TÜRKİYE'Yİ ANLAMA KILAVUZU
A.A
Mutlu bir insanım diyenlerin oranının yüzde 65 olarak belirlendiği araştırmada 33'lük bir kesimi kadınlar oluşturuyor.
Bağımlılıkta düşüş gözlenirken, TV izleyicileri yerli dizileri tercih ederken, dört kişiden birinin başka bir ülkede yaşama fikrine sıcak bakıyor.
Ipsos KMG araştırma şirketinin, Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Nalçaoğlu tarafından yönetilen, “Türkiye'de Yaşam Tarzları ve Trendler” araştırmasının sonuçları, Antalya Kemer'deki bir otelde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Ipsos KMG Üst Yöneticisi Vural Çakır, araştırmanın Türk toplumunu anlamak amacıyla 2003, 2005, 2007 yıllarında da yapıldığını ve 2009'da da dördüncüsünün gerçekleştirildiğini söyledi.
Doç. Dr. Nalçaoğlu ise araştırmanın, eğitim, sağlık, kimlik, aidiyet, boş zamanların değerlendirilmesi, siyaset gibi 10 ana başlık altında Türkiye'nin 34 ilinde, 16 bine yakın örneklemle yapıldığını kaydederken, ortaya çıkan araştırmanın sonuçlarından “Türkiye'yi Anlama Kılavuzu" oluşturulduğunu belirtti.
Araştırma sonuçlarına göre, "Dini inanç hayatıma yön veriyor" diyenlerin oranı 2005'te yüzde 67 iken, 2007'de yüzde 72, 2009'da ise yüzde 66 olduğunu bildiren Nalçaoğlu, “Bu ülkeyi eleştiren beğenmiyorsa gidebilir" görüşündekilerin ise 2005'te yüzde 61 iken 2009'da ise yüzde 56 olarak belirlendiğini aktardı.
Anketteki "Askerler bağımsızlığımızın ve toplumsal düzenin güvencesi" maddesine "Katılıyorum" diyenlerin oranının yüzde 85 olduğuna dikkati çeken Nalçaoğlu, bu oranın 2005'te yüzde 92, 2007'de ise yüzde 91 olduğunu bildirdi.
MARKA BAĞIMLILIĞINDAKİ DÜŞÜŞ
Televizyondaki reklamları ilgiyle izleyenlerin oranının yüzde 26 olarak belirlendiğini anlatan Nalçaoğlu, televizyon reklamlarının ürün seçmede yardımcı olduğunu düşünenlerin oranının ise yüzde 39 olduğunu açıkladı.
Nalçaoğlu, marka bağımlılığında bir düşüş gözlendiğini aktararak, "Bilinen markaları tercih ederim" diyen örneklemlerin oranının 2005'te yüzde 65, 2007'de 64, 2009'da ise yüzde 56'ya gerilediğini söyledi. "Biraz pahalı da olsa istediğim markayı alırım" diyenlerin ise 2005'teki yüzde 50'lik orandan 2009'da yüzde 42'ye gerilediğini belirten Nalçaoğlu, kullandığı markayı kolay kolay değiştirmeyeceğini ifade edenlerin ise yüzde 46 olarak belirlendiğini kaydetti.
Türkiye'de bireylerin kendilerinin ve ailelerinin ekonomik gelecekleri konusunda kaygılı olduğunu bildiren Nalçoğlu, emeklilik endişesinin 2005'ten bu yana yüzde 47'den yüzde 51'e yükseldiğini, ailenin geleceğine dair endişesinin ise aynı dönemde yüzde 55'ten yüzde 62'ye yükseldiğini belirtti.
DEMOKRATİK AÇILIM
Nalçaoğlu, araştırma sonuçlarından elde ettikleri verilere göre, sosyo-ekonomik statü ve eğitim seviyesi yükseldikçe “Demokratik Açılım” sürecine desteğin düştüğünü, Marmara ve Ege bölgesinde desteğin düşük, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'da ise yükseldiğini gözlemlediklerini aktardı. Nalçaoğlu, bu sürecin, her kesime yarar sağlayacağını düşünenlerin oranının ise yüzde 30 olarak belirlendiğini belirtti.
BAŞKA ÜLKEDE YAŞAMAK İSTEYENLER, TOPLUMUN DÖRTTE BİRİNDEN FAZLA
Doç. Dr. Nalçaoğlu, kimlik ve aidiyet başlığı altında örneklemlere yaşadığı coğrafya, mahalle, şehir ve ülke bazında bağlılığını sorgulayan cümlelerin yer aldığını bildirdi. Nalçaoğlu, toplumun mobilize olmaya eğiliminin güçlü olduğunu söyleyerek, “Başka şehirde ya da başka ülkede yaşama isteğini dile getirenler toplumun dörtte birinden fazladır” dedi.
Nalçaoğlu, oturduğu semti sevdiğini dile getirenlerin yüzde 64, “İmkanım olsa başka şehre taşınmak isterim” diyenlerin oranın yüzde 35 olarak belirlendiği araştırmada, “Başka bir ülkede yaşama fikrine sıcak bakıyorum” görüşündekilerin ise yüzde 26 olarak belirlendiğini, Türkiye'de yaşadığı için şanslı olduğunu düşünenlerin ise yüzde 70 olduğunu açıkladı.
EN ÇOK YERLİ DİZİLER İZLENİYOR
Nalçaoğlu, Türkiye'de televizyon başına oturanların en çok yerli dizileri izlediğini, bunu haberler ve haber programlarının izlediğini, daha sonra ise komedi şovlar ve yarışma programlarının geldiğini söyledi. İzleyicilerin tercihleri arasında yüzde 62 ile yerli diziler, yüzde 61'le haber ve haber programlarının bulunduğunu bildiren Nalçaoğlu, ardından ise yüzde 41 ile komedi programları, yüzde 37 ile yabancı filmler geldiğini söyledi. Spor programlarının ise ilk onda yer almadığını açıklayan Nalçaoğlu, Türkiye'de yüzde 70'e yakın bir kesimin “Değerlerimize zararlı medya içeriğinin” sansürlenmesine onay verdiğini aktardı.
Nalçaoğlu, araştırmanın toplumsal cinsiyet ile ilgili sonuçlarında ise "Erkekler de ev işi yapmalıdır" görüşünü savunanların yüzde 42, "Çocuk bakımında kadın ve erkek eşit olmalıdır” diyenlerin yüzde 59 olarak belirlendiğini söyledi. Kadınların aile bütçesine katkıda bulunması gerektiğine inananların oranının yüzde 70 olduğunu kaydeden Nalçaoğlu, "Kadının çalışması kocasının iznine bağlıdır" diyenlerin oranının ise yüzde 62 olarak belirlendiğine dikkati çekti.
Türkiye'de bireylerin devletin eğitim kurumlarına güvenmediğini, buna karşın eğitimde dini değerlere daha fazla ağırlık verilmesi gerektiği düşünenlerin oranının yüzde 52 olduğunu, devlet okullarının yeterli imkana sahip olmadığını düşünenlerin oranının ise yüzde 60 olarak belirlendiğini kaydetti.
Televizyonda izlediği haberlere inandığını söyleyenlerin oranının yüzde 44 olduğunu bildiren Nalçaoğlu, "Gazetede okuduğum haberlere inanırım" diyenlerin yüzde 36, "Haber kaynakları siyasi iktidardan bağımsızdır" görüşünü taşıyanların ise yüzde 25 olduğunu bildirdi.
Araştırmadaki "Doktorlara ve uzmanlara inat sağlıksız ama güzel şeyler yemek istiyorum" maddesine katıldığını belirtenlerin yüzde 29,3'ünü erkeklerin, yüzde 22,5'ini ise kadınların oluşturduğunu dile getiren Nalçaoğlu, medyada sunulan bitkisel tedavi bilgilerine güvenenler yüzde 25 iken, yüz yüze görüştüğü doktorun en güvenilir bilgi kaynağı olduğunu düşünenlerin ise yüzde 75 olduğunu aktardı.
Nalçaoğlu, "Mutlu bir insanım" diyenlerin oranının yüzde 65 olarak belirlendiği araştırmada "Mutlu bir insanım" diyen kadınların yüzde 33'lük bir kesimi oluşturduğunu kaydetti.
Paylaş