Psikiyatrik ilaçlar işe yarıyor mu

1950'lere kadar ilaçlar, hastaları uyutup biraz sakinleştirmek dışında fazla bir işe yaramıyordu. 1951'de Rhone-Poulenc Laboratuarları yeni bir antihistaminik (yani alerji ilacı) keşfetti.

Genç bir Fransız cerrah olan Henri Laborit, antihistaminik alan hastalarının ameliyatlardan sonra daha rahat ve huzurlu olduklarını gözlemlemişti.

Psikiyatrist arkadaşlarını, yeni anhistaminik ilacı şizofrenlerde kullanmaya ikna etti. Jacques adında, şiddetli taşkınlık belirtileri gösteren bir hastaya 20 gün süreyle antihistaminik verdiler. Jacques, 20nci günün sonunda sakin sakin briç oynuyordu. 1952'de bu ilacın şizofrenlerde ve taşkınıkla seyreden manik depresif hastalık hecmelerinde etkili olduğu kesin olarak kanıtlandı. Fransız gazeteleri, ''Büyük Fransız milletinin'' insanlığı akıl hastalığından kurtardığını yazdılar. Bu iddia abartılı olmakla beraber, hayatını akıl hastanelerinde sürdüren çok sayıda şizofrenin taburcu olmasına imkân sağladı. Sayesinde akıl hastaneleri boşaldı. Söz konusu ilaç 60 yıldır mûteber bir kimyasal olma vasıfını koruyor ve şizofrenide, uyku bozukluklarında, huzursuzlukta ve hatta kusmalarda kullanılıyor. 1950'lerden sonra bir sürü şizofreni ilacı daha icat edildi. *** Yine 1951'de iki yeni verem ilacı üretildi: İzoniyazid ve iproniyazid. Eski ilaçlarla iyileşmeyen, artık ölümü bekleyen veremlilere bu ilaçlar verildi. Sonuç mucize gibiydi: Bir lokma ekmeği dişlerinin arasında taş öğütürcesine zor çiğneyen, kemikleri çıplak gözle bir bir sayılan verem hastaları iştahlanıp yemek yemeye başlamışlar, üstüne üstlük koğuşların ortasında şarkılar söyleyip dans eder olmuşlardı. O tarihte bu şen şakrak hastaların fotoğrafları Life dergisinde yayınlandı.

ABD'de bayram havası esti. Dikkatli gözler veremlilerdeki bu sevincin sadece hastalığı yenmeye bağlı olamayacağını sezmişlerdi. Depresyon hastalarında da verem ilaçlarını kullandılar. Özellikle iproniyazid ile elde edilen sonuç yüz güldürücüydü. İlaç ABD'de pek çok ilacın başına geldiği gibi ''mutluluk hapı'' adıyla kapış kapış gitmeye başladı. İproniyazid, depresyonu iyileştiren ilk ilaçtı. Bugün 25 civarında antidepresan var. ***

Peki psikiyatrik ilaçlar uyuşturucu mu?
Uyuşturucudan kast edilen şey bağımlılık yapmak ise, sadece ''anksiyolitik'' dediğimiz anksiyete (yani kaygı) giderici ilaçlar bağımlılık yapabilir. Meselâ antidepresanlar bağımlılık yapmaz. Uyuşturucu ile murat edilen uyku ve sersemlik yapmak ise, bazı ilaçların bu yan tesire yol açtığı doğrudur. Ama öte yandan tam tersine canlandırıcı, gece alındığında uykuyu kaçıran ilaçlar da vardır. Bugün kullandığımız antidepresanların çoğu uykululuğa yol açmıyor, hatta uykuyu kaçırabiliyor. Bu yüzden artık hastaların antidepresanları genellikle sabah kullanmalarını tavsiye ediyoruz.

Bir başka çarpıcı örnek de dikkat eksikliği ve hiperaktivite hastalığıdır. Bu hastaların tedavisinde kullanılan metilfenidat adlı ilaç psikostimülan (yeni beyni uyarıcı) etkilidir. Motor takılmış gibi hareket eden hiperaktif çocukların ilaçla durgunlaştırıldığını sanır işin içinde olmayanlar. Hayır, hiperaktif çocuklara uyarıcı ilaç verilir. O zaman çocuğun daha da hareketli hale geleceği düşünülebilir. Bu da doğru değildir. Üstelik metilfenidat, dikkati de arttırır. Tedaviden yeterince fayda görmeyen çok sayıda hasta bulunmakla beraber, psikiyatrik tedavinin işe yaradığı hasta sayısı çok daha fazla.


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:05 Ekim 2011

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.