inandığını belirtetek “‘Neden okumak lazım?’ ve ‘Okuma alışkanlığı nasıl kazanılır’ soruları çok önemli. Bununla ilgili muhakkak bir kök neden analizi yapılması gerekiyor. Bizim Türk toplumu kitap okuma ile ilgili neden istatistiklerde aşağılarda kalıyor? İnternette ve sosyal medyada konuşmayı çok seviyoruz ama okumuyoruz. Halbuki biz medeniyet kurmuşuz, medeniyeti tarihimizde yerleştirmişiz. Tarihimizde müthiş eserler çıkarmışız. Neden böyleyiz şu anda? Gerçek Türk milleti bu değil. Yolunda gitmeyen ve düzeltilmesi gerekenler var” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Ruslar kitapla büyüyor”
Rusya’yı iyi tanıyan bir araştırmacı-akademisyenle geçmişte yaptığı bir sohbete değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sohbet ‘kitap okuma alışkanlığı nasıl kazanılır’ konusuna geldi. Hocamız şöyle dedi: Tolstoylar, Dostoyevskiler ünlü yazarlar da Rusya’dan çıktığı için Ruslar’a sormuş ‘Siz çocuklara ve insanlara nasıl okuma alışkanlığı kazandırıyorsunuz?’ diye sorunca oradaki Rus edebiyatçı şaşırarak ‘Bizim okuma alışkanlığı kazandırmak gibi bir yöntemimiz yok ki, zaten çocuklar kitabın içine doğuyor’ diye yanıt vermiş. Rusya’da çocuk evdeyken herkesin elinde bir kitap, bir yere gidiyor yine herkesin elinde kitap görüyor” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Kültürümüzde kırılmalar yaşandı”
Bizim kültürümüzün temelinde de okuma alışkanlıkları olduğunu ancak bazı kırılmalar yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bizde aslında kıraathane, okuma evi demek. Eskiden öyleymiş ama bir şekilde kültürümüzde kırılmalar yaşanmış ve kıraathaneler kahvehane olmuş. Şimdilerde bilim evleri yapılıyor, araştırmaya teşvik ediliyor ama bir an tembelleşmişiz. Kültürümüzde kırılmalar var. Muhakkak gerekçeleri ile birlikte bu okuma konusuna önem vermemiz gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Kişinin okuduğundan ne anladığı önemli”
“Okumak neden önemli?” diye soran Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir insan için duyduğunu anlamak ve okuduğunu anlamak ayrı ayrı zihinsel becerilerdir. Anadolu’da ‘Duyduğuna inanma, gördüğünün de yarısına inan’ diye bir söz vardır. İnsana en çok hata yaptıran şey, yanlış yorumlar ve yanlış algılardır. Mevlana'nın ‘Bir insana ne söylediğin değil onun ne anladığı önemlidir’ diye bir sözü var. Okuduğu zaman ve dinlediği zaman ne anladığı önemli” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Derin düşünce ve analiz alışkanlığımız yok”
Okuduğunu anlama becerisinin, insanı insan yapan en önemli beceri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir metin okuduğunda onu anlayacak ve onu ifade edecek. Mesela birbirimize ‘Annen nasıl bir insan?’ diye sorduğumuzda ‘İyidir’ diye kısa cevap veririz. Ama İngiltere gibi çok okuyan toplumlara aynı soruyu sorduğunuzda en az 3-5 dakika özelliklerini anlatırlar. Biz iyidir deyip kestirip atıyoruz. Demek ki derin düşünce ve derin analiz alışkanlığımız yok. Bu da deneyimleyerek aktif öğrenme yöntemi ile oluyor. Eğitim sistemimiz kendini yenilemeye çalışıyor. Ezberle anlat yöntemi ile derin düşünce, nedensellik analizi, kök - neden analizi gibi analizler yapılamıyor. Ezberle anlat yöntemi insana analitik düşünce yaptırmıyor. Bir bilgiyi öğren aktar şeklinde yapılıyor. Halbuki onu anlayıp, yorumlayıp ve analiz edip öyle aktarılması gerekir. Kendisi tez - antitez - sentez yapacak. Bunu yapmayı öğretmek gerekiyor. Türkiye'deki kitap okuma alışkanlığını körelten en önemli şey test sisteminin tek ölçü olması gerçeğidir. Böylece okuduğunu anlama, uzun metin okuma, derin düşünme ve yorum yapma becerisini kullanmayan gençler yetişiyor. ” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuklar ‘test çocukları’ olarak yetişiyor”
“Burada en önemli değiştirilmesi gereken sistem bizim sınav sistemimizdir” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “ Bana göre en büyük engel, sınav sistemi. Mecburen herkes sınavlara girip çıkıyor. Bu durumda anneye, babaya da kızamıyoruz. Üniversiteye girmesi için mecburum diyor ve çocuğu ‘test çocuğu’ olarak yetişiyor. Test sistemi bizi zehirliyor. Amerika'nın SAT eğitim sistemi var. Bu sistemde 3 ayda bir sınav oluyor, bazı eyaletlerde ayda bir sınav yapılıyor. Çocuk devamlı sınava giriyor, o sınavdan aldığı not ana notu oluşturuyor ve çocuk onunla üniversiteye giriyor. Ama tek bir imtihan değil 3 ayda bir, ayda bir sınav oluyor. Biz nedense bunu yapamadık. Öyle olursa çocuk ondan sonra okusun, okuduğunu anlatsın, öğretmen de çocuğun kendini ifade edip edemediğine, okuduğunu anlayıp anlayamadığına bakar. O beceriler testlerde anlaşılmaz. Mesela okullarda bir komisyon kurulur, ‘Okuduğunu anlıyor mu, anlatıyor mu?’ diye bakılarak puanlar verilir. Böyle olursa düşünen, sorgulayan insanlar çıkar” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Sınav sistemi bizi zehirliyor”
“Şu andaki sınav sistemi bizi yarış atı gibi yapmış” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hep sadece sonuç odaklı bir durum içindeyiz. Bu sınav sistemi bizi zehirliyor, geri kalmamıza sebep oluyor. 21’nci yüzyıl becerilerini gençlere öğretelim diyoruz ama karşımıza sınav çıkıyor. Sayın bakanım da çok gayretli, çok çalışıyor ama bu sistemi değiştiremedi. Nasıl bir sistemse yani değiştiremedi. İnşallah değişir artık, şartlar zorluyor” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Üsküdar’da kitap ve kütüphanesi olmayan okullara kitap bağışlayacağız”
Üsküdar İlçe Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın’ın konuşmasında bazı okullarda kitap ve kütüphane olmadığını belirttiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bizim vakıf desteğimizle, Üsküdar'daki bütün okullar ve kütüphanelerinin, şu an hiç kütüphanesi olmayanlardan başlayarak, isim listesini verirseniz hocam, biz üniversite yayınlarındaki, benim şahsi yayınlardan hepsini, ücretsiz veririz. Bütün okullara veririz yani bizim kitaplarımızı, hem de bu İDER Vakfı'nın bu projeye bir bağışı da olur. Güzel bir proje, gerçekten bu okuma konusunu sonuç raporunda da geçirelim. Pisa’da, okuduğunu anlayamama notunun sebeplerinin, biz sınav sistemi olduğu ile ilgili kanaatimizi de rapora yazalım” diye konuştu.
Prof. Dr. Nazife Güngör: “Yazılı kültürün gelişmesi açısından önemli bir proje”
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, Okuyan Üniversite-Okuyan Lise Projesi’nin İletişim Fakültesi’nin resmi anlamda koordinatörlük yaptığı ilk projesi olması nedeniyle kendileri açısından ayrı bir önemi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nazife Güngör, “Bu açıdan gururluyuz. İkinci bir boyutu üniversiteler bilim üniversiteler bilim üreten kurumlardır ama bu bilim üretimi sadece eğitim-öğretimi pekiştirmek güçlendirmek ve sadece bilim için bilim değil, aynı zamanda bu bilim üretiminin ne kadar çok sosyal sorumluluk ve kamu hizmeti ekseninde yaparlarsa o kadar değerli olur.
Bu açıdan bu projeye önemli bir değer atfetmek gerekiyor çünkü projenin bir ayağı tamamen toplum ve burada çok önemli bir sorunsal da var. Proje bu sorunsala vurgu yaparak başlamış ve hedef de çok doğru konulmuş. Üçüncü bir boyutu Nebiye Hocamızın vurguladığı verilerden hareketle konuşmak gerekirse biz toplum olarak Doğu toplumları içerisinde konuşlanan bir toplumuz. Bu nedenle sahip olduğumuz önemli bir özellik biz henüz yazılı kültürün tam da içerisinde yer almış değiliz. Yazılı kültüre gitmenin yolu da okumaktan geçer. Ne kadar okursak o kadar yazıyla tanışırız ve yazıyla düşünmeye başlarız. Yazıyla düşünme alışkanlığı kazanırız. Toplumuzda yazılı kültürün gelişmesi, oturması, yazı temelinde entelektüel ilerleme açısından da çok önemli bir proje” dedi.
Dr. Öğretim Üyesi Nebiye Yaşar: “Kitap okumaya sadece 1 dakika zaman ayırıyoruz”
Proje Danışmanı, Üsküdar Üniversitesi Genç Beyinler Akademisi Direktörü, Haydi Tut Elimi Rehabilitasyon Eğitim ve Yardım Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Nebiye Yaşar, açılış konuşmasında bilginin hızlı bir şekilde güncellendiği ve bilgi akışının süreklilik arz ettiği günümüzde gençlerin potansiyellerini daha iyiye taşıyarak değişimin hızına ayak uydurmalarına, yeni bilgi ve düşünceleri takip ederek kendilerini tanımalarına ve kişisel gelişmelerine katkı sağlamak istiyoruz. Teknolojinin gelişmesi ile beraber bilgi kolayca elde edilebilir hale geldi. Araştırmaya ve kendini geliştirmeye ayrılan zaman ise tamamen televizyon internet gibi çok vakit isteyen alanlara kanalize edildi. Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in yayınladığı kitap okuma alışkanlıklarını da ortaya koyan güncel verilere göre kitap okumak Türk insanının ihtiyaç listesinde 235’inci sırada yer alırken 100 kişiden sadece 4 kişi kitap okuyor. Günde 3 saat televizyon izleyen 7 saat internet kullanan ülkemiz insanının kitap okumaya ayırdığı vakit sadece bir dakika. Büyümenin ve gelişmenin çocuklarımızın daha çok okumasına bağlı olduğu ülkemizde TÜİK’in açıkladığı veriler gerçekten son derece üzücü” dedi. Yaşar, başlatılan proje ile gençlerin kitap okuma alışkanlıklarını geliştirilmesinin hedeflendiğini söyledi.
Dr. Öğretim Üyesi Hale Yaylalı, projeyle ilgili bilgi verdi
Proje Koordinatörü Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Hale Yaylalı da projeye ilişkin bilgiler verdi. Proje kapsamında kitap okumanın yanı sıra konferans ve kişisel gelişim ve başarı konusunda eğitimler, seminerler, yaratıcı drama, gönüllülük ve doğal yaşam aktiviteleri yapılacağını belirten Dr. Öğretim Üyesi Hale Yaylalı, bu çalışmalar kapsamında pozitif psikoloji seminerleri, kendi duygularını tanıma ve farkındalık, mutluluk stratejileri, ilişki yönetimi gibi çok sayıda eğitimin de verileceğini kaydetti.
Paylaş