Seküler Bir Çağda Anlam Bulmak İçin Klasikleri Okumak

21. yüzyılın tüm teknolojik pırıltısına rağmen, bize hayattaki ve kâinattaki pırıltıları görmede yardımcı olamıyor. Herkes bir anlam arayışı içerisinde. Viktor Frankl’ın 1946’da yazdığı İnsanın Anlam Arayışı hala en çok satan kitaplar listesinde.

Seküler Bir Çağda Anlam Bulmak İçin Klasikleri Okumak

Bunun bir nedeni insanın hayatın anlamını arayan tek canlı varlık olmasıdır.

Diğer canlıların nasıl yaşayacağı daha doğuşta belli iken, insanoğlu hala:
“Yılllardır soruyorum bu soruyu kendime, bilmem ki bu Dünya'ya ben niye geldim?”

Hubert Dreyfus ve Sean Dorrance Kelly baş başa verip bu konuda muhteşem bir kitap yazmışlar.
“Her Şey Işıldıyor: Seküler Bir Çağda Anlam Bulmak İçin Batı Klasiklerini Okumak.”

Hubert Dreyfus yaklaşık kırk yıldır Berkeley'deki California Üniversitesi'nde felsefe hocası. Sean Dorrance Kell ise Harvard Üniversitesi Felsefe Bölüm başkanı.

Bu kitabı yazma nedenleri aslında çok basit: “Hayatımızın her anında bitmek bilmeyen seçenekler karşımıza çıkıyor. Ancak, modern seküler kültürümüz bize bu seçenekleri nasıl değerlendireceğimiz konusunda net bir yol sunmuyor/sunamıyor.”

Yazarlara göre bu durum kaçınılmaz gibi görünse de aslında oldukça yeni ve modern insana ait bir kuruntu.

“Orta çağ Avrupa'sında Tanrı'nın çağrısı temel bir güçtü.
Antik Yunan'da ise tanrılar, doğru eylemi seçmemiz için bizi yönlendirirdi.
"Kendinden geçmiş" bir atlet gibi, dünya ile uyum içinde olmaya çağrılırdık. Yanlış bir seçim yapamazdık.”

Peki, Tanrı inanıcı yanında manevi olan hiçbir şeyi kabul etmeyen modern insan için bir umut var mı?
Klasikler bu konuda bize yardımcı olabilir mi?
"Her Şey Işıldıyor" kitabı klasikleri yeniden okumakla bunun mümkün olabileceğini söylüyor.



Hubert Dreyfus ve Sean Dorrance Kelly, öncelikle Batı'nın en büyük eserlerini aydınlatarak dünyayla olan tutkulu bağımızı ve duyarlılığımızı nasıl kaybettiğimizi gösteriyor.

Bu yolculuk Homeros'un çok tanrıcılığından Dante'nin tek tanrıcılığına, Kant'ın özerkliğinden Melville'in çoklu dünyalarına ve David Foster Wallace ile Elizabeth Gilbert gibi modern yazarların manevi zorluklarına kadar uzanıyor.

Edebiyat, felsefe ve dini tanıklıkları inceleyerek modern manevi hayatı yeniden tasarlayan Dreyfus ve Kelly, eski anlam kaynaklarını ortaya çıkararak bize her gün etrafımızı saran kutsal, ışıltılı şeyleri nasıl yeniden keşfedeceğimizi öğretmeye çalışıyorlar.

Yazarlar amaçlarını şöyle belirlemiş: “Kültürümüzü, tarihimizi, kutsal uygulamalarımızı ve kendimizi anlama biçimimizi değiştirmek.”

Dahası, “modern dünyadaki varlığımızı takdir ederek ve şükretmek” için eski yol ve yordamlardan faydalanarak yeni bir yol sunmak.

Peki, “Her Şey Işıldıyor” kitabından hareketle bizim klasikler bize ne söyler? Hayatta anlam arayışımızda bize nasıl yardımcı olabilir?

Başta İbn Sina, Gazzali, Fuzuli, Mevlâna, Yunus Emre, İbn Arabi ve Şey Galip olmak üzere kendi klasiklerimiz bize neler söyler?

İslam’ın altın çağında, İbn Sina'nın bilimsel ve felsefi rehberliği, eleştirel düşünmede ve doğru davranışta bulmada bir ışık tutardı. Tıp ilmine ışık tutan şu sözleri hala bir çok diyetisyenden daha özlü olarak konuyu özetliyordu:

“Yediğin vakit az ye.

Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme.
Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye, nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, yemek yemek üstüne yemektir.”

Gazzali, mutluluğun kimyasını ayrıntılı olarak anlattığı kitabı Kimyay-ı Saadet’te “Kendini tanı” diye başlayarak; hayatın manevi derinliklerini, hayatın anlamını ve yönünü belirlerdi.

Mevlâna’nın sevgi ve tasavvuf anlayışı, “kesrette vahdeti keşfederek” tüm kainatla uyum içinde olmayı öğütlerdi.

İbn Arabi'nin vahdet-i vücut felsefesi, iç dünyamızda huzur ve anlam arayışında yol gösterirdi. Varlığın sırlarını keşfetmiş ve “kendinden geçmiş” bir sufi derviş gibi, dünya ile uyum içinde olmaya çağrılırdık.
Yanlış bir seçim yapamazdık.

İbn Sina'nın akılcılığı ve hikmeti, Gazzali'nin içsel derinliği, Mevlâna’nın aşk felsefesi ve İbn Arabi'nin kuşatıcı ve birleştirici bakış açısı hala bize yardımcı olabilir.

Klasiklerimizden devşireceğimiz bu bilgelik, bize günlük hayatın yoğunluğunda kaybolmadan, iç dünyamızda huzur ve anlam bulmayı öğretebilir.
İslam medeniyetinin klasik metinleri, modern hayatın karmaşasında yönümüzü bulmamız için bize rehberlik edebilir.
“Her Şey Işıldıyor” kitabını okurken bunları düşünmeden edemedim.
Şeyh Galib’in “Hoşça bak zâtına” ölümsüz ifadesiyle kendimize yepyeni bir bakış açısıyla bir bakabilsek kendimizden başlayarak nice ışıltıları keşfedebiliriz.
“Hoşça bak zâtına; Zira kâinatta yaratılmışların özü/göz bebeği olan insansın sen.”

Prof. Dr. İbrahim Özdemir


Paylaş

Görüntülenme:
Yayınlanma Tarihi:02 Temmuz 2024

© 2024e-Psikiyatri.com, bir NPGRUP sitesidir,
e-Psikiyatri.com bir NPGRUP sitesidir. Bu sitede verilen bilgiler, site ziyaretçilerinin/hastaların hekimleriyle mevcut ilişkilerini ikame etmek değil, desteklemek için tasarlanmıştır. Bu sitede yer alan bilgiler bir hekime danışmanın yerine geçmez. Tüm hakları saklıdır.