Yaşlılardaki Unutkanlık Artan Zeka Göstergesi mi?
Yaşlı insanlar artık eskisi gibi isimleri hatırda tutamıyorlarsa, beyin güçlerinde azalma olduğundan endişe ederler. Oysa giderek daha fazla çalışma bu faraziyenin çoğu zaman yanlış olduğunu düşündürüyor. Araştırma bulgularına göre, yaşlanan beyin uzun vadede faydalanmak için, daha fazla veriyi işlemden geçiriyor ve düzensiz bilgileri elemeye çalışıyor.
Çalışmalar “Progress in Brain Research” isimli nöroloji kitabının yeni edisyonunda analiz ediliyor.
Bazı beyinlerde yaşlanmayla birlikte tahribat da görülür. Söz gelimi 65 yaş ve üzeri Amerikalıların %13’ü Alzheimer hastalığından muzdariptir. Ne var ki, yazarların belirttiğine göre, yaşlanan erişkinlerin çoğunda, ilgi odağının genişlemesi ile birlikte, isim veya telefon numarası gibi münferit bilgileri hatırda tutmak güçleşmektedir. Bu bazı durumlarda engelleyici olsa bile, çoğu zaman işe yaramaktadır.
“Çelinebilirlik (distraktibilite) aslında çok da kötü bir durum olmayabilir” diyor Harvard Üniversitesinden araştırmacı Shelley H. Carson. “Bilinç düzeyinde hatırlanan bilgi miktarını çoğaltabilir.”
Çalışmalarda deneklerden konu dışı kelime veya ifadelerle bölünmüş parçaları okumaları istendiğinde, altmış yaş ve üzeri erişkinlerin üniversite öğrencilerine göre çok daha başarılı oldukları görüldü. Öğrenciler parçadaki konu dışı ifadelerin ne anlama geldiğine bakmaksızın oldukça tutarlı bir hızda ilerledikleri halde, kelimeler mevcut konuyla ilişkili olduğunda yaşlı kişiler çok daha yavaşlardı. Bu durum onların sadece ekstra bilgilere takılıp kalmadıklarına, bunları alıp, işlemden geçirdiklerine işaret etti.
Daha sonra her iki gruba da parçadaki konu dışı ifadelerle ilgili sorular sorulduğunda, yaşlı erişkinler öğrencilerden çok daha iyi yanıtlar verdiler.
“Gençlerde, çelinebilirlik neredeyse hiç yok gibi,” diyor Toronto Üniversitesinden psikoloji profesörü, Lynn Hasher. “Oysa yaşlı erişkinler, tüm bu ekstra verileri korudukları için, problem çözmede daha başarılılar. İçselleştirdikleri bilgileri bir durumdan diğerine aktarabiliyorlar.
“Gençlerle karşılaştırıldığında, geniş dikkat süresi yaşlı erişkinlerin konteksle ilişkili dolaylı mesajlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarına izin veriyor,” diyor Dr. Hasher. “Bizim kanaatimize göre yaşlı kişilerin daha zeki olarak düşünülmesinde bu karakteristiğin önemli bir rolü olabilir.”
Harvard’da yapılan 2003 tarihli bir çalışmada, Dr. Carson ve meslektaşları öğrencileri bir yığın uyarana maruz bıraktılar ve saçma bilgileri dikkate almama becerilerini test ettiler. Öğrenciler istenmeyen verileri göz ardı etmede ne kadar zorlandılarsa, o kadar yaratıcı oldukları düşünüldü. Bilim adamları süzgeçten geçirme ve öncelikleri belirleme becerisindeki azalmanın yaratıcı düşünce ve problem çözümüne katkıda bulunabileceği sonucuna vardılar.
Dr. Carson’un görüşüne göre bu fenomen çoğu zaman prefrontal korteksin azalmış etkinliği ile ilişkilendirilir. Çalışmalar bu bölgenin etkinliğini sınırlandıran bir zedelenme veya hastalığa maruz kalmış kişilerin yaratıcı uğraşlara daha fazla ilgi gösterdiklerini ortaya koydu.
Michigan Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Jacqui Smith’e göre zihnin verileri özümleyip, yerli yerine oturtması bilgelikle sonuçlanıyor. “Bu bulguların hepsi bizim bilgeliği tanımladığımız bağlamla çok örtüşüyor. Şayet yaşlı kişiler belli bir durumdan daha fazla bilgi edinip, sonra bunu nispeten daha geniş, genel bilgi birikimleriyle kombine edebiliyorlarsa, güzel bir avantaj elde etmiş olurlar.”
Paylaş